Akıl alacak gibi değil, ne yaptılar ettiler, İstanbul yine kazandı. Dünya Kupası'na bile hakemimiz oradan gider. Yetti artık. İstanbul t...

Akıl alacak gibi değil, ne yaptılar ettiler, İstanbul yine kazandı. Dünya Kupası'na bile hakemimiz oradan gider. Yetti artık. İstanbul tarihi ve coğrafi olarak çok güzel bir kent, başımın tacı tamam da. Her şeyin İstanbul kaynaklı olmasına katlanamıyorum. Gıpta etmek veya kıskanmak değil bu. Yolları açık olsun tamam da. Bu kadar çok takım olması hayra alamet midir, sorarım sizlere. Hoş, doğru. Adamlar çalışıyor, işi biliyor. Oturdukları yerden ülkeyi görebiliyorlar. İstanbul'dan 8 takım oldular, adına 'süper' denen ligde. Seneye de 2 takım daha gelir. 10 olurlar. O zaman da İstanbul grubu, İstanbul olmayan grup yapsınlar. Anadolu takımları denmeyi sevmiyorlar. Sonra da play-off olsun. O zaman belki Anadolu'dan şampiyon çıkar.
14 MAÇ İSTANBUL'DA, NE GÜZEL
İstanbul hegamonyası, dükalığı, imparatorluğu 8 takımla şereflenirken, bırakın İzmir'in koskoca Ege'den tek takım yok. Adına ne derseniz deyin. Bizimkilerin beceriksizliği, iş bilmezliği de var haliyle. Çuvaldızı önce kendimize batıralım. Ege'den çıkan o kadar yetenek var, hepsi Ege takımlarını değil, İstanbul takımlarını coşturuyor. Bu demektir ki, diğer takımlar 8 kez İstanbul'a gelecek. İstanbul takımları da 14 kez içerde, İstanbul'da kalacak. Kar kış yok, uçak kalktı kalkamadı, rötar yok. Bundan güzel deplasman mı olur ? İstanbul piyasası daha çok kazanacak. Simitçiden, beş yıldızlısına kadar. Ne diyeyim bereketini, hayrını görün.
İZMİRLİ YÖNETİCİ GEREK BİZE
Bir tavsiyem var. BAL Ligi'nde saçma sapan bir statü var. Hatada, yanlışta ısrar ediyorlar. Hatta bu işlerin başındakiler, kural koyucular İzmir'e geldiler, gözümüzün içine baka baka kupa verip gittiler. Bizimkilerden tık yok, ses seda yok. Çünkü İzmirli değiller ki. Bir lobi derler, beceremeyince. Yöneticilik yaptığı takımının, kulübünün adını daha dün duydu ki. Efsanelerini yolda görse tanımaz, adını bilmez. Sonra da başarı bekliyoruz. Takımı başarısız olur, hiçbir şey olmamış gibi, makam koltuğundan kalkar işyeri koltuğuna oturur. Derdi de bize düşer. Önerim de şudur.
BAL STATÜSÜ SÜPERDE OLMALI
Bölgesel Amatör Lig'de şöyle bir statü mevcut. Aynı ilin takımlarından sonuncu olan bir alt lige düşüyor. Mesela bizim İzmir grubunda Aliağa FK, Çiğli Belediyespor ile İzmirspor, lig boyunca lider bile olmalarına rağmen, düşme korkusu yaşadılar. Aliağa FK de düşebilirdi, Çiğli Belediyespor da düşebilirdi, İzmirspor düştü. Amaçları şu imiş, 'Alt sıralarda kalan ilçe ve köy takımlarından en az biri kümede kalmalı'. Amatör spora destekmiş. Destek böyle olmaz. Hadi şimdi öneriyorum, gücünüz yetiyorsa bunu Süper Lig'de yapın. Sıralansın İstanbul takımları. Puan cetvelinde 8. olan hatta 7.olan İstanbul takımı, 1.Lig'e düşsün. Var mı o yürek ? Altta kalan, bir Anadolu takımı düşmekten kurtulsun. Ben de çok komik adamım. Umurlarında mı ki. Varsa yoksa kendileri ve İstanbul. En iyisi mi. 22 takımın hepsi İstanbul takımı olsun, bizde rahat edelim.
