Sosyal medyada “İstanbul’u su bastı, Ankara’yı sel aldı, Bursa’da ne oldu?” gibi alaycı propagandayı bırakın. Şimdi diğerleri “Bursa’ya bak ne oldu” diyecekse, sakın demesin artık, bu bayağı fanatikli...

Sosyal medyada “İstanbul’u su bastı, Ankara’yı sel aldı, Bursa’da ne oldu?” gibi alaycı propagandayı bırakın. Şimdi diğerleri “Bursa’ya bak ne oldu” diyecekse, sakın demesin artık, bu bayağı fanatiklik rezilliğe döndü. Beş rahmetli var, bir kayıp, kardeşimiz bunlar. Birkaç gün önce bazı belediye reislerini tabiat olayı karşısında beceriksizlikle suçlarsanız, sonra başkaları da sizin savunduklarınızı beceriksizlikle suçlar. Karşılıklı madara olmanın alemi yok. Halk bu çirkinliklerden bıktı, bizden söylemesi… Rahmetli olan kardeşlerimizin mekanı cennet olsun inşallah. Allah her türlü felaketten korusun derken vakti geçmeden bir yanlışa daha değinmek gerekiyor. Yanlışın adı; Kovid-19 anlatan, ilmi olmayan yorumcu hataları ve eğitime olan zararları… İlmi kişilikler ile birlikte sadece meslek erbabı bir doktor yorumcu dinliyorum. Nevi şahsına münhasır mı yoksa psikolojik problemleri mi var, çözemedim. Doktoru Kovid-19 çıkalı beri izliyorum. Demagojik bir yol tercih ettiği gibi öne çıkma mizacına sahip olduğu açıkça belli oluyor. Yorumcu doktoru ilk dinlediğimde konuyu çok basit görerek ‘Bunu mu konuşacağız?’ gibi yuvarlak konuşmuştu. Daha sonra bir yorumunda 65 altında ölüm olmaz diye tutturdu. Bir yorumcu profesör ile tartıştı. Bir-iki hafta sonra 13-35 yaş arası virüsten ölüm oldu. Şimdi 65 yaş ve üzeri kaç kişi evde oturup da sokağa çıkmadan nasıl rahmetli oldu, doktor anlatmalı gibi geliyor insana… Peki başka ne diyor veya yapıyor? Ekranlarda bağırıyor, hakaret ediyor ve devlete akıl veriyor. Belli ki rahat değil, ‘Şekerim var ondan kızıyorum’ diyor. Peki kardeşim madem rahatsızsınız, niye çıkıyorsunuz televizyona? Tam Üniversite imtihanları varken, ailenin maddi sorunlarını paylaşırken, imtihana giderken veya sırasında bir aksilik olabilir mi acaba? Sorular nasıl çıkabilir diye düşünürken bir de dehşet bir laf çocukların korkudan kanını donduracak derece saçma. ‘İmtihanda 600 öğrenciye virüs bulaşmasına sebep olunacak’ diyerek öğrencilerin kafasını niye bulandırıyorsun. Yetmiyor, devam ediyorsun; ‘Bu öğrenciler ölecek, ölebilir, 600 çocuk ölürse bunun mesuliyeti kimin olacak’, merak edilecek bir söylem. Bunlar, şuursuzca söylenen laflar… Çünkü gıpta etmek veya başarıya özenmek ortak olmak duygusu ancak tepki dengeli değilse adı kıskanmak gibi psikolojik etkileşim olur. Çünkü Kovid-19 ile mücadelede birçok cahil, bilgili, ilim erbabı, politikacının sağlık personeli doktorların başarısı ve ülke çapındaki prestijine ortak olma duygusu içinde olduğunu anlıyoruz, görüyoruz. İşte bir varsayım orantısını reel hesapla sonuçlandırarak bağırmak da bu düşüncenin tezahüründen başka bir şey değil. Bence bu tavır ‘Okumuş ama boşuna okumuş’ dedirtiyor insana. Sara krizi gibi ekrandaki bir doktorun bu tutumu ile öğrencilerin uykusunu kaçırmanın alemi ne söz ve davranış biçimi mutlaka öğrenci ve aileleri mutlaka etkilemiştir. O zaman imtihan günü sıkı tedbir alınmazsa görevlilerin en küçük hatasında tatsızlık olabilir. Saygı ve sevgiyle, olumsuzluklardan uzak bir yaşam temenni ederim.