İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer, Seferihisar Belediye Başkanı iken tanıştırmıştı İzmir’i sakin şehir unvanı ile. Mandalina bahçeleri, Sığacık Körfezi ve Sığacık Evleri ile şirin...

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer, Seferihisar Belediye Başkanı iken tanıştırmıştı İzmir’i sakin şehir unvanı ile. Mandