Basketbol Antrenörü ve Spor Yazarı Hüseyin Demir, sporun ve sportif faaliyetlerin toplum her kesimine yayılması gerektiğini ifade ederek, “Spor branşlarına değer vermek lazım” dedi

Basketbol Antrenörü ve Spor Yazarı Hüseyin Demir, sporun ve sportif faaliyetlerin toplum her kesimine yayılması gerektiğini ifade ederek, “Spor branşlarına değer vermek lazım” dedi Hüseyin Demir, genç bir basketbol antrenörü. Sekiz yıldır mesleği sürdüren Demir, bir süredir Mavişehir Kulübü’nde antrenörlük yapıyor. Pandeminin tüm hayatı etkilediği son bir yılda sporun da bundan çok etkilendiğini anlatan Demir’le, salgın koşullarında sporun ve sporcunun durumunu konuştuk. Demir, herkes için spor şiarının bir politika haline gelmesi gerektiğini savunan Demir, “Her yerin beton yığını ve AVM olduğu şehir yaşamında; yaşam alanları, spor yapabileceğimiz yerlerde çok az durumda. Kent hayatında spor yapabileceğimiz alanlar maalesef çok kısıtlı. Spor salonları, yüzme havuzları, sahalar kamuya açık olmalıdır” diye konuştu. Sayın Demir, öncelikle pandemi koşullarında sporcu camiasının genel olarak durumunu anlatacak olursanız neler söylersiniz? İlk karantina döneminde Tokyo 2020 Olimpiyat oyunları, Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi, Formula 1 gibi spor organizasyonları ertelenmişti. Tabii ilk öncelik sporcunun sağlığı olduğu için federasyonlar, sporcular ve tüm çalışanlar ilk zamanlar tedirgin haldeydi. Fakat süreç içerisinde anladık ki pandemi hayatımızın bir parçası oldu. Pandemi koşullarına göre organizasyonu yönetmek gerekiyordu. Daha sonra ligler, alınan önlemler ile devam etmeye başladı. Sürece göre hareket eden büyük organizasyonlar NBA (Amerikan Basketbol Ligi), mesela bubble yöntemiyle krizi çok iyi yönetti. NBA yönetimi, 22 takımı Orlando şehrinde Walt Disney World’de toplayarak fanus sistemiyle izole edilmiş bir halde maçları düzenledi. Bubble, fanus yönetimi bazı spor organizasyonlarına örnek oldu. Profesyonel sporcular, pandemi koşullarında mümkün olduğunca kuvvet-kondisyoner Antrenörleri eşliğinde çalışmalarına devam etti. Olimpiyatlara hazırlanan milli sporcular için de evde disiplinli bir şekilde çalışmak zor oluyordu. Liglerin başlamasıyla oyuncuların fiziksel performansı da değişti. Mental olarak hazır olan ve psikolojik destek alan sporcular daha başarılı oldu. Salgın döneminde E-spora olan büyük ilgi arttı. Büyük firma ve markalar E-Spora yatırım yapmaya başladı. Hatta E-Spor olimpiyatlarda bile yer alıyor. Ben de bazen NBA ve FİFA gibi dijital oyunları oynuyorum. Siz basketbol alanında eğitim veriyorsunuz. Siz, sporcu ve eğitmen olarak şu anda neler yapıyorsunuz ve salgın mesleğinizi nasıl etkiledi? Üniversitede, öğrenci yıllarımda başladığım antrenörlük mesleğinde 8’inci yılım oldu. Salihli Belediyespor, Pınar Karşıyaka, Ege Asist spor kulüplerinde çalıştım. Yaklaşık bir buçuk yıldan beri Mavişehir Spor Kulübünde çalışıyorum. Altyapılarda Basketbol Antrenörlük mesleğime devam ediyorum. Hayatımızda ilk kez karşılaştığımız Covid- 19 salgını mesleğimizi olumsuz etkiledi. Çünkü pandemiden dolayı altyapılar ve yerel lig organizasyonları düzenlenmiyor. Kulüplerin can damarı olan altyapılar şuan unutulmuş durumda. Altyapı Basketbol kulüplerinin çoğu kapandı, öğrenci sayıları