TOLGA, ANIL, MURAT, BENCAN, AYTAÇ
Cumartesi ikindi vakti Karşıyaka Efsaneler Sahası'nda Çetin Zengin 1.Amatör Küme Play-Off Grubu'ndaki Erdem Esentepespor - Zübeyde Hanım Kolejleri Çamdibi Altınok maçına üşenmedim, gittim. Fikri Altay'da Enis Destan'ları yetiştiren Ahmet Keser, Karşıyaka ve İzmirspor'un efsanesi, Pro lisanslı teknik adam Zeki Yalçınkaya, maçın gözlemcisi Adnan Yılmazçoban hocalarımla birlikte izledik. Yardımcı hakem Tolga Düyüncü'de istikbal var, yolu açık olsun. Altınok da defansın belkemikleri Anıl Erten'e, Murat Çiftçi'ye bir de Bencan Toros'a bayıldım, tek başına takım. Yenilen takımda da Aytaç Ünköse'yi çok beğendim. Ya kafa olarak ya da beden olarak maça hazır değil. Boş işlerle uğraşmayı, itirazla zaman kaybetmeyi bırakmalı. Hep faul bekledi, tabii ki de lehine. Eğer Aytaç, konsantrasyonunu bozmasa, üç gol atar, yıldız olurdu. Yazık ediyor, kendine bu gibi gençler.  Taçta mesela, toptan senden çıksa ne olur, çıkmasa ne olur. Git yerine, at golünü. Aaah ah gençler bir anlayabilse, bir dinlese, bir uygulayabilse. Onlar için yazıyoruz. Yapanlar sonuca ulaşıyor zaten. Siz de yapın, eksiğiniz yok fazlanız var.
SAĞLIKÇI MELİSA'DAN REKOR
Maçta futbolculardan daha çok koşan, kondisyonu mükemmel olan biri daha vardı. 90 dakika durmak bilmedi. Her yere koştu. Depar attı. 20 metrede rekor bile kırmıştır. Çapraz, diyagonal, yan yan koşuları harika, koşu stili mükemmel. Bu kişi kim mi ? Kadın sağlık görevlimiz Melisa Demirhan. Maçı da pozisyonları da iyi takip etti. Yere düşen olduğunda, baktım çantası elinde, sprinte hazır. Hakem Hakan Yüncü, içeri girme izni verdiğinde, 3 saniyede olay mahallinde. Güven veriyor. 'Sağlıkçı olmadan maç oynanmasın' diye yazıyoruz. Her maça gidiyorlar. Sağlıkçısız maç yok maşallah. Bir de ambulans olsa. Çok mu zor ? Gaziemir Gençlerbirliği - Bornova Evka-3 maçında Rüştü Onur İnceoğlu rakibiyle çarpıştı, yerden kalkamadı, Sağlık görevlisi vardı ama ambulans yine yok. 20 dakika sonra geldi. Hava çok sıcak, güneş yakıyor. Ya o 20 dakikada bir şey olsaydı. Bi'şey olmaz demeyi bırakalım, önce can, önce insan. Ambulans şart.
ELMASTAŞOĞLU EFSANELERİME
İzmir'in Ege'nin Türkiye'nin onurları, efsaneleri Elmastaşoğlu kardeşlerden bahsetmek istiyorum. Hayal meyal hatırlıyorum. İzleyemedim ki, desem yeridir. Yaşım yetmedi. Büyükten küçüğe, Enver Elmastasoğlu,  Nail Elmastaşoğlu, Ayhan Elmastaşoğlu ile Ayfer Elmastaşoğlu. Sadece Ayfer hocamın son dönemlerine ve de teknik adamlıktaki başarılarına şahit oldum. Türk futboluna çok hizmet veren, Altay'ı Büyük Altay mertebesine ulaştıran kardeş büyüklerimizi unutmayacağız. Enver ve Nail kaptanlarıma rahmet, Ayhan ve Ayfer kaptanlarıma sağlıklı huzurlu ömür diliyorum. Aaah ah sizler ve sizin gibi kaliteli insanlar, sporcular olsa. İzmir ve Ege futbolu böyle yerlerde mi sürünürdü. 'Taş' gibi takımlar olur 'Elmas' dönemi yaşardık. Hakkınızı helal ediniz lütfen. Sanmıyorum ama. İnşallah, umarım değerinizi anlamışızdır...