Merhaba kıymetli okurlarım. Bu makalemde ön yargılar neticesinde konu ve olayları bilmeden, istemeden yanlış noktaya çekebilme durumunu kaleme ala...

Merhaba kıymetli okurlarım. Bu makalemde ön yargılar neticesinde konu ve olayları bilmeden, istemeden yanlış noktaya çekebilme durumunu kaleme alacağım. Önyargı, kişi, konu veya olaya ilişkin yeterli bilgi edinemeden, önceden peşin bir karara varmış olma durumudur. Toplumun çocukluktan itibaren kulağımıza fısıldadığı her kelime ve sunduğu her resim, önyargımızın temel taşlarıdır. Önyargı, insanların düşüncesizliğine bir kılıftır. Ve buna bağlı olarak en adaletsiz yargı önyargıdır. Önyargı bireylere, düşüncelere, belirli bir insan topluluğuna ya da nesnelere ilişkin olabilir. Önyargılar kişinin, topluluğun ve nesnenin karşısında olmak ya da yanında olmak biçiminde ortaya çıkabilir. Ama genellikle olumsuz, yani karşı olmak biçimi ağır basar. Önyargılar bazen de acele karar vermekten kaynaklanır. Bilmediğimiz veya yaşamadığımız ya da vakıf olmadığımız bir duruma nötr olmak en doğru davranıştır. Bir iki tecrübeden hemen genel geçer bir hüküm çıkarılır. Bir elma yersiniz; ekşi, sulu, kokulu ve tatlı gibi birçok izlenime sahip olusunuz. Fakat her elma aynı değildir. Birçok insan birbirine örnek verdiğim elma muamelesi yapar ve sonunda yargılar oluşmadan önyargılar oluşur. Eğer önyargılar davranışa dönüşürse artık bunun adı dışlamadır. Yani önyargı bir tutum, dışlama ise toplumun sevimli ve sıcak bakmadığı bir davranıştır. Yani önyargı bazen kişilere göre belli gerekçelere ve ön bilgilere dayansa da haklı gerekçesi olmadan diğerlerinin kötü olduğunu düşünmek, önyargının nefrete dönüşmüş boyutudur. Aslında önyargı bir taraf tutma biçimidir. Sakız nasıl elinize bulaşınca uzayıp gidip yapışıyorsa, ağızınızda şişincede suratınıza patlar. Allport “Erken yargılar yeni bilgilerle yüzleşince değişmiyorsa önyargıya dönüşmüş demektir” der. Yemeğin tadına bakmadan tuz, tatlının tadına bakmadan şeker atan kişi çoktan önyargının esir aldığı insanlar safında yerini almıştır. Oysa daha fazla araştırılsa ya da iletişimler iyi tutulsa ön yargı durumunun ne kadar yersiz ve anlamsız olduğu anlaşılır. İletişim her zaman ön yargı zincirlerini koparır. İnsan, sosyal yaşamında sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürebilmek için çevresindekilele iletişime geçer. Aynı zamanda ruhsal bedensel ihtiyaçları gidermek için iletişim oldukça gereklidir. Toplumsal kuralları sağlıklı ele alabilmek için iletişim olması gerekir. Bu da gösteriyor ki iletişim, bir insanı yakın ve uzak çevresine bağlayan bir zincirin halkasıdır. Kıymetli dostlarım hayatta her zaman acele karar vermekten kaçınalım. Bir yemeği bile sindirerek yemek insanı sonrasında rahatsız etmiyor. Ama acele yediğimizde midemiz rahatsız oluyor. Buna örnek birçok misaller var. Gelelim bana... Ben bilmediğim bir insan, konu ya da olaylara anca saygı duyabilirim. Böylelikle herkesi tüm samimiyetimle kucaklıyorum ve makaleme her zaman söylediğim şu sözlerim ile son veriyorum. Bugün çok kızdığınız birine yarın sımsıkı sarılabilirsiniz. Bugün çok sevdiğiniz birine de yarın kızabilirsiniz. Sonuç itibariyle ikiside uç ve son değil, değişken ve gelişen bir hayatın içindeyiz. Sevgi ve saygılarımla sağlıcakla kalın.