İklim değişikliğinin nedeni biziz; çünkü tüketime dayalı sistemimiz daha fazla fosil yakıt kullanımını tetikliyor. Yükselen sıcaklıkların sera gazı salımları ile ilişkisi birbirleriyle örtüşüyor. U...

İklim değişikliğinin nedeni biziz; çünkü tüketime dayalı sistemimiz daha fazla fosil yakıt kullanımını tetikliyor. Yükselen sıcaklıkların sera gazı salımları ile ilişkisi birbirleriyle örtüşüyor. UYGARLIK ADINA
  1. yüzyıldan önce atmosferimizin içerdiği karbondioksit oranı yaklaşık milyonda 280 partiküldü. Bu sayı “uygarlık adına” sanayileşmeyle ve kömür, petrol, gaz yakıtlara olan bağımlılığımızla hızla değişti. Şu anda fosil yakıt kullanımına bel bağlayan sistemimizden dolayı atmosferdeki karbondioksit oranı milyonda 410 partikülün üzerine çıkmış durumda. Üstelik fosil yakıt kullanımının dünyada yayılmasıyla birlikte, atmosferdeki karbon miktarı hızla artmaya devam ediyor. Fosil yakıtların yakılması tek başına hala sorunun en büyük nedeni durumunda; küresel emisyonların yüzde 57’sinin nedeni bu. Bunun yanında zengin ülkelerdeki hayvan temelli tarım talebindeki hızlı artış, metan ve azot oksit gibi diğer sera gazlarının hızla artmasına da neden oluyor. Bu sorun, karbondioksitin atmosferde metan ve diğer sera gazlarına oranla çok daha uzun süre aktif kalmasıyla daha da artıyor. Fosil yakıt şirketleri, bir zamanlar yeryüzünün altında fosil yakıt olarak depolanan milyonlarca yıllık karbonu alıp atmosfere bırakmaya devam ediyorlar.
Nisan 2021 tarihindeki ölçümlere göre karbondioksitin atmosferdeki seviyesi 416 ppm. Bilim insanları ve iklim uzmanları ise atmosferdeki karbondioksit miktarının güvenli üst sınırının milyonda 350 parçacık (ppm) olması gerektiğinde hem fikir. Fosil yakıtları yerin altında tutmak ve enerji ihtiyacımızı yenilenebilir kaynaklardan sağlayarak güvenli üst sınır olan 350 ppm seviyesine geri dönmek, iklim değişikliğini önlemek için atabileceğimiz en önemli adım.
  1. EMİNİZ
Bilim insanlarının yüzde 97 gibi ezici bir çoğunluğu, iklim değişikliğinin insan kaynaklı sera gazı emisyonlarından kaynaklandığını kabul ediyor. Bilim insanları arasında iklim değişikliğine dair kayda değer bir itiraz noktası bulunmuyor. EXXON BELGESİ Atmosferde daha fazla CO2 olmasının iklimin ısıtacağının keşfi 1890’lı yıllara dayanıyor. İklim biliminin güvenilirliğine yönelik saldırılar, iklim değişikliği konusundaki anlayışımıza dair belirsizlik yaratmak için milyonlarca dolar harcayan fosil yakıt endüstrisi de dahil olmak üzere, çıkar grupları tarafından sürdürülüyor. Petrol şirketi Exxon, iklim değişikliğinin etkilerini 1970’lerde biliyordu; bu konuda harekete geçmenin de gelirlerini olumsuz etkileyeceğini anlamıştı. Bunun sonucunda, hakikate karşı sektör çapında bir saldırıya geçerek, on yıllar boyunca eyleme geçilmesini engelleyen sahte bir tartışma yarattılar. Şimdi Exxon’un ve Shell gibi diğer şirketlerin altyapılarını, onlarca yıldır iklim değişikliğinden korumak için adımlar attığını; ama bir yandan geri kalanımızı korumak için harekete geçilmesini engellemeye çalıştığını biliyoruz. İklim krizinin gerçek olduğunu bize anlatan sadece bilim değil. Çiftçilerden yerli halklara doğa ile kurdukları doğrudan ilişkiye bağlı olarak yaşayanların tanıklığı ve yereldeki değişimlere dair bilgisi de iklim krizinin varlığını açıkça meydana çıkarıyor. Sonuç olarak dünya çapında büyük sorunlara neden olan iklim değişikliğinin hızla iklim krizine dönüşmesinin nedeni insanlar. Bunu durdurmanın en iyi, fosil yakıtları yerin altında bırakmak.
