Bir türlü barışın sağlanamadığı bir şehir oldu İzmir. Uzun yıllardır bir çekişme aldı başını gidiyor. Ne iktidar herkesi kucaklayayım derdinde nede yerel yönetim… Çatışma, gerginlik, kamplaşma ve ce...

Bir türlü barışın sağlanamadığı bir şehir oldu İzmir. Uzun yıllardır bir çekişme aldı başını gidiyor. Ne iktidar herkesi kucaklayayım derdinde nede yerel yönetim… Çatışma, gerginlik, kamplaşma ve cepheleşme hangi sebeple tercih ediliyor anlayabilmiş değilim. Baksanıza derbi maçına çıkan ezeli rakipler gibi şehir ikiye bölünmüş durumda. AK Parti – CHP, Cumhur İttifakı - Millet İttifakı Cepheleri… Hâlbuki şehir ana tarifi içinde ortak yaşam alanı, birlikte var olma alanıdır. Parklar, bahçeler, yollar, meydanlar, çarşılar, sular, denizler, ormanlar gökyüzü ve daha ne bileyim herkesin ihtiyaç duyduğu şeyler… Bunlardan doğan veya bunlara yaslanan hizmetler… Hizmet verenler ister iktidar olsun ister yerel yönetim böyle düşünmeli, böyle bakmalı ve böyle hizmet vermeli… Fakat durum böyle görünmüyor. Birinin yapacağım dediğine öteki karşı çıkıyor… Birinin bu şart, olmazsa olmaz dediğine öteki gereksiz gözüyle bakıyor… Bu çekişmeler de hizmet bekleyenlere hiç yaramıyor… *** Bu gerginlikler yüzünden Belediye Meclisleri, meslek ve sivil toplum kuruluşları, siyasiler ve daha birçok hizmet alanı neredeyse gırtlak gırtlağa gelmiş durumda. Gerçi Ülkenin idari mekanizması böyle işliyor artık. Yeni Kapı Ruhu, siyasi nezaket, saygı, birbirini anlama gayreti, karşılıklı iletişim gibi kavramlar artık yok gibi… Bakıyorsunuz hayati ve hepimiz için kırmızı çizgi olacak konular da bile “hah şöyle” diyebileceğimiz gönül rahatlığı ile karşılaşabileceğimiz bir mutabakat yok. Suriye Meselesi sınırlarımızın güvenliği açısından çok önemli ama siyasi mutabakat yok. KKTC’den yükselen çatlak ve de gafil ses için ortak tepki yok. Libya Meselesi üzerinden birbirine saldırı çok. Vergi kaçırma, Vergiden kaçma sorunu (!) ile ilgili aynı kaygıda buluşma yok. Yoksulluğa ve yoksullaşmaya birlikte çare arama yok. İşsizlik sorunumuzu çözmek için bir araya gelmek yok. Yok yok yok… Hangi zamanda yaşıyoruz kuzum biz… Seksen öncesine mi dönüyoruz; Sağcı-solcu? Bu gerginlik bu cepheleşmiş çekişme niye? Kaç tane Türkiye, kaç tane Türk Milleti var? Azami müştereklerden bahsediyoruz, ama ötekileştirme ve adamcılık yapıyoruz. Bunun sonu nereye çıkar bence asıl bunu düşünmeliyiz. Siyasi çıkar/kazanç gelir geçer. Bugün kazandığın oyu yarın kaybedersin ama bugün kaybettiğin birlikte yaşama azmini bir daha kazanamayabilirsin. Bence buna dikkat edilmeli, “derin çekişmelerden” artık uzaklaşılmalıdır. Yoksa sonuçlar korkutucu olacaktır.