azaldı. Spor okulları faaliyetleri gerçekleşemiyor. Federasyon İl temsilcileri, Gençlik ve Spor Bakanlığının birimleri yerel ligler ve altyapılar için alternatif çalışmalar yapmalılar. Antrenörler çok zor durumda. Kültür ve Turizm bakanlığı müzisyenlere destek verdi. Satranç Federasyonu eğitmenlere yardımda bulundu. Basketbol Federasyonun, ilgili birimlerin kulüplere ve Antrenörlere destek vermesi gerekiyor. Çocukların spor eğitiminin devamı ve gelişimi onların mutluluğu için çok önemlidir. Aileler, çocuklarını antrenmana gönderemiyor. Çoğu kaygılı ve doğal olarak korkuyor. Velilerin tutumunu saygıyla karşılamak lazım. Antrenman, spor yapmayan çocuklar da hareketsizlikten dolayı obezite ve stres, kaygı bozukluğu gibi daha farklı sorunlar ortaya çıkabiliyor. İlk karantina döneminde sporcularımızla beraber online kuvvet ve egzersiz çalışmaları yapıyorduk. Esasında online antrenmanlar ilk dönemde çok verimli oluyordu. Fakat ikinci dalgadan sonra tekrardan gelen yasaklarla beraber online antrenmanlar çok etkili olmadı. Çocuklar fiziksel aktivite yapmak, arkadaşlarıyla saha çalışmalarına katılmak, oyun içerisinde kalmak için sabırsızlanıyordu. Şuan maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyarak üçerli ya da dörderli gruplarla takım çalışmaları yapılıyor. Ben de bu dönemde bireysel gelişim Antrenörlüğü yapıyorum. Sporcuların fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimlerine yönelik basketbol çalışmalarımız devam ediyor. Sporcular için bu dönemde yapılan bireysel çalışmalar daha etkili ve verimli oluyor. Daha çok tekrar daha çok detay gelişimlerini olumlu yönde etkiliyor. Yerel yönetimler ve merkezi hükümetin sporculara yönelik destekleri konusunda gözlemleriniz nelerdir? Yerel yönetimler ve mevcut iktidar her zaman sporculara, spor kulüplerine destek vermelidir. İster profesyonel ister amatör olsun spor, toplumun bütün tabanına sirayet etmelidir. Bu dönemde amatör takımlar, amatör sporcular çok zor durumda kaldı. Hala da öyle. Geçim sıkıntısı yaşayan, yalnızlaştırılan, amatör sporcular kendi çabalarıyla antrenman yapmaya çalışıyorlar. Bölgesel Amatör lig, pandeminin başından beri kapalı. Amatör spor emekçileri, federasyonların kayıtsız kalmasına tepkili. Bir dönem halı sahaları açtılar, bölgesel ligi açmadılar. Amatör sporu, tepeden bakan bir yönetim anlayışıyla küçümsememek gerekiyor. Yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşların ve iktidarın amatör sporlara, altyapılara her türlü destek ve imkânı sunmalıdır. Salgın koşullarında seyircisiz oynanan maçları görüyoruz. Seyircisiz oynanan maçların spor kültüründe kalıcı bir hasar bırakması söz konusu mu? Başka bir ifadeyle salgın spor buluşmalarındaki alışkanlıklarda kalıcı değişiklikler yaşatacak mı? Maçların seyircisiz oynanması her ne kadar oyunun doğasına aykırı olsa da, seyircili ya da seyircisiz oynanma durumu tabii bilim kurulunun kararına göre olmalıdır. Coşku ve heyecanın olmadığı seyircisiz maçlarda sporcular tam olarak motive olamıyor. Seyirci ve taraftar faktörü futbolda çok önemli. Futbolda 12. adam olarak nitelendirilen taraftarlar, oyuncular üzerinde olumu ve olumsuz etkiler bırakabiliyor. Futbolcular, taraftarlardan ev sahibi ve deplasmanda farklı bir bakış açısıyla etkileniyor. Futbolculara