Türkiye’nin bazı bölgelerinde yaşanan depremlerin ardından “deprem silahı HAARP” diye anılan komplo teorisi hortladı. Bu teoriye göre Alaska’dan (bazılarına göre de Marmara’ya demirlemiş bir gemiden)...

Türkiye’nin bazı bölgelerinde yaşanan depremlerin ardından “deprem silahı HAARP” diye anılan komplo teorisi hortladı. Bu teoriye göre Alaska’dan (bazılarına göre de Marmara’ya demirlemiş bir gemiden) yayınlanan elektromanyetik ışınlar, fay hattını tetikleyip deprem oluşturmuş. Neden ve nasılı olduğu yönündeki belirsizlik kafaları karıştırıyor... Elektromanyetik ışımayla deprem oluşturmak mümkün değil elbette. Yerin kilometrelerce altında, müthiş bir basınçla sıkışmış tektonik plakaları en güçlü ışıma bile kıpırdatamaz. HAARP’ın da zaten depremlerle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Bir bilimsel araştırma tesisinden ibaret olduğu uzmanlarca söyleniyor… HAARP 1990’ların başında, dünya atmosferinin en üst kısmı olan ‘iyonosferi’ incelemek için Alaska’da kuruldu. İyonosfer, yeryüzünden 60-80 km yükseklikte başlayıp, 500 km yüksekliğe kadar uzanabilir. Bu yüksekliklerde Güneş’in morötesi ve X ışınları yoğundur; bu ışınlar atomların elektronlarını koparır (iyonlaştırır). Elektrik iletkeni olan iyonosfer, atmosfer ile manyetosfer arasında bağlantı sağladığı için ve radyo iletişimini etkilediği için yoğun şekilde incelenmektedir... HAARP bugün sivil bir kurum olan Alaska Üniversitesi tarafından yönetiliyor. İlk kurulduğunda ABD ordusu ve CİA uhdesinde idi. Bu alışılmadık değil, çünkü askeri kurumlar önemli bulduğu alanlarda temel araştırmalara yatırım yapar. Kuruluş amaçlarını tamamen bilmek mümkün olmasa da, bildiğimiz kadarıyla deniz kuvvetleri denizaltılara mesaj iletmek için, hava kuvvetleri ise haberleşme uydularını tehdit eden yüksek enerjili elektronları temizlemek için iyonosferi manipüle etmeyi amaçlıyordu… 2010’larda ordu HAARP’ın bütçesini kıstı ve 2014’de tesisi Alaska Üniversitesi’ne devretti. Muhtemelen iyonosferin oynak ve değişken yapısı sebebiyle bu amaçlara ulaşılamamış, HAARP ordu için ölü bir yatırıma dönüşmüştü… Askerlere yaramasa da, HAARP tesisi temel bilim için çok önemli bir rol oynuyor. HAARP’ın kalbi, 130 dönüm alan kaplayan bir radyo verici dizisidir. Bu vericilerle göğe radyo dalgaları gönderiliyor ve iyonosfer de denk geldikleri dar bölge ısıtılıyor. Böylece de iyonosferin fiziğinin ayrıntıları ortaya çıkarılıyor… Ancak komplo teorisyenleri HAARP’ın atmosferi manipüle ettiği, kasırgalara sebep olduğu, yağmur bulutlarını dağıttığı gibi bir sürü çılgın fikir üretti. Oysa radyo dalgaları troposferle etkileşmiyor. Sadece elektrik iletkeni olan iyonosferde emiliyor; hava durumunu etkilemesi mümkün değil. Tesisin azami gücü 3,6 MW, aynı alana (130 dönüm) düşen Güneş ışımasının 100 MW’lık gücünün yanında çok önemsiz kalıyor… ABD, İranlı General Süleyman’ı öldürmesiyle iki ülke arasında devam eden gerginlik yerini korurken, İran’da meydana gelen depremler hemen akla HAARP olayını getirdi… Depreme sebep olması ise hepten imkânsız. HAARP’ın bütün gücünü odaklasanız, bir kum tanesini bile yerinden oynatamazsınız. Zihin kontrolü için kullanıldığı gibi deli saçmalarına girmiyorum… HAARP dünyanın en gözde komplo teorilerinden biri. Ona kafayı takanlara bakarsanız her türlü garip şekilli anten ve ilginç biçimli bulut bu komplonun bir parçası. Ama bu iddialar hem mesnetsiz, hem de temel bilimsel bilgilere aykırı. Bir araştırma merkezidir…