'Her devrim kendi çocuklarını yer' dediği bilinir Canton'un. Bir de 'Gelen kadı, giden kadıyı aratır' diye bizim bir sözümüz vardır. Sporda tam tersi oldu.  'Gelen gideni aratmadığı gibi hatta üstüne...

'Her devrim kendi çocuklarını yer' dediği bilinir Canton'un. Bir de 'Gelen kadı, giden kadıyı aratır' diye bizim bir sözümüz vardır. Sporda tam tersi oldu.  'Gelen gideni aratmadığı gibi hatta üstüne bir de unutturdu aslında. Bu sözler futbolda, Göztepe'de tam yerini buldu ki, o kadar olur. İki değerli, ilkeli, bilgili genç teknik adamdan bahsedeceğim sizlere. İkisi de Göztepeli, hatta öz Göztepeli. İkisi de Göztepe'de doğdu, yetişti, büyüdü. Formasını şerefle, onurla kuşandı. O iki isim Suat Arıcan ile Yasin Güleryüz. Biri verimlidir, arı gibi çalışır, diğeri tertemiz insan, güler yüzlüdür. Hatırlarsınız, Tamer Tuna iki kez geldi Göztepe'ye, gitti sonra. Tuna'nın ikinci vedasından sonra Suat Arıcan geldi göreve, teknik patron oldu. Göztepe'de efsaneleşen Beto'yu çalıştı, takımı da kısa sürede, 2-3 haftalık dilimde çok başarılı yaptı. Göztepeliliğin hakkını verdi aşkla, şevkle. Gurur duyduk, onurla gururla, şimdi Nobre'nin ekibinde ama, şu an boşta, görev bekliyor. İlla Suat Arıcan'la devam edilsin demiyorum ama bana biraz tuhaf geliyor.  Göztepe vefasız değildir, böyle bilirim. Sonra bu kez İlhan Palut veda etti, Yasin Güleryüz göreve getirildi. Altyapıdan nice değerler yetiştirdi emek verdi. 'Buyur takımın başına geç' dendi koşarak gitti. Sessiz sedasız işini yaptı. 'Gelecek maçlara bakacağız' demedi, 'Hakem şöyle hakem böyle' de demedi. İçerde dışarıda 3'er 3'er topladı puanları Yasin Güleryüz. İki teknik adamla da konuşmadım, beyanat yazmak istemedim. Gördüklerimle, yaşadıklarımı harman ettim, düşündüklerimi yazıyorum. Sürç-i lisanda etmek istemem, etmem, edemem. Amacım zarar vermek, sansasyon yaratmak filan da değil. Yasin'e Göztepe'nin sahip çıkacağına, Ünal Karaman geldi diye defterden silmeyeceklerine adım gibi eminim. En azından Mehmet Sepil başkan böyle bir spor insanı değil. Hakkını verir herkesin, diye düşünüyorum. Türk futboluna, özellikle Göztepe'ye lazım Suat hoca ile Yasin hoca. 2.5 yıllık sözleşme imzalayan Ünal Karaman hocama da karşı filan değilim, yanlış anlaşılmak istemem. Üstün başarılar diliyorum. Futbolculuğundan beri takdir ediyorum, severim Ünal hocamı. Konumuz şans yakalayan, fırsatı da çok iyi teknik adamlarımızın yok olup gitmesine gönlüm razı olmuyor. Vitrinde olmak onların da hakkı diye düşünüyorum. Suat ve Yasin hocalarımın, kardeşlerimin veya bu gibi gidişlerde aynı konu başlarına gelen teknik adamların 'ecza dolabı', 'yedek lastik' gibi görülmesini yadırgıyorum, hazmedemiyorum. Sporun ruhuna aykırı gibime geliyor.  Diyorum ki, sözleşmeye, statüye bir madde konup da yeni teknik direktör gelince bir şekilde yerinde kalsa, daha iyi pişse, tecrübe kazansa nasıl olur, iyi olur değil mi. Ekibiyle gelene +1 ilave yapılamaz mı,  zor günde destek olan, başarılı olan, alt yapıdan gelen, kulübün formasını giyen gençler için, bir formül bulunamaz mı? İstenince olur, olur bal gibi de olur. 16 yabancıya şans verilen bir ligde, genç teknik adamlarımızı kaybetmeyelim yaşatalım, diyorum. Vakit aşılanma vakti malumunuz. 10 ay oldu kasıp kavurdu korona illeti, yeni döneme girdiğimiz söyleniyor, ne kadar net ve açık doğru onu da bilemiyoruz. Sayılarda azalma başladığı öne sürülüyor bu da umut veriyor ama biz ahali olarak hemen gevşeriz, birden rahatlarız. Böyle yapmamak gerek. Tamamen kurtulmadan, şenlik yapmanın alemi yok. Aynı titizlikle, maske, mesafe ve temizlik kuralarına dikkat etmemiz gerek. Ben de aşılandım. İzmir Özel Gazi Hastanesi'nde COVİD-19 antikor aşımı oldum,  hepimizin antikoru bol olsun. Amatör liglerin başlatılması düşünülüyor. Çok sayıda oldukları için öncelikle aşılanma işlemine bu büyük kitleden başlamak, araya almak, öncelik tanımak gerek diye düşünüyorum. Çünkü halkın geneliyle muhatap olan gruptur amatörler,  daha fazla salgın yayılmadan çare bulmak gerek. Koronasız günlere, önlemle,  akılla, bilimle.