Bir süredir bu sayfada haftada 3 gün yazı yazıyorum. Sporun pek çok dalına değindik, kimilerini övdük kimilerini yerdik. Kimseden de hiçbir tebrik takdir beklemedik. Henüz 27 yaşında girmiş, görece ge...

Bir süredir bu sayfada haftada 3 gün yazı yazıyorum. Sporun pek çok dalına değindik, kimilerini övdük kimilerini yerdik. Kimseden de hiçbir tebrik takdir beklemedik. Henüz 27 yaşında girmiş, görece genç bir gazeteci, olarak yaptığım işin sadece gazetecilik olmasına çabaladım ve gazeteciliğin takdire ihtiyacı yoktur. Ancak günümüzde gazetecilik yapmak maddi ve manevi anlamda giderek zorlaşıyor. Kendi ayakları üstünde durabilecek bir kurum olmak maalesef dış etmenlere de bağlı. Medyanın, hadi yerel medya diyelim, varlığına ihtiyaç duyan neredeyse kimse kalmadı. Bu duruma binaen biz de dönüşüyoruz, ama doğru ama yanlış bir şekilde. Yine de söz konusu değişimimizi dahi göremiyorlar. Özellikle yerel medya bağlamında konuşursak, gücünü giderek yitiren, varlığını sürdüremeyen kurumları görüyoruz. Bizler maalesef vatandaşa ulaşamıyoruz. Nitelikli haberler yapamıyoruz. Yukarıda da dediğim gibi, yaşanan zorluklar bizim de işlerimizin daha geriye gitmesine neden oluyor. Ege Telgraf Gazetesi’ni yani gazetemizi tüm bu yaşananlardan ayrı tutmaya çalışarak gazete çıkartan, web sitesi üzerinden 7/24 okuyucularıyla haber buluşturmaya çalışan bir ekibe sahibiz. Öze gelirsek; 15. Sayfa yani spor sayfasında gücümüz yettiğince ulusal medyada çok az yer bulabilen İzmir ve Ege takımlarına, sporcularına yer veriyoruz. Yazının başında dediğim gibi, takdir ve tebriğe ihtiyacımız yok. Asıl sorun yaptıklarımızın görülmek istenmemesi. Kulüp başkanlarımız, yöneticilerimiz bir derdi olduğunda ajansları arıyor yalnızca. Elbette biz de pek çok şeyi eksik ve yanlış yapıyoruzdur fakat bugüne dek yalan yanlış haberler yapmadık, gerçeği yansıtmayan sözler söylemedik. Kimseyi zan altında bırakmadık, hedef göstermedik. Belki de bunun için hiç ciddiye alınmadık. Hal böyle olunca, güzide kulüplerimize gönül veren taraftar da bizden haberdar olmadı. Gazetelerimizin neredeyse hiç satış yapmadığı bir dönem geçiriyoruz. Eminim ki, maça gelen taraftara sorsak en az yüzde 90’ı İzmir’in gazetelerine aşina değildir hatta pek çoğumuzu bilmiyordur. Haftanın 6 günü Altay, Göztepe haberi yaparız, köşelerimizde yer veririz hakkında bir şeyler yazarız ancak sosyal medya hesaplarında yalnızca ulusal basında çıkan haberleri koyarlar. Orada da birkaç haftada bir yahut İstanbul takımlarıyla oynadıklarında. İzmir’de spor gazeteciliği yaparken tek amacımız kulüplerimizin daha başarılı olması. Hatta belki gazetecilik adına yanlış fakat tarafgirlik dahi yaparız. Bugün İstanbul’da herhangi bir gazete 3 büyüklerden biri için yanlı bir haber yapsa aylarca topa tutulur. Biz her şeye göğüs gererek kendi kulüplerimizi destekleriz ancak kimsenin ‘haberi’ dahi olmaz. Yani kısacası; kimsenin haberinin olmadığı haberler yapıyoruz. Bazı kulüp başkanlarımız sağolsunlar bize destek veriyorlar, haberlerimizde de yer alıyorlar, isim vererek diğerlerini hedef gösteremeyiz. Herkesin canı sağolsun. Biz yine doğru bildiğimizi yapmaya ve yazmaya devam edeceğiz. Her maça gitmeye çalışacağız. Taraftarını dinlemeyen başkanlardan bizi dinlemesini umacağız. Milyonlarca dolarlık kulüplerin desteği olmazsa demektir ki bize kimsenin ihtiyacı yok. Kaçınılmaz sonra az kaldı, şimdiden geçmiş olsun.