30Bugünlerde biraz melankolik ruh halindeyim; azıcık huysuz azıcık da bal şekerliyim... Bir an dağları taşları yıkmak isterken bir an sonra kedi gibi tüylü battaniyelerde gözüm... İşin özü az biraz de...

30Bugünlerde biraz melankolik ruh halindeyim; azıcık huysuz azıcık da bal şekerliyim... Bir an dağları taşları yıkmak isterken bir an sonra kedi gibi tüylü battaniyelerde gözüm... İşin özü az biraz değişiğim... Gitmek mi yoksa kalmak mı? Konuşmak mı yoksa çıldırtırcasına susmak mı? Sevmek mi yoksa kızgınlıklarla dolu nefret denizine düşmek mi? Bilemiyorum. Anlayacağın, bir orada bir buradayım... Böyle olunca da o bilindik sığındığım limanlara yüzmek istiyorum; beni dinginleştiren, sakinleştiren ve huzur veren... Gün ağarırken tek başıma oturmuşsam Henüz daha gözlerimi bir an bile yummamışsam Sen yoksan yine ben de yorgun ve yalnızsam Hele bir de bir de canım hasretine kapılmışsam Ve gözümde tütüyorsan buram buram Ben kahvemi elime aldım, sen de aldıysan başlayalım... Yıllar önce şahit olduğum Melih Kibar ve Çiğdem Talu aşkı... O bildiklerimizden de değil; ruhlarının bağlılığı hep beni derinden etkilemiştir. Aşk dediğin öyle belli kalıplara sığmayan bir şey... ‘İnsanı vezir de eder rezil de eder’ demişler ya, tam da böyle. Bazı aşklar duyuyoruz, üzülerek söylüyorum ki sonu hep hüzünlü ve gözü yaşlı... Ancak bazı aşklar da oluyor ki insanlar birbirlerini besliyor, yeşilleniyor, çiçek açıyor ve inanır mısın, meyve bile veriyor. İşte, Kibar ve Talu’nun da aşkı böyle. Onlar ilk önce beklentisizce müziğe aşık olduğundan meyveleri de melodiler ve inanılmaz sözler oluyor... Bir de bu eserler muhteşem ses Erol Evgin’den dinlenildiğinde tadına doyum olmuyor... Son ışıkları sönüyorsa sokakların Yeni bir gün giriyorsa penceremden yavaş yavaş Sen yoksan yine bense suskun ve bitkinsem Hele bir de bir kadehin gölgesine sığınmışsam Ve yılların hesabını şaşırmışsam Bestenin devamını yazmadan önce hikayesini paylaşmak istedim: Talu, Kibar’ın müzik kariyerinin en büyük destekçisi olur. Onu yeni besteler yaratmaya, şarkılar yazmaya yüreklendirir. Öte yandan Kibar’ın yine mantığı ağır basar ve kimya mastırını tamamlamak için babasıyla Londra’ya gider. Gittiği ilk gece yaşadığı bir olay, belki de bu ilişkinin kendine has bağının en somut göstergesi olarak tarihe geçecektir. Melih Kibar’ın Londra’da bir fırtınadan etkilenip hislerini notalara aktarmasıyla bestelenen şarkının sözleri, Çiğdem Talu tarafından yazılmıştı. Melih Kibar’dan binlerce kilometre uzaklıkta bulunan Çiğdem Talu, bestelenme sürecinin arka planından bihaber olduğu şarkının sözlerini Kibar’a ilettiği mektupta “İçimdeki Fırtına” başlığını atmıştı. Daha fazla anlatmayayım... Konunun detaylarını merak edenler Can Dündar’ın enfes “Yüzyılın Aşkları” belgeselinden öğrenebilirler. Neden mi anlattım; dedim ya biraz karışığım... Sanki Londra’da tek başımayım... Bugünlerde biraz Çiğdem’im duygu yüklüyüm, ağırım, sessizim; biraz da Melih’im, gencim, doluyum, kederliyim... O yüzden tam da burada; İşte o an bir fırtına kopar Sanki o an yer yerinden oynar Kül rengi bir akşam vakti Kaybolan renkler misali Kaybolur gider gözümde dünya *** İşte o an bir fırtına kopar Sanki o an yer yerinden oynar Bir koca çınar dalından Savrulan yaprak misali Savrulur gider güzelim dünya