Uyuşturucu kullanımı her geçen gün artmakta ve uyuşturucu kullanım yaşı da gençler arasında her geçen gün daha aşağı...

Uyuşturucu kullanımı her geçen gün artmakta ve uyuşturucu kullanım yaşı da gençler arasında her geçen gün daha aşağıya inmekte. Ülkemizde uyuşturucuya başlama yaşı ortalaması 21’li yaşlar civarında olsa da, özellikle ergenlik döneminde olan ortaokul ve lise çağındaki çocuklarımızın uyuşturucuya başlaması üzücü. Yapılan araştırmaya göre; uyuşturucuya ilk deneme yaşının yüzde 23 ile, 15 yaş altı olduğu ve yüzde 35,3'ünün merak ederek ilk kez uyuşturucu kullanmaya başladığı ve uyuşturucu kullananların yüzde 85'inin uyuşturucuya sokak satıcısından ulaştığı da ifade ediliyor. Temiz Toplum Derneği Türkiye'deki uyuşturucu kullanma yaşının 8'li yaşlara kadar düştüğünü, ve sadece İstanbul'da da 200 bin uyuşturucu bağımlısının olduğunu ifade etmiş. 2021 Birleşmiş Milletler Dünya Uyuşturucu Raporu verilerine göre; 2019 yılında ülkemizde ele geçirilen 1 ton 634 kilo kokainle Türkiye’nin, dünya genelinde 28'inci sırada olduğunu, 433 ton 36 kilogramlık kokain yakalamasıyla Kolombiya'nın ilk sırada yer aldığını açıklamış. Rapora göre 2021 yılı eroin yakalamalarında ise ülkemiz, 20 ton 165 kilogram ile dünya birincisi olmuş. Resmi kayıtlara göre ülkemizde 2017 yılında uyuşturucu doz aşımı nedeniyle ölüm sayısı 941 olurken, 2020 yılında 314 kişi olmuş. Elbette hiç birimiz, hiç bir kimsenin uyuşturucu bağımlısı olmasını istemeyiz. Ancak bir birey uyuşturucu bağımlısı olmuşsa, görevimiz elbette o bireyi o bataklıktan nasıl kurtarabiliriz diye çabalamak olmalı. Uyuşturucuyla mücadele edeceksek, öncelikle İçişleri Bakanlığının uyuşturucu satışı yapanlarla ilgili tedbirler üzerinde çok çalışması gerekli. Hani hep, şu parkın köşesinde, şu köprünün altında uyuşturucu satıyorlar diye genellikle sokaktaki vatandaşlardan duyarız ya. Sokaktaki vatandaşın bildiğini her türlü imkan elinde olan emniyet mensuplarımız bilmez mi? Bilmiyorlarsa da bilmeli. Peki gençlerimizi uyuşturucudan nasıl kurtaracağız? Elbette öncelikle gençlerimizin uyuşturucuya ulaşımını engellememiz gerek. Gençlerimizi o batağa sürüklemek için, uyuşturucu satıcılarının ilk dozlarını ücretsiz verdiği de söyleniyor. Tedavi edelim desek, öncelikle uyuşturucu bağımlısının tedavi olmayı kabul etmesi gerek ki, tedaviye başlanabilsin. Tedaviyi kabul etti diyelim, bu sefer de tedavi olacak AMATEM merkezlerine ihtiyaç var. Peki yeteri kadar tedavi merkezimiz var mı? Maalesef yok. Ülkemizdeki her 10 bağımlıdan sadece bir tanesini AMATEM merkezlerinde yatarak tedavi yapabiliyoruz. Bazı hastanelerimizin psikiyatri servisleri de tedavide kullanılıyor. Bağımlıyı yatırmadan da ayaktan takip ve tedavi yapan hastanelerimiz de bulunmakta. Peki yatarak tedavi kesin çözüm mü? Maalesef oda kesin çözüm değil. Öncelikle tedavi olan bireyin tedaviden sonra da iyileştirme merkezleri vb. yerlerde tutularak hatta el becerisi vb. işlerle üretime kazandırılarak iletişim kurduğu, uyuşturucu temin ettiği kişilerden koparılması gerek. Bireyi çevresinden koparamazsanız isterseniz 100 kez tedavi edin sonuç almak zorlaşıyor diyor konunun uzmanları. Uyuşturucu kullanımında İzmir İlimiz ilk sırada. Eğer uyuşturucu kullanımını engellemek istiyorsak, özellikle kolay ulaşılabilen sentetik uyuşturuculardan, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı hatta belediyelerle birlikte komisyonlar oluşturularak çok daha kapsamlı çalışmaların yapılmasında büyük yarar olacağını düşünüyoruz. Bağımlıların ilk tedavilerine başlama süreçlerinin ilçe sağlık müdürlüklerindeki personellerimiz tarafından yapılması bazen kolluk kuvvetiyle, bazen kendi başlarına gelen uyuşturucu kullanan vatandaşlar sağlık personelleri için tehlikeli durumlar oluşturabilmektedir. Önerimiz uyuşturucuyla mücadele merkezleri kurulmalı ve o merkezlerde güvenlik önlemlerinin alındığı belli merkezlerde bir şekilde bu kişilerin tedavilerine yönelik çalışmaların da yapılması faydalı olacaktır.