Haarp tam 180 kablodan oluşur ve toplamda 36 Milyon Watt enerji açığa çıkarır. Amerika'da ise bir elektrik santrali sadece 52 bin Watt kullanabilmektedir. Bu projenin gücünü buradan çok daha iyi anlay...

Haarp tam 180 kablodan oluşur ve toplamda 36 Milyon Watt enerji açığa çıkarır. Amerika'da ise bir elektrik santrali sadece 52 bin Watt kullanabilmektedir. Bu projenin gücünü buradan çok daha iyi anlayabiliriz. Kıyamet silahı olarak da bilinen HAARP, Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı demektir. Bu program ABD Silahlı Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülür ve iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere kurulmuştur. Araştırma merkezi Alaska’dır. HAARP fikri, ilk kez Sırp asıllı ABD'li bilim adamı Nikola Tesla tarafından ortaya atılmıştır. Bu projenin hayata geçirilmemesi için birçok ülkede kampanyalar olmuştur. Çünkü HAARP projesi iklim kontrol ve yapay deprem silahı olarak kullanılabilme iddialarından dolayı çok tartışmalı bir konu halini almıştır. HAARP, Pentagon'un kontrolünde ve ABD ordusunun hizmetinde olan önemli bir projedir. HAARP'ın yapabileceklerini kısaca şöyle sıralayabiliriz; 1- İklimleri değiştirmek 2- Suni deprem yaratabilmek 3- İnsan bilincini kontrol edebilmek 4- Sel ve kuraklık oluşturabilme Elektromanyetik dalgalar üzerine birçok deneyin yapıldığı bu alan uçaklar için çok tehlikelidir. Bu yüzden HAARP tesislerinde, uçak kontrol sistemi kurulmuştur. Herhangi bir uçağın yaklaşması durumunda antenlerin faaliyetleri otomatik olarak durdurulmaktadır. Tesla bu çalışmanın temelini atan kişidir. Tesla iyonosfere gönderdiği radyo frekanslarının çok daha kuvvetli bir şekilde geri döndüğünü fark etmiş ve bunun üzerine çalışmıştır. Çalışmanın ana işlevi; iyonosfere doğru yüksek hatta çok yüksek radyo frekansları göndermektir. HAARP tam 180 kablodan oluşur ve toplamda 36 milyon Watt enerji açığa çıkarır. Amerika'da ise bir elektrik santrali sadece 52 bin Watt kullanabilmektedir. Bu projenin gücünü buradan çok daha iyi anlayabiliriz. Bu silaha "Kıyamet Silahı" diyenler de var ki haksız sayılmazlar. HAARP, gelişen teknoloji ile ileride çıkacak olası savaşlarda kullanılabilecek çok tehlikeli bir silahtır. Çünkü HAARP’ın özelliklerinden biri, istenilen yerde deprem oluşturabilmesidir. Bu nedenle birçok ülke Amerika’dan HAARP çalışmalarını durdurmasını talep etmiştir.

GERÇEKTE NEDİR?

"Aurora", uzaydan ve özellikle de Güneş'ten gelen yüksek enerjili foton ve elektronların, atmosferimizdeki gazlara çarparak onları uyarmasıyla oluşan, çok hoş bir doğa olayıdır. Bu elektronlar uyarılıp daha üst bir enerji seviyesine çıkarlar, ama kararsız oldukları için orada çok kalamazlar ve tekrar alt enerji seviyelerine dönerler. İşte bu geri düşüşleri sırasında, etrafa, o iki enerji seviyesi arasındaki fark kadar enerjiye sahip bir foton, yani ışık saçarlar. Biz de bunları gökyüzünde muhteşem renkler olarak görürüz. Örneğin uyarılan atomların çoğu oksijen atomları olduğu için ve oksijenin en dış kabuğundaki iki enerji seviyesi arasındaki fark, yeşil rengin frekansına denk geldiği için, auoralar da genelde yeşilimsi bir renkte olmaktadır - ve bu yüksek enerjili parçacıklar atmosferimize dalga dalga girdiği için ve gezegenimizin elektromanyetik alanı dolayısıyla kutuplara doğru yöneltildikleri için, bütün atmosfer aynı anda uyarılmaz ve genelde kutup daireleri civarında, gökyüzünde dans eden bir ışık şöleni oluşur. İşte bu ışıkların kuzey yarımkürede olanına "aurora borealis" (yani kuzey ışıkları), güney yarımkürede olanına ise "aurora australis" (yani "güney ışıkları") demekteyiz. Auroraların yaşandığı yeri anlamak için, atmosferin 5 ana katmanını da öğrenmemiz gerekmektedir. Bu katmanlarda yukarı doğru çıktıkça, atmosfer de giderek incelir. Bu yazıda bizi ilgilendiren, yerden 135 ila 600 kilometre arasına denk gelen termosfer tabakasıdır. Aslında HAARP sadece termosferle de değil, iyonosfer adı verilen ikincil katmanlardan biriyle ilgilenmektedir.

