“Zeki insanları işe almanın amacı onlara ne yapmaları gerektiğini söylemek değil, bize...

Zeki insanları işe almanın amacı onlara ne yapmaları gerektiğini söylemek değil, bize ne yapmamız gerektiğini söylemelerini sağlamaktır” der, Steve Jobs. Ya bizde durum nasıl? Çoğu siyasetçinin yaptığı kritik hatalarından biridir; ‘danışman’ olarak seçtikleri kişinin, alanında uzman, donanımlı, tecrübeli, onları ileriye taşıyacak, önlerini açacak biri olmaması… Danışılacak’ yerine akrabadan, arkadaştan, hatır gönül ilişkisiyle adam seçmeleri. Seçtiklerinin de zaten telefonlarına bakacak, çantacı, emir eri tipler olması… Şöyle bir fikrim var efendim…” diye söze başlayan danışmanın lafını ağzına tıkayıp, “Senin işin düşünmek değil, söyleneni yapmak!” diyen çapsız, vizyonsuz bazı siyasiler, yöneticiler, patronlar ne yazık ki iyi yetişmiş çalışanları da yaptıkları işe küstürüyor. Ya da seçtikleri ‘kukla tipleri’ bir yerlere, makamlara yerleştirip işlerini gördürme gayretlerine ne demeli! Durum ortada… Ortalıkta dolaşan bir sürü işgüzar… Altı boş bir özgüvenle 15 dakikada köşeyi dönmenin derdine düşmüş küçük kemirgenler… Zaafları olanlar… Alkol zaafı olan, şehvet zaafı olan, ‘pudra şekeri’ zaafı olan küçük çakallar… Bazen bir hikaye özetler; olanı, biteni, görüneni, görünmeyeni… Kurt bir gün dolaşmaya çıkar, çakala rastlar. Çakal halsiz, yorgun yatmaktadır. Kurt çakala sorar “Ne oldu, nedir bu hal?” Çakal, “Kurt kardeş açlıktan ölüyorum, bana yardım et.” Kurt bunun üzerine çakala “Takıl peşime” der. Bir süre gittikten sonra çayırda bir at sürüsüne rastlarlar. Kurt çakala döner “Çakal, gözlerime bak, ateş çıkıyor mu?” der. Çakal “Bilmiyorum abi” deyince kurt yapıştırır tokadı çakala, “Gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin” der. Çakal “Tamam abi gözlerinden ateş fışkırıyor” diye cevap verir. Kurt tekrar sorar “Çakal tüylerim diken diken oldu mu?” Çakal “Bilmiyorum abi” deyince tekrar yer tokadı, “Tüylerin diken diken oldu diyeceksin” der kurt. Çakal, “Tamam abi tüylerin diken diken” oldu der. Sonunda kurt sürüye dalar ve bir tay kapar. Çakala bırakır, çeker gider. Karnı doyan çakal havalı havalı dolaşmaya çıkar. Yolda karşısına bir tilki çıkar. Tilki de aç susuz yatmaktadır. Çakal sorar, “Tilki kardeş ne oldu?” Tilki cevap verir “Çakal kardeş açım, ölüyorum…” Çakal “Hemen takıl peşime” der. Çayıra, at sürüsüne giderler. Çakal tilkiye sorar “Ulan tilki, gözlerimden ateş fışkırıyor mu?” Tilki cevap verir “Bilmiyorum abi…” Çakal bir tokat çakar ve “Gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin” der. Tilki “Tamam abi gözlerinden ateş fışkırıyor” der. Çakal tekrar sorar “Tüylerim diken diken mi?” Tilki “Bilmiyorum abi” deyince çakal tekrar tokat atar “Tüylerin diken diken oldu diyeceksin” der. Tilki “Tamam abi, tüylerin diken diken…” Nihayetinde çakal, kurt gibi at sürüsüne dalar. Dalar ama anne at çakala öyle bir çifte atar ki, çakal iki seksen uzanır. Tilki hemen çakalın yanına gelir “Ne oldu çakal?” der. Çakal cevap verir, “Ya tilki kardeş, kurt da aynısını yaptı ve bir tay kaptı, geldi.” Tilki çakala gülümser ve der ki “Ulan çakal, sen çakalsın o kurt. Sen çakal doğdun, çakal kalacaksın. Kurt da kurtluğunu yapacaktır. Nerede görülmüş çakalın kurt olduğu…”