Kahramanmaraş’ta art ardına yaşanan iki büyük deprem i...

Kahramanmaraş’ta art ardına yaşanan iki büyük deprem ile birlikte 10 il depremden büyük ölçüde etkilendi. Depremin ardından Türkiye yasa boğuldu. Binlerce ölü ve binlerce yaralı vardı. Ama ne acıdır ki insanlar enkazların altından kurtulmak için yardım ekiplerini bekleyip ölüm kalım mücadelesi verirken, bu büyük felaket karşısında bu afetzedelere yardımları yağdıran Türk İnsanı, diğer tarafta da kanı bozuk, hırsız insanlar, istismarcılar. Hırsızlığı kendine meslek edinmiş adi mahlûklar sahnede...         Nerede olursa olsun bu kanı bozukları savaş sonrasındaki ganimetçilerde de gördük. Türkiye’de meydana gelen afetlerde, pek çok insan o molozların ve yıkıntıların içine dalar ve parayla altın arar. Veya bu zor durumdaki insanlara gelen yardımları çalarlar.   Kahramanmaraş ve 10 ildeki depremlerde enkazların üzerinde kendi canları pahasına bir can kurtarmak için çalışan ‘Afet Ekipleri’ canla başla çalışıyorlar. Canlarını dişlerine takıyorlar. Bu kurtarma ekipleri hepsi cennetlik kişiler. Artçı depremlere karşı bir can kurtarmak için girdikleri enkazlarda kendi canlarını feda ediyorlar…         Gerek Türkiye’nin çeşitli illerinden, gerekse dış ülkelerden gelen giyecek ve yiyeceklerin kolilerinin Mutlaka AFAD Ekiplerine veya Kızılay’a verilmesi şart. Her önünüze gelen kişilere yardımda bulunmayın. Her önünüze gelene topladığınız yardım malzemelerini teslim etmeyin. Güvenlik Güçlerinden yardım isteyin…         Adeta “Fırsat bu fırsat” deyip, yiyecek ve giyecek de çalan insanlar oluyor maalesef. Evlere giren hırsızlar, yardımcı olmak amacıyla soygunlar yapanlar. Bunlara dikkat etmek gerekir… Mesela AFAD bir açıklama yaptı. “Yapacağınız yardımları çok dikkatli ve yerine gidecek şekilde yapınız” dediler. İşte dedim ya... Bu ortamda her türlü ahlaksız insan türüyor. Kendini yardım toplayan görevli gibi gösterip evlere giren insanlar çok oluyor. Yakalananları izliyoruz. Polis bunlara göz açtırmıyor…         Yıkıntılar içerisinden çıkarılan kız çocuğunun babasına söylediği sözler hâlâ kulaklarımızda. “Baba çok üşüyorum.”   Bu sözleri söyleyen yıkıntılar altından çıkarılan, saatlerce hatta günlerce çırılçıplak kalan aç susuz bir çocuğa ait. Gelen yardımlar onun ve onun gibi depremzedelerin hakkı değil midir?             Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaret ettiği 10 ilde de yaptığı açıklamada her konuda aydınlatıcı bilgiler veriyor. Yağmacılara, hırsızlara ve kötü niyetli kişilere karşı devamlı uyarıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, her gün günlük deprem bilançosunu ve çalışmaları hakkında bilgi verirken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve diğer Bakanlar, yaptığı açıklamalarda hırsızlıklara ve kötü niyetli insanlara karşı uyarıyorlar…         52 yıllık gazeteciliğim boyunca muhabir olarak gittiğim afet olaylarında bu hırsızlıkları hep gördük. Dürüst insanlar ve güvenlik güçlerimiz hiçbir zaman bunlara göz açtırmadı. Bundan sonrada bunlara göz açtırmayacak. Polis, jandarma tarafından yakalananların da sevk edildikleri adliyelerde hâkimlerimiz tarafından en ağır cezalarla cezalandırılmaları tüm insanların tek dileğidir…          Yani diyeceğim şudur ki    Böyle afet durumlarında iş başına konan kişilerin iyi seçilmesi gerekir. Dolu bir cüzdanı bulup polise teslim eden çok fakir bir insan ne kadar erdemli ise, hırsızların da o denli ahlaksız olduklarını unutmayalım…         Deprem bölgesinde görev yapan, kendi canlarını hiçe sayan, can kurtarmak için çabalayan, kurtarma ekipleri, polisi, jandarması, gönüllü insanları, gazetecisiyle, kamerasıyla görev yapan, tek yürek olan herkesi kutluyorum. Sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır. Haklarınızı helal edin. Tüm Türkiye, tüm dünya insanları kalpleri bizimle atıyor. Başın sağ olsun Türkiye’m!