Her taraftar, tuttuğu takımda dünyaca ünlü futbolcuları görmek ister. Camianın çocukları mücadele eder, parsayı dünya yıldızı toplar... Bu oyuna kanan kulüplerimiz de sonunda kendini ummadıkları yerde...

Her taraftar, tuttuğu takımda dünyaca ünlü futbolcuları görmek ister. Camianın çocukları mücadele eder, parsayı dünya yıldızı toplar... Bu oyuna kanan kulüplerimiz de sonunda kendini ummadıkları yerde bulurlar. Üzücü ama gerçek bu maalesef. Altay örneğinden bahsedersek, geçtiğimiz sezonlarda alınıp beklenen performansı karşılamayan, bu esnada yüksek olan maaşı ödenemeyen futbolcular yıllar sonra gelir maaşını ister, yine ödemezsen elini kolunu bağlar. Siyah beyazlılar ihtiyacı olmasına rağmen transfer yapamıyor, ligin dibinden çıkamıyor. Camia kenetlenelim mesajı veriyor ama profesyonel futbolcu mukavelesinde yazan ücreti sonuna kadar istiyor. Diğer bir İzmir ekibi Karşıyaka da bu dertten muzdarip değil mi yıllardır? Gelinen noktada TFF 3. Lig’den çıkmakla cebelleşen bir Kaf Kaf izliyoruz. Herkes hata yapabilir ama hatanın dönüm noktası artı haneye yazılır. Geçmişte yaşananların geriye dönüşü olmasa da affetmek önemlidir. Kısacası, kulüplerimiz artık bu yanlışlardan dönemli, taraftarıyla helalleşmelidir. Buradan sesleniyorum, helalleşin ve sonsuz sevgiye kendinizi bırakın. 5 MAÇTA SEVR Bu yazıya başlama amaçlarımdan biri de Denizlispor ve Neven Subotic anlaşmazlığı. Yeşil siyahlılar son bir buçuk yılda aldığı yüze yakın futbolcudan verim alamamış olacak ki devre arası transferi yapmak istiyor. Takım TFF 1. Lig’in maalesef sonunda yer alıyor. Kaç kez teknik direktör değişti. Elbette transfer yapılmak istenecek. İstenecek ama futbolcuların ödenmeyen maaşları sebebiyle transfer yapması yasak. Prime döneminde Borussia Dortmund ile harikalar yaratan Subotic, Denizlispor’la ilk anlaştığında çok şaşırmıştım. Yaşı da çok geçkin olmayan, Süper Lig için üst seviye bir stoperi ülkemizde izlemek keyifli olacaktı. Camianın çocukları yerine Subotic’i tercih etmiştik yani kısacası. Sonuç olarak Subotic sadece 5 müsabakada forma giydi. 2 yıllık anlaşma yapılsa da 6. ayın sonunda maaşı ödenmediği için sözleşmesini tek taraflı feshetti. Sevr anlaşması benzeri sözleşmeler imzalayan kulüplerimiz, maaşı ödeyemeyince kendilerini futbolcuların iyi niyetine emanet ediyor, karşılık alamayınca ‘Karşılıklı anlaşma çabalarımız’ ifadesiyle kamuoyunun önüne atıyorlar. SÖZ VERDİĞİNİ ÖDE Neven Subotic ile yapılan sözleşmede, oyuncunun maaşı yıllık 3.2 milyon Euro olarak belirtilmiş. Bu sözleşmeyi yapan yönetici her kimse hukuk önünde hesap vermeli. Bunun yorumunu yapmak bana düşmez elbette ama oyuncu sözleşmesini feshettiğinde kulüpten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verilmişti: “Neven Subotic, kulübümüzle olan sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmiştir. Karşılıklı anlaşma çabalarımıza hiçbir şekilde olumlu yanıt vermeyen Neven Subotic, sözleşmesini tek taraflı feshettiğini tarafımıza bildirmiştir. Tüm iyi niyet ve uzlaşı çabalarımızı cevapsız bırakan Neven Subotic'e bundan sonraki kariyerinde başarılar dileriz.'' Eğer oyuncuya taahhüt ettiğiniz parayı zamanında ödeseydiniz, bugün transfer yapaıyoruz demezdiniz... YÜZDE BİRİ MAAŞA Bugün gelinen noktada, oyuncuya yaklaşık 17,5 milyon TL borcu var Denizlispor’un. Haberlere göre oyuncuyla indirip yapması yönünde temas kurulmuş ancak Subotic buna yanaşmamış. İşin en ilginç kısmı da Subotic’in Denizlispor’un ardından forma giydiği Altach takımıyla sözleşmesindeki maaşı aylık 5 bin Euro... Yani neredeyse yüzde biri kadar bir maaşa imza atıyor Subotic. Oyuncuya ne kadar kızabiliriz? Kulüplerimiz bu sözleşmelerle kendi sonlarını imzaladığını artık anlamalı. İngiltere ve İspanya’da çok yüksek maaşlar ödeniyor olabilir ama o kulüplerin sadece yayın gelirleri bizim şampiyon olan kulüplerimizin aldığı miktardan daha fazla. Hal böyle olunca giderek boy ölçüşemez hale geliyoruz. YASA ÖNLEYEBİLİR Buna benzer örnekleri Türkiye’de çok sayıda kulübümüzde görüyoruz maalesef. Çıkacak Spor Yasası bu tür zararlarda yöneticilerin de sorumlu tutulmasını sağlayacak. Yasanın içeriği için daha önceki köşe yazılarımı okuyabilirsiniz. Eğer bu tür durumlara engel olacaksa çok sevineceğim. Binlerce taraftar karşılıksız sevgisini sunduğu camiaların maddi olarak daha fazla kötüye gitmesini istemiyordur. Yıldız sözü veren başkan adaylarının değil, kulübün geleceğini kurtaracak isimlerin desteklendiği gün Türk futbolu kurtuluş adımını atacak. ÖNCE GELECEK Öncelik profestonel yöneticilerde, özkaynakta ve maddi başarıda olmalı. Aksi takdirde çok sayıda kulübümüz kapısına kilit vurmak zorunda kalacak. Geçmişte öyle nahoş örnekler var ki, bir daha yaşamamamız gereken... Sportif başarı bir şekilde gelecektir. Sevinmek için sevmedik” diyen taraftarın olduğu güzel ülkemiz bu yaşananları haketmiyor. Bu anlamda kendime düşen payın elimden geldiğince doğruları, doğru olanı yazmayı sürdürmek olduğunu düşünüyorum.