  1. DURUM KÖTÜ
1.2°C’lik ısınma hali hazırda gezegenin dört bir yanında yıkıcı etkilere yol açmış durumda. Küresel ölçekte hububat verimleri yüzde 10 azaldı; bunun nedeni iklim değişikliğine bağlı olan aşırı sıcak dalgaları ve seller. Bunun sonucunda açlık artıyor ve insanlar yaşadıkları yerlerden ayrılmak zorunda kalıyor. Kıyılara yakın yaşayan 1 milyondan fazla insan, yükselen denizler ve daha güçlü fırtınalar nedeniyle evlerinden çıkmak zorunda kaldı; şayet süreç tersine dönmezse önümüzdeki yıllarda milyonlarca insanın da evlerini terk etmek zorunda kalmaları bekleniyor. Son yıllarda iklim değişikliği biliminde hızlı gelişmeler kaydedildi; artık bilim insanları, iklim değişikliğinin birçok aşırı iklim olayına veya diğer olaylara katkısını kesin bir şekilde saptayabiliyor. Yaşanan felaketleri iklim değişikliğinin hem sonucu hem de hızlandırıcısı olarak görmek mümkün. Çünkü iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya iklimin hassas dengesini bozacak zincirleme etkiler çıkıyor.  Aynı okyanusların asitlenmesi sonucunda atmosfere daha çok karbonun karışması ve iklimin dengesinin gittikçe daha da bozulması gibi. Diğer yandan dünyanın bir köşesinde olan iklim felaketleri sadece yerel etkiler üretmiyor, tüm gezegeni için altından kalkılması zor sonuçlar üretiyor. Aynı Antarktika, Kuzey Kutbu ve Grönland’da buzulların erimesi sonucu deniz seviyelerinin yükselmesine ve dünya genelinde kıyılarda yaşayanların -özellikle de kentlerin- buna bağlı olarak tehlike altında olması gibi. İklim olaylarının maliyetlerine gelince… 2020 yılı boyunca iklim krizi nedeniyle milyarlarca dolar değerinde zarar ortaya çıktı. Dolaylı yoldan uğranılan zararlar da hesap edildiğinde fatura daha da kabarmakta. Ancak iklim felaketlerinin ekonomik olanın daha da ötesinde canlıların yaşamlarına, yaşam alanlarına ve türlü haklara erişimlerine verdiği zararlar bulunuyor ki ne bunlara ne ekonomik değer biçmek mümkün ne de bunları tazmin etmek, onarmak ya da geri getirmek. 2020 yılının sadece ilk yarısında başta Asya ve Afrika’da olmak üzere dünya genelinde 9,8 milyon kişi iklim felaketleri nedeniyle yerinden oldu ve göç etmek zorunda kaldı. 209 yılında iklim krizinin etkisiyle sürmekte olan gıda güvenliği dünya nüfusunun yüzde 9’unun, yani 690 milyon insanın, yetersiz beslendiği, yüzde10’unun da -750 milyon insanın- temiz, sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşamadığı tahmin ediliyor.
  1. DURDURABİLİRİZ
İklim değişikliğinin temel gerçekleri acı: Isınmanın 1,5°C’nin altında kalması için 2030 yılına kadar sera gazı salımlarını yarıya indirmemiz gerekiyor. İYİ HABER Tam olarak ne yapmamız gerektiğini biliyoruz: Fosil yakıtları yerin altında bırakmak ve adil bir dönüşüm yoluyla yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçmek. Yenilenebilir enerji her geçen gün daha ucuz hale geliyor ve yaygınlaşıyor. Bizler yalnız değiliz – iklim değişikliğini durdurmak ve fosil yakıt endüstrisiyle mücadele etmek için dünya çapındaki hareket her geçen gün daha da güçleniyor. *1,5 – 2°C daha sıcak olan bir dünya çok farklı, daha korkutucu bir yer olacak. Şu an ortalama sıcak artışlarında 1.2°C’ye ulaştık ve daha şimdiden daha çok fırtına, seller, sıcaklık dalgaları, kuraklıklar ve  ada ülkelerinin sulara gömülmesi riski ile karşılaştık. 1,5 – 2°C’lik artış ise insanlar için epey ızdırap ve yeryüzü açısından da büyük hasar demek olacak. Şimdi yapabileceğiniz en önemli şey: Şu anda atabileceğiniz en önemli adım, fosil yakıtlardan iklim dostu yenilenebilir enerjiye geçişi savunan küresel iklim adaleti hareketine katılmak. Kaynak : 350 Türkiye ve MGM Resimler: Barış Doğru- Doç. Dr. Süheyla Suzan Gökalp Alıca (BİTTİ)