Yeni bir güne merhaba demek için her sabah olduğu gibi gözümü açtığımda. Sabahları düş...

  Yeni bir güne merhaba demek için her sabah olduğu gibi gözümü açtığımda. Sabahları düşünürüm acaba yarın sabah uyanabilir miyim?         Yoksa hayata veda etmiş olur muyum? Ölümü öğrenip aklım yettiğinde gençliğimden beri düşünürüm…         31 yıl önce rahmetli Babam Halil Dabakan’ı kaybettiğimde bunu daha iyi anlamaya başlamıştım. Her sabah acaba diğer sabah dünyada dünyalılarla olur muyum diye düşünürüm.         Akşamları tavana bakar ve hasta olmama rağmen, Allah’ım hastanede değil, sokakta değil, evimde yatağımda yatıyorum. Ne büyük bir lüks diye şükrederim…         Yolun yarısını geçen 50 yaş ve üzerindeki her insana özel bakıyorum. Nasıl güzel, bu yaşa kadar sağlıkla yaşamışlar diyorum. Bakımlı insanları seviyorum. Çünkü hayatınız vücudunuzda değişen tek bir hücreyle bambaşka bir yola girebiliyor. O zaman ne dönmeyen sevdikleriniz ne de olmayan işiniz hiçbirini düşünmüyorsunuz…  BİR ŞEYLERİ İLLAKİ KAYBEDİNCE Mİ ANLIYORUZ?         Okurlarımdan aldığım olumlu mailler beni memnun ettiği gibi beni hayata bağlıyor. Okurlarıma faydalı bilgileri sunmak, bana teşekkür mailleri gönderilmesi benim yazılarımı okudukları beni onura ediyor. Yazılarımla işe yaradığımı anlıyorum. Aslında bu yazdığım “Köşe Yazılarımı” kalıcı olması ve kütüphanelerde bulunması ve geniş okurlara ve yeni nesillere de hitap etmesi için kitaba dökmek lazım sanıyorum. Çünkü zaman kısalıyor. Yarın ne olacağımız belli değil. Tiyatro sahnelerindeki oyunlar gibi sadece her geçen gün uzatmaları oynuyoruz…         2021 yılında Covid-19- pandemi bulaş insanları yeni bir döngüye girdiğimizi gösteriyor. Bu yıl içerisinde gördüğümüz, felaketler, sel Orman yangınları, kuraklık, insanlık için aklın ve mantığın çalışmadığı sadece duygusal/dürtüsel hareket etmek zorunda kaldığımız olaylar yaşıyoruz. Önlem almak yerine, yapacaklarımızdan geriye kalmıyoruz…  YAŞAMAK İÇİN ZAMANA KARŞI YARIŞMALIYIZ.          Okuma alışkanlıklarımızı unutmuşuz. Herkesin elinden düşürmediği cep telefonları, sosyal medyada yalan yanlış yazılanları, hazırlanan videoları izlemeye devam ediyoruz. Herkesin elinde telefon oyun oynuyoruz. Aslında yazılı baskıları okumak, bizi bilgilendirdiği gibi gelecek nesillere de belge olarak kalacaktır. Dostlarım hazırcı olmayın. Sorun kendinize şu an hangi konuda boşlukta hissedip hata yapıyorsunuz? Neye kafa tutuyorsunuz. Ya da neye meydan okuyorsunuz?          Özellikle gençlerimizde, atılganlık, cesaret, çılgınlık, güç, fiziksel güç, saldırganlık ve öfke, uyuşturucuya alışmak ve alıştırmak, yaygınlaştıkça kendi sonumuzu kendimiz hazırlıyoruz. Sonuç ne olur? Hayatın zindan ve bir sabah uykudan uyanamayıp bu dünyaya erkenden veda edersiniz…         Üniversitelerimizin açıldığı, bir yıl aradan sonra yüz yüze eğitimin başladığı bu günlerde bulaş döneminde yaşadıklarımızı, Covid-19 nedeniyle aramızdan kaybettiğimiz yakınlarımızı düşünecek olursak. Bir çeşit hayatlarımızda aldığımız dersleri tekrar yapıyor muyuz anlamını çıkartıp iyi düşünmeliyiz.          2020-2021 yılım berbattı yine aynısı mı olacak?  Hiçbir şey aynı olmaz arkadaşlar. Siz kendinizi değiştirirseniz,  O yaşanan dönemlerde öğrenmeniz gereken dersler ve Farkındalık çok önemlidir. Değişebildiyseniz. Dolu dolu yaşamaya çalışmalısınız.          Ben size hayatınızdaki farkındalığı nasıl yakalayacağınızı anlatamam ama 2021 yılında olmayanları 2022 yılında bu olayı yaşamaktan kaçınmak için tedbirimizi alıp çok çalışmalıyız. Kendimiz için geleceğiniz için Ülkemiz için çalışmalıyız ve çok okumalıyız…         Bir atasözü vardır;  Az verme hırsız edersin, çok söyleme yüzsüz edersin. Bende kendi hayatımdan ve öğrendiklerimden bir şeyler yazdım. Gerisi sizlerin elinde. Sağlıkla kalın…