Geçen gün ınstagram sayfamdaki hikayemde takipçilerime en son ilişkilerinin neden bittiğini sordum. Birçok kişi alda...

Geçen gün ınstagram sayfamdaki hikayemde takipçilerime en son ilişkilerinin neden bittiğini sordum. Birçok kişi aldatma, ilgisizlik, özensizlik, şiddet gibi çeşitli nedenler gösterdiler. Hepsi hayal kırıklığı içinde ve kırgındı. Aşık olarak başladıkları ilişkilerini kırgınlık yaşayarak bitirdikleri için yeniden bir aşka güvensiz olduklarını fark ettim. Her ne kadar güvensiz olsalar da hepsinin ortak noktası aşka hala ihtiyaç duyuyor olmalarıydı. Herkes aşkı kendisinin dışında bir yerde arıyor. Oysa aşk önce içimizde bulmamız gereken büyük bir enerji kaynağından başkası değil. Arty Fishe’in şu sözü “ Çiçek arının hayalını kurmaz. Çiçek açar, arı gelir.” Aşk kendimizle ve çevremizle olan kurduğumuz bütün bağlantıda kendini gösterir. Doğada, sanatta, edebiyatta, müzikte içinde olduğumuz evrende yaratılan her şey de aşkın varlığını hissedebiliriz. Kendimizi beslemek için ihtiyaç duyduğumuz aşk ilişkisinde hem kendimiz olarak korunmasız bir biçimde kalabilmek hem de bizi yormayacak şekilde büyümemize de izin vermesini istiyoruz. Ama adeta ayaklarımızı yerden kesecek kadar heyecanla başlayan ilişkiler birbirlerine katlanmaya çalışan iki kişinin birlikteliğine dönüşüyor. İlişkilerde kendimizi koruma altına alıp enerjimizin çoğunu kendimizi güvende tutmaya harcıyoruz. Bu durum ruhumuzu, bedenimizi ve zihnimizi yormaya başlıyor. Yaşamak istediğimiz sevgi ilişkisinde hayal kırıklığına uğrayınca güvenimizi kaybediyoruz. Kaybettiğimiz güven duygusu bilinçaltımıza bir daha asla gerçek aşkı bulamayacağımıza dair sinyaller gönderiyor. Böylece korku sürekli kendini yaratmaya devam ederek adeta bir döngüyü oluşturur. Oysa bu döngüyü yaratan biz olduğumuz gibi kıranda biz olabiliriz. Kendimizi iyileştirmek, istediğimiz doygun bir yaşamı elde etmemizin önünde duran engellerin ne olduğunu tespit edip onların üstesinden gelebilmek için yapabileceklerimizi yapmak, zihnimizi ve kalbimizi hayatın bize sunduğu deneyimlere açarak cesurca yol almaya devam edebilmek… Yalnızlığımızı gerçekten kucaklayabilmek, hayatımıza aldığımız partnerlerin yalnızlıktan bunaldığımız anlar için değil gerçekten istediğimiz için seçerek aldığımızı bilincinde olarak ilişkilerimizi yaşayabilmek… Bilinçli bir eş veya partner olmak istiyorsak öncelikle kırılganlıklarımıza yer açabilmeliyiz. Hayatımıza aldığımız kişilerin bizi her an duygusal ihtiyaçlarımıza cevap verebileceği beklentisini taşımamalıyız. Hatta hayatımıza aldığımız kişilerin her an bizi sevemeyeceği gerçeğini kabul edebilmeliyiz. Güveni hep karşı tarafta sorgularız ama şu bir gerçek ki her zaman güvenebileceğimiz tek kişi kendimiziz. Güçlü ilişkiler, iki güçlü kişinin bir araya gelmesi ile oluşmaz. Güçlü bir ilişki önce kendi otantik benliğimizi, sınırlarımızı, kendi istek ve ihtiyaçlarımızın farkında olunması ile sahip olunur. İlişkilerimizde bilinçli tercihler yapabilmek ve kendimizi olduğumuz gibi karşı tarafa açabilmemiz için önce yaşamdan ne istediğimizi bilmeliyiz. Büyük ilişkiler iki kişinin bir araya gelmeye karar verip birlikte veya yalnız birbirlerini büyümesine izin vermeleri ile sahip olunur. Sevgiler…