Her şeyin kolayı bulundu. Yazıklar olsun diyerek başlıyorum, emeğe, alın terine bu kadar büyük bir saygısızlık olamaz. Adaletsizlik, hata, yanlış, gaflet ve de dalalet bunun adı. Öte tarafta bunun hes...

Her şeyin kolayı bulundu. Yazıklar olsun diyerek başlıyorum, emeğe, alın terine bu kadar büyük bir saygısızlık olamaz. Adaletsizlik, hata, yanlış, gaflet ve de dalalet bunun adı. Öte tarafta bunun hesabını bakalım nasıl verilecek. Korona salgını malum evden çıkmama durumu, maçların çoğu oynanmadı. Ama kurs düzenlendi başladı ve de bitti, hepsi kazandı, geçemeyen yok. Süper Lig'de oynamış ünlü (!) yıldız (?) futbolcularımız formayı çıkarıp faal futbolculuğu bırakır bırakmaz hoca oldu, antrenör oldu, teknik adam oldu. Hem de tepeden başlayacaklar. Alt yapı yok, pişme yok, fedakarlık yok, çile çekmek yok. Bir de 'neden bizde antrenör, teknik adam yetişmiyor' diyorlar, bu kafayla yetişmez de zaten. 2.Lig'de, 3.Lig'de, amatör kümelerde yıllarca forma giyen garibim ünsüzler, kurs açılacak diye beklerken, bitti bile kurs, başarıyla tamamlanmış. En alttan başlayan antrenör adayı, hakemliği biraz bilsin, yaşasın, futbol oyun kurallarını bilsin ona göre hareket etsin, davransın diye 3 orta hakemlik 5 kez de yardımcı hakem olarak genç ve amatör takımlarına çıkarlar, zorunluydu. Bunu da yapmayacak o meşhur futbolcu eskileri. Neresinden baksan tutarsızlık, neresine baksan saçmalık. Hiç amatör amatör, genç ve okul maçlarına çıkmadan Süper Lig'de, 1.Lig'de hakemliğe başlanır mı, o kadar kolaysa çıkın siz yapın. Pişmek gerek, yaşamak gerek. İki maça çıkmakla hakem olunmayacağı gibi, üç günlük kursu tamamlamakla da antrenör olunmaz. Hem de diğerlerinin haberi olmadan. Bir de poz vermişler. Daha düne kadar yetersiz kaldığı halde, performansı, kondisyonu iyi olmadığı halde, o maçta gerçekten çok kötü olduğu halde kusurlarını örtmek için taraftarına, basına, yöneticilerine, camiasına mahcup olmamak için, hakemlerle uğraşan, yok yere kendini sahadan attıran, birbirlerine tekme ve küfür edenler, bir de sarılmış, yan yana omuz omuza, poz vermişler. Dost olmuşlar yani, meğerse dostmuşlar, numara yapıp bizi kandırmışlar. Kursu bekleyenler var, başarıyla geçen, alt yapıda pişen, onlar davet edilmedi bile. Asgari ücretle talim etsinler gariplerim, kaymağını yiyen başkaları. Golü yiyen gerçekten bu işi gerçekten sevenler, alnının teriyle yapanlar, global, bozuk dünya işleri, işte yine gösterdi adaletsizliğini. Aynı hakemlikteki gibi, zengin ve yoksul her yerde. Nerde Hz.Muhammed, nerde Hz.Ali ve de berde Hz.Ömer adaleti. Mikrofonu uzat, mangalda kül bırakmaz, başarısız olunca, 'Hakemler adil değil' derler, futbolcu iken böyle dediler, hoca olunca da aynı şeyi söyleyecekler, aynı terane, aynı film. Aklınızda tutun, yutmayın bu numaraları. Süper Lig hakemleri mesela, maaşlarını, maç ücretlerini salgına rağmen kesintisiz takır takır dakikasında aldılar, hesaplarına yatar, anında. Ama gel gör ki diğer liglerde, amatör kümelerde yer alan, gepgenç, üniversitede okuyan genç hakem kardeşlerimin salgın öncesi çıktığı maç ücretleri halen daha ödenmedi, 6 ay oldu. Ceplerinden çıktığı halde geri dönüş olmadı. Jet hızıyla kurs, bilen olmadan, oldu da bitti maşallah. Düğünlerde, berberde, restorantta yan yana olmak yasak, arkadaşlar dip dibe, nerde kaldı epidemi, pandemi, nerde bunun eğitimi. 2 yıllık hakeme FİFA kokartı takmak gibi bir şey bu. 2 hafta önce topu bırak, 15 günlük UEFA A Lisansını cebine indir, duvarına as. Repoda, çeyrek altında bile bu kadar hızlı kazanmazsın. 1 gün bile antrenörlük yapmadan, 1 maça bile çıkmadan resmi antrenörlük yapmadan, aynı anda UEFA B ve UEFA Lisanslarını 15 günde kazan, oh ne ala ne güzel memleket, ne de güzel adalet. Meydan sizin, oynayın bakalım. Bunu içten yazıyorum umarım ikiniz hariç başarısız olursunuz. Küçümsediğiniz alt yapı hocalarının emeğini gasp ederek, omuzlarına basarak olacaksa bu iş, eksik olsun. Korona gösterdi bunu, futbolsuz da oluyor. Geçmişe bakın 'çok iyi futbolcu' olup, çok da iyi olmasa da şimdiki adıyla Süper Lig'de oynayıp 'çok başarılı olan kaç tane teknik adam' sayarsınız. Var ama onlar bile sahaların tozunu toprağını yutup sınavları bir bir aşarak yükseldiler. Başarısız olmanızdan korktular, habersiz kursa girdiniz, hepiniz sınavları geçmişsiniz umarım öyledir, sarmaş dolaş fotoğraflara bakıyorum da kitap, gazete, dergi okuyan sayınız ikiyi geçmez. Okumayı, araştırmayı sevmezsiniz. Nasıl olacak ? Üç maç sonra kovulursunuz, yine talibiniz çıkar. Yüklü de para kazanırsınız, başarısızlığa rağmen. Hay ben böyle futbol anlayışının, böyle adaletin. Bir de utanmadan 'adalet istiyoruz' diyorlar. Saha dışında, kenarda adalet var mı ki, saha içinde olsun. İki fotoğraf, biri 1960'lı 1970'li yıllardan Diyarbakırlı futbolseverler maç izliyor, yüzleri gülüyor, terör yok, o zaman ki şartlara rağmen kıyafetlerine bakar mısınız. Tertemiz pırıl pırıl, takım elbise, ceket, kravat, tam takım. Diğeri de 61.yılını kutladığımız Ege Telgraf'ımızın bugünlere gelmesinde büyük emeği bulunan, dişiyle tırnağıyla gazeteyi yaşatan, sevgili, merhum, mekanı cennet ruhu şad olsun Sezer Doğan ağabeyimiz üstadımız, Allah hepsinden razı olsun. Tertemiz yüzler asalet var oturuşlarında. Tepeden, torpille gelmedikleri için kurdukları gazete dimdik ayakta. Hayat futbol gibidir, futbol da hayatın ta kendisi. Alınteri, adalet olursa yıkılmazsın, nice nice Ege Telgraf'ım, güzel ailem, 70. yıldı da hep birlikte görme umuduyla, sevgi ve saygılarımla. Okurlarımıza da şükranlarımı sunuyorum, muhabbetle, aşkla, bizi okumaya, takibe devam ediniz.