“Geçmiyor günler yar yar yar, geçmiyor günler...” Kimin şarkısı, unuttum. Ancak günlerdir kulaklarımda bu sözler yankılanıyor. Evet, daha öncesinden başlamış olsam da tam olarak son bir haftadır resm...

“Geçmiyor günler yar yar yar, geçmiyor günler...” Kimin şarkısı, unuttum. Ancak günlerdir kulaklarımda bu sözler yankılanıyor. Evet, daha öncesinden başlamış olsam da tam olarak son bir haftadır resmen ‘Evde kal’ıyorum. Burnumu kapıdan dışarıya çıkarmadım vallahi… Sosyal medyada gezindiğimde insanların pirinç tanelerini, mutfak mermerlerini saydığını gördüm… Bizim perde de 718 adet desen var, belki bilmek istersiniz… Neyse… Bu aralar hiç komiklikler yapacak halde değilim… Her gün belirli bir rutine bağladım hayatımı. Her gece, Açlık Oyunları’ndaki gibi ‘gonk’ sesinin çalmasını ve Sayın Bakan’ın vereceği o sayıyı korka korka bekliyorum… Bol bol dua ediyorum: Bugün kimsenin evine ateş düşmesin… Bu arada, herkese ‘Aman moralini yüksek tut. Canını sıkma. Bugünler de geçecek’ dedim, dedim ama kendimde pek uygulayamadım sanırım… Ben ki günde 3 kitap bitirme rekoruna sahip Semra, yemin ederim bu son bir haftada 3 sayfa okuyamadım… Çünkü ben de sizin gibiyim: Kafamı toplayamıyor, gelecek için kaygılanıyor, yitip giden her bir kaybın ardından içten içe ağlıyorum… Sevdiklerim için endişeleniyor, umuduma sarılıyorum. ‘Aman be bize bir şey olmaz’ diye bencilleşmeyip elimden geldiğince tedbirlerimi alıyorum. Anlayacağınız, sizin gibiyim işte… Her bir karış toprağına canımı seve seve vereceğim güzel yurdum, Her musibette olduğu gibi yine bu derde kafa tutmak için birlik oldu. Ve herkes biliyor ki, birlik olmak için yan yana olmaya gerek yok. Mesafeler sevmeye engel değil Nebahat! Aramıza bu sıralar mesafe koyacağız ama kalplerimizin bir olduğunu unutmayacağız. Ve ne olursa olsun sağlığı bulmak için çok çabalayacak, onu bulduğumuzda da asla bırakmayacağız… *** Hep karanlık olacak değil ya günler, sen hiç siyaha boyanmış gül bahçesi gördün mü? Uzaktan da olsa ne güzel şarkı söyler bülbüller, Sese kulak ver, İşte o, bizim özgürlüğümüzdür… Ah bu korona beni şair edecek! “Size söz, içimdeki melankoliğe önümüzdeki hafta kırmızı ojeler sürüp, parlak rugan ayakkabılar giydirecek, çılgınlar gibi dans ettireceğim” *** Ben okuyamadım ama belki sen okumak istersin… Unutma: Eğer sen istersen, hayal gücünün pembe diyarlarında ne hastalık var, ne salgın ne de ölüm… Binbir Gece Masalları 1/1 “Türkçeye tam metin halinde kazandırılması ise, yarım kalan pek çok girişimden sonra, ancak Alim Şerif Onaran'ın 1992-1993 yılları arasında Afa Yayınları’ndan 16 cilt halinde çıkan çevirisiyle gerçekleşebildi.”