İYONOSFER

İyonosfer, termosferin tamamını, ekzosfer ve mezosferinse bir kısmını kaplamaktadır. Buna iyonosfer deme nedenimiz, buradaki atomların, uzaydan gelen yüksek enerjili parçacıklar nedeniyle elektronlarını yitirmiş halde, yani pozitif yüklü olmalarıdır - ve iyonosferin, atmosferin en üst, en ince tabakalarından oluşması şaşırtıcı değildir. Daha yoğun katmanlarda oluşan iyonlar, hemen zıt yüklü atomlarla birleşerek tekrar nötrleşmektedirler. Ama neredeyse uzay boşluğundan bile ayırt edilemeyecek kadar ince olan iyonosferde, atomlar yüklü hallerinde uzun süreler boyunca kalabilirler. İşte 1993 yılında Alaska'da inşa edilen HAARP'ın odaklandığı yer, tam olarak burasıdır. Bu arada hatırlatmak gerekir ki HAARP, genel olarak tesisin ve spesifik bir araştırma programının adıdır. Bu tesis içerisinde, o meşhur sinyalleri üreten sistemin adı IRI'dir. Yani "İyonosferik Araştırma Enstrümanı” İyonosfer, yüksek miktarda serbest elektron ve iyon popülasyonu ile karakterize olan bir üst atmosfer bölgesidir. Güneş'ten gelen UV fotonlar, atmosferik gazda bulunan elektronlara çarptığında atmosferik şarapnel ortaya çıkar. Yoğunluğu, iyon üretimlerinin göreli oranları ve nötr molekülleri yeniden üretmek için elektronlar ile iyonların bir araya gelmesi ile belirlenir. İyonosfer yaklaşık 70 km yükseklikte başlar, 250 km yakınlarında santimetreküp başına bir milyon parçacık gibi en üst gündüz yoğunluğuna ulaşır. Bu yüksekliğin üzerinde de çok daha az oksijen içeren plazmosfer, manyotosfer ve Güneş rüzgarlarına karışmak için gitgide azalır. HAARP tesisi 1999 yılında, yaklaşık 10 AM radyo istasyonlarının ürettiği güce eşdeğer olan 960 kilowatt bir radyo frekansı üreten 6×8 verici anten dizisiyle çalışmaya başladı (günümüzde bu sayı 12×15'e çıkmıştır). HAARP ışını bir el fenerinki gibi geniş olup bir lazer ışını kadar dar değildir. Ancak başucu noktasının 30 derecesi içerisinde herhangi bir yere elektronik olarak yönlendirilebilir ve 3-10 MHz'de çalışabilir. Güçlü radyo dalgaları iyonosferde bulunan elektronları plazma dalgaları olarak adlandırılan bir şekilde ileri ve geri hareket ettirir. Bu hareket ettirilen elektronlar birbirleriyle ve arka planda olan türlerle çarpıştığı için sıcaklıkları yükselir. Bu yüzden HAARP bir "ısıtıcı" olarak adlandırılır. İyonosferin ısıtılması ve gözlemlenmesi. Alaska’daki (sol üstteki binalar) Yüksek-Frekans Aktif Auroral Araştırma Programı operasyon merkezinde bulunan jeneratörler sağda bulunan büyük anten dizinine güç besler. Bu anten dizini sırayla iyonosfer ile etkileşime giren radyo dalgaları yayınlar. Anten dizisinin aşağısında bulunan sığınaklar, oluşan uyarımları gözlemlemek için optik aletler barındırır. Bu aletlerden bir tanesi, alt kısımdaki şeffaf kubbeden görülebilir (Arka plan fotoğrafı A. Lee Snyder; ek fotoğraf Robert Esposito). Üst kısımdaki (Jeffrey Holmes’ın izniyle) kırmızı ve yeşil bölgeler iyonosferik ısınma tarafından uyarılan oksijen atomlarının daha düşük enerji durumlarına gevşediği iyonosfer bölgelerini gösterir. HAARP dağının arkasında Drum dağı yükseliyor.

