6 Şubat depremi ve akabinde yaşadığımız sarsıntılar, halkın büyük bir kesiminde toplums...

6 Şubat depremi ve akabinde yaşadığımız sarsıntılar, halkın büyük bir kesiminde toplumsal travma yaşattı. Yaşadığımız toplumsal travmadan hepimiz farklı şekilde etkilendik ve etkilenmeye de devam ediyoruz. Elbette depremi doğrudan yaşayanların maruz kaldığı travma ile medya aracılığıyla depreme şahit olan bizlerin etkilenme düzeyi aynı değil ama hissettiğimiz ortak bir duygu var ki, hepimiz üzgün ve çaresiziz. Deprem bölgesinde hayatta kalan insanlar bir yandan günlük hayatın verdiği zorluklarla mücadele ederken diğer yandan yakınlarını kaybetmenin acısını yaşamaya çalışıyor. Yaşadıkları yas sadece sevdiklerinin kaybı değil yıkılan evlerinin, kaybettikleri eşyalarının, kaybolan anılarının ve şehirlerinin yası var aynı zamanda. Biz insanların en temel ihtiyacı olan güvenlik, depremle beraber kayboldu. Şu an hepimiz, içinde yaşadığımız dünyayı güvenli hissetmiyoruz. Depremle kaybettiğimiz güvenli dünya kaybı, hissettiğimiz belirsizlik, binlerce hayatını kaybeden insana rağmen yaşıyor olmamızın yarattığı suçluluk duygusu devam etmemizi zorlaştırıyor. Bu yaşanılan felaketten ikincil olarak etkilenen bizler işimize, evimizdeki rutinlerimize ve belki kendimize odaklanmakta zorlanıyoruz. Kendimizi yorgun, uyuşmuş, yaşam canlılığını kaybetmiş, kötü hissediyoruz. Belki eski halimizi bir daha geri gelmeyecek gibi hissediyoruz. Bu yaşadığımız zorlukların hepsi normal, bu zorluklar iyileşmeye giden sürecin bir parçası. Bu süreçte ruh sağlığımızı korumak, psikolojik esnekliğimizi sağlamak çok önemli evet ama sıkışıp kaldığımız bu karanlıktan nasıl çıkacağız? Toplumsal olarak içinde bulunduğumuz yas sürecinde önce kendimize sonra birbirimize daha fazla anlayış ve şefkat göstererek, birbirimizin duygusunu hissederek, sevdiklerimizle konuşarak duygularımızı paylaşarak gün geçtikçe daha iyi olacağız. Artık hiçbirimiz 6 şubatta yaşanan depremin öncesinde olduğumuz yerde değiliz. Depremzedelerin acılarına ortak olup onlara bu zorlu süreçte yardım edebilmek için devam etmek zorundayız. Her ne olursa olsun hepimizin kurulan bu güzel dayanışma ağına bugüne kadar yaptığımız her ne var ise bundan sonra da yenilerini ekleyerek ilerlemeye devam edeceğiz. Bu felaketten ruh sağlığımızı koruyarak çıkabilmek için aktif olarak sürecin bir parçası olmaktan başka çaremiz olduğunu düşünmüyorum. Toplumsal travmadan acıda birleşmeden, birbirimize iyi gelecek şeyler yapmadan çıkmamızın daha iyi bir yolu yok. Dayanışmanın hiç olmadığı kadar önemli olduğu şu günlerde umut ve sevgi etrafında birleşerek yaralarımızı saracağız. Deprem bölgesinden yaşadığımız şehre gelen depremi atlatan vatandaşlarımız için elimizden geleni yapmaya çalışmak, acıyı da sevgimizi de paylaşmak ve paylaştıkça çoğalmanın gücüne inanarak iyileşme yoluna gireceğiz. Sevgilerle...