göre taraftarlar motivasyon aracıdır. Taraftar baskısı ciddi ve basit hatalara neden olabilir. Taraftarın motivasyon, fizyolojik ve psikolojik anlamda güçlenme gibi olumu yönleri varken, fizyolojik düşüş ve stres gibi olumsuz anlamları da bulunmaktadır. Siz, spor tarihi, kültürü, felsefesi üzerine de çalışıyorsunuz ve yazılar yayımlıyorsunuz. Ülkemizde spor yazarlığına yaklaşımı ve sizin yazdıklarınıza gelen bildirimleri göz önüne aldığınızda neler söylersiniz? Evet. Spor tarihi alanında araştırma ve çalışmalarım var. Spor, disiplinler arası çalışmayı gerektiriyor. Spor sosyolojisi ve spor tarihi özel ilgi alanımı oluşturuyor. Sosyal bilimlerden faydalanmak lazım. İzmir Ahmet Piriştina Kent Arşiv Müzesinde (APİKAM), çalışmalarım oluyor. Modern sporların Türkiye’deki doğuşu ve tarihsel gelişimi üzerine literatür çalışmaları yapıyorum. Spor tarihi ve spor felsefesi alanı ülkemizde yeni gelişiyor. Sosyal bilimcilerin, bazı spor yazarların ilgisini çekebiliyor. Tabii bu alanda çalışan, referans aldığımız çok değerli hocalarımız var. Mesela, Tanıl Bora’nın Gençlerbirliği tarihi ile ilgili çok değerli bir kitabı var. Dağhan Irak, “Hükmen Yenik” kitabı aynı şekilde değerli bir çalışma. Sosyolog Ahmet Talimciler hocamın yazılarını severek takip ediyorum. Açıkçası Nitelikli spor yazarlığı yapanlar bu ülkede çok değer ve itibar görmüyor. Spor medyası, daha çok magazinsel hale gelmiş. Bulvar gazeteciliği gibi bir yayın anlayışı var. Okuyucunun beklentisi, tutum ve davranışları da buna göre şekilleniyor. Okuyucular daha çok transfer haberlerini, sporcuların özel yaşamlarına dair çıkan haberleri okuyor. Türkiye nüfusunun yüzde 32 kadarı üç büyük kentte yaşıyor. Yüzde 80’i de 15 büyükşehirde. Nüfus yoğunluğunu göz önüne aldığımızda insanların sportif faaliyetlere ulaşma imkanı hakkında neler söylersiniz? Her yerin beton yığını ve AVM olduğu şehir yaşamında; yaşam alanları, spor yapabileceğimiz yerlerde çok az durumda. Kent hayatında spor yapabileceğimiz alanlar maalesef çok kısıtlı. Spor salonları, yüzme havuzları, sahalar kamuya açık olmalıdır. ‘’Herkes için Spor’’ sloganıyla bir spor politikası oluşturmaya çalışıyorsak eğer bu konuda ciddi adımlar atılmalıdır. Bakanlıklara ve yerel yönetimlere önemli rol ve görevler düşüyor. Çocuk, yaşlı ve genç herkesin özgürce spor yapabileceği alanlar toplumun sağlığı için çok önemlidir. Altyapı ve tesisleşme en büyük sorunlardan biri. Açılacak olan tesis, salon gibi yerlerin geniş yelpazede, farklı spor branşların da yapılabileceği yerler olmalı. Bir toplumda ‘’Spor kültürünü ‘’ oluşturmak istiyorsanız eğer bütün spor branşlarına da aynı değeri vermeniz gerekir. Yakın dönemde kitap düzeyinde yayımlamayı düşündüğünüz bir araştırma ya da deneme-makale çalışmanız var mı? Araştırma ve çalışmalarım devam ediyor. Tabii bazı dönemler gündelik hayatın getirdiği sıkıntılar, yaşam mücadelesi okuma ve araştırma motivasyonumu olumsuz etkileyebiliyor. Beni heyecanlandıran çalışmalar, projeler her zaman var. Heyecanımı, okuma ve araştırma arzumu devam ettiriyorum. Arkadaşlarımın, hocalarımın, ailemin destekleri beni her zaman motive ediyor. Uygun bir zamanda çalışmalarımı kitap düzeyinde yayımlamayı düşünüyorum. Okumaya, düşünmeye, araştırmaya, üretmeye devam…