BİLİMSEL GERÇEKLER

HAARP'ın askeri bir proje olarak başlatılmasından ve "sinyaller" gibi mistik gözüken, halbuki tamamen bilimsel olan bir olguyla ilgilenmesinden ötürü HAARP, çok farklı komplo teorilerinin öznesi haline gelmiştir. HAARP'ı İncil'deki felaket oranları gibi büyük seller, yıkıcı kuraklar, güçlü kasırgalar, hortumlar ve fırtınalar ve Afganistan ile Filipinler'deki Müslüman teröristleri yerinden sallamak için depremleri tetiklediği için suçlamışlardır. HAARP aynı zamanda batı Amerika'daki büyük elektrik kesintileri, TWA 800 numaralı uçuşun düşüşü ve Körfez Savaşı Sendromu ile Kronik Yorgunluk Sendromu gibi gizemli hastalıklar için suçlanmıştır. Bazıları Columbine Lisesi ve başka yerlerde yer alan silahlı çatışmalara yol açan bir zihin kontrol cihazı olduğunu da iddia etmiştir (HAARP'ın zihin-kontrol salınımlarını engellemek adına cihazlar da satılmaktadır). HAARP aynı zamanda geçilemez bir füze savunma kalkanı, dünyayı yaşanmaz hale getirebilecek bir ölüm ışını, vahşi doğada yaşayan hayvanların göç yollarıyla oynamalar yapan bir makine, Anti-mesihin güçlerinin elinde olan şeytani bir araç, dünya çapındaki iletişimleri karıştıran, dünyayı yerinden oynatacak bir cihaz ve UFO aktiviteleriyle bağlantılı bir sistem olduğu söylenmiştir. İlginç bir şekilde HAARP, her ülkede farklı türden bir komploya konu olmuştur: ABD'deki komplo teorisyenleri HAARP'ın bir "atmosferik kontrol silahı" olduğunu söylemektedirler. Türkiye'deki komplo teorisyenleri ise aynı cihazı bir "deprem silahı" olarak yorumlamışlardır. Daha fazla ilerlemeden vurgulamakta fayda var ki komplo teorisyenlerinin iddialarının tamamı (hangi versiyonu olursa olsun) geçersizdir. Stanford Üniversitesi ve Koç Üniversitesi'nde jeofizik profesörü olan Ümran Savaş İnan şöyle diyor: HAARP ile ilgili komplo teorileri tamamen cehaletten kaynaklanmaktadır. HAARP'ı kullanarak dünya atmosferik sistemlerini etkileyebilecek hiçbir şey yapamayız. HAARP'ın saçtığı enerji çok büyük olsa da, tek bir yıldırımın saçtığı enerjiye göre bile bir hiçtir! Ki bu yıldırımlardan her saniye 50-100 adet meydana gelir! HAARP'ın güç yoğunluğu çok küçüktür. Şimdi bu komploların kökenlerini daha iyi anlamak için, tesisin tarihine bir bakış atabiliriz. Günümüzde isteyen araştırmacılar ücretini ödeyerek HAARP projesini kullanabilmektedirler. Hatta HAARP, bir süreliğine halka da açılmış ve ziyaretçileri ağırlayarak ne tür araştırmalar yapıldığı gösterilmiştir.

KOMPLOYA DÖNÜŞTÜ MÜ?

Öncelikle kritik bir sorunu aradan çıkarmakta fayda görüyoruz: Bu konudaki komplolardan söz ederken bu alet bir tek Amerikalılarda varmış gibi davranılmaktadır ama HAARP türünün tek örneği değildir. Örneğin Rusya'nın Vasilsursk kasabası yakınlarında Sura İyonosferik Isıtma Tesisi bulunmaktadır. Norveç'te Tromsö İyonosferik Isıtma Tesisi bulunmaktadır. Hatta uzaylılarla iletişim konusunda hayallerimizi süsleyen Arecibo Gözlemevi bile, 1 Aralık 2020 günü bakımsızlıktan parçalanarak kullanılmaz hale gelene kadar bir ısıtma tesisi olarak kullanılabiliyordu! Hatta ve hatta Porto Riko'da bile 1998'deki Georges Kasırgası tarafından yıkılana dek çalışan Islote İyonosferik Isıtıcısı vardı. Bunlara "iyonosferik ısıtma tesisi" denme nedeni, yaptıkları şeyin tam olarak bu olmasıdır: Gönderdikleri 3 ila 30 MHz arası yüksek frekanslı sinyallerle, iyonosferdeki yüklü atomları titreştirirler. Hatta o nedenle hep kutup noktalarına yakın yerlere kurulmaktadırlar, çünkü buralarda dünyanın manyetik alanı yere neredeyse dik olmaktadır. Bu sayede tesislerin ürettiği elektromanyetik sinyaller, o manyetik alanlarla etkileşerek tıpkı CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nın sinkrotronlarının yaptığı gibi, doğru rezonans frekansında atmosferdeki atomları titreştirebilir. Bu da onların enerjisini arttırıp, ışıma yapmalarına neden olur. Çıkan bu ışıkları inceleyerek de iyonosferin doğasını keşfetmemiz mümkün olur. HAARP ve benzeri tesislerle ilgili olay, aslında bundan ibarettir. Projenin yapımının 1995 yılında bittiğini ve hemen ardından denek istedikleri en büyük komplo teorilerinden biridir. Bu komplo teorilerine göre HAARP ilk defa "Gölcük Depremi"nde denenmiştir. Türkiye Eski Başbakanı Bülent Ecevit depremin bir komplo olabileceğini düşünüp araştırılmasını istemişti. Bunu Ecevit rahmetli olduktan sonra bir Tv Programına katılan Afete Hazırlık ve Deprem Derneği Başkanı Ahmet Mete Işıkara açıklamıştır. Deprem sonrası arayıp araştırmasını istemiştir. Depremden önce ve sonra gelişen bir kaç enteresan olay da depremin normal bir deprem olmadığı düşüncemizi sağlamlaştırıyor. Artık devir değişti ve savaşlar sessiz oluyor. Deprem bunun en stratejik ve akılcı olanı. "Depremi sadece Allah yapar" yaklaşımı da ne yazık ki artık geçerliliğini yitiriyor. HAARP, namı değer Kıyamet Silahı birçok felakete sebep olmuştur ve böyle giderse olmaya devam edecektir. Bu cihaz genelde hareket halindedir ve sorumlusu olduğu deprem çoktur. Yakın dönemde gerçekleşen ve son zamanın en büyük depremlerinden biri olan Japonya Depreminin de bu korkunç cihazın bir oyunu olduğu düşünülmektedir. Komplo teorisyenlerine göre, Gölcük depremi sırasında yaşanan ve acaba deprem bir HAARP saldırısı mı dedirten "tesadüfler": Depremden önce denizde büyük bir ateştopu ortaya çıkmış. Bunu depremden sonra birçok balıkçı doğrulamıştır ve birçok görgü tanığı vardır. Bunun dışında HAARP'ın en büyük belirtisi olan gökyüzü renginin değişmesi de depremden önce herkesin ilgisini çeken bir olaydı. Depremin beklenenden uzun sürmesi, telefonların çalışmaması bunlar hep şüphe uyandıran olaylardır. HAARP ortaya çıkmadan önce bazı belirtiler gösterir. Yani burada tam tersi "Bela geliyorum der" KAYNAK: https://evrimagaci.org/haarp-komplosu-haarp-nedir-neler-yapabilir-neler-yapamaz-1518