Gece yatıyor, sabah kalkıyor, kahvaltı ya var ya yok, ilaç varsa içiyor, tekrar yatıyorsun. Öğlen yine yemek yersen yiyor veya yemiyorsun, varsa ilacını içiyor tekrar yatıyorsun. Evin içinde voltaya a...

Gece yatıyor, sabah kalkıyor, kahvaltı ya var ya yok, ilaç varsa içiyor, tekrar yatıyorsun. Öğlen yine yemek yersen yiyor veya yemiyorsun, varsa ilacını içiyor tekrar yatıyorsun. Evin içinde voltaya alışık değilsin; sıkıcı, komik geliyor, yürümüyorsun. Gece televizyonda film izleyip vakit geçireyim diyorsun, hiç saran bir film yok. Kumandayı televizyona atmamak için zor tutuyorsun kendini. Haberleri kaçırmıyorsun; tarım kredi borçları domates, biber fiyatları… Bir televizyona göre pahalılık nedeni öbür televizyona göre geçimsizlik… İlgisiz, bilgisiz tarım yorumları, öfkeleniyorsun. ‘Tarımsal girdi’ kelimesi ezbere takılmış haberi sunan çiftçi, yorumcu hep aynı laf. Çiftçinin başında bir sulama ücreti var, başlı başına dert, bir türlü düzelmiyor. Ya haller? Şirket kooperatif yasası ile üreticiye ne kadar açık? Ziraat odaları, çiftçi malları koruma dernekleri, tarım kredi, tarım satış kooperatiflerinde tık yok, ağzını açan yok. Acaba görevlerinin bilincinde değiller mi? ‘Tarımsal girdi’ satan kim varsa itiraz bile edemiyor, ‘Tarımsal açıdan bu doğru, bu yanlış’ gibi bir ilmi sunumları yok. İlk zeytinyağı Ulusal konseyini Dr. Mustafa Tan’ın akla getirip çok çalışması ve takibi ile birlikte ben de yasanın çıkması konusunda gayret göstermiştim. Sayın Hüseyin Velioğlu’ya yasayı onaylamıştı veya onaylatmıştı. Ve şimdi de kıymetli bir başkan tarafından temsil ediliyor. Sonra bir sürü ulusal konsey oldu. Hiç birinde tık yok. Bir de tarımda bilen bilmeyenin işine göre konuştuğu organik meselesi var. Tavsiyemiz o ki bu konuda sayın akademisyen Su Ava hanımefendiden konuyu öğrenmeleri, sonra fikir beyan etmeleri. Tarım kontrolsüz, denetimsiz. Coğrafi işaretin çıkarılmasını temin ettin de ne oldu! Gereklerine uyuluyor mu, sanmam. Tam anlamı ile nedir, ne değildir biliniyor mu, sanmam. İmalat ruhsatlarındaki bilgiler belirtiliyor mu, sanmam. Peki her firma ambalajlarında ruhsatı, tarihi, imalat adresi açıkça yazıyor mu, sanmam. Peki tarımsal destekler vaktinde veriliyor mu? Hayır, bir yıl geçmeden hiç destek alamadık. Destek gelinceye kadar borca girdik. Derken çiftçiliği aileye bırakarak rahat ediyorsun. Kısaca şimdi tarım muhabbeti yapılan televizyonlara bakıp öfke kontrolü yapıyorsun. Anlayacağınız gülmeyi unuttu insanlar. Romatizma, tansiyon, obezite artıyor. Bütün sağlığın bozuluyor, hızla ölüm yaklaşıyor. ‘65 yaş üstü korunuyor’ denmek suretiyle öfken daha da kabarıyor. Bir sürü doktor kardeşim! Yaşlılıkta hareketsizlik insanda nelere sebep olur, lafını bile etmiyorlar. Ama partileri iyi savunuyorlar. Ayıp ki ne ayıp! Bir yabancı uydu sanayi patronu ülkeyi ziyarete geliyor, televizyon ne derece doğru bilmiyoruz. Yabancılara ait füzelerini görsele koyarak uzaya çıkıyoruz, uydu yaparak satıyoruz imajını veriyor. Sanki çok büyük bir iş yaptığını sanıyor. Yazık, yalanla devam ediyoruz. Sürekli Kovid-19 muhabbeti, kuraklığı yağmurla eşdeğer tutan ifadeler, tıraş olmak, yemek yapmak, bir sürü siyasi ve terör, yolsuzluk hikayeleri içerir kitap okumak… Psikolojiler bozuluyor, sonu nereye kadar gideceği belirsiz bir yaşam. Gelir yok; ‘Müjde 700 lira yardım!’, ‘Müjde altı aylık borçlar erteleniyor’ sözleri daha da üzücü. 6 aylık borç ertelemesi ya bir ya iki taksit olur, bu arada gelir yok, nasıl bir müjde bu! Kapalı alanda yaşamlarını idame ettirenleri acil dikkate almamak, yakın tarihte farklı sağlık sorunlarına yol açabilir. Bir yılın son iki ayının anatomisini sunmak sanırım faydalı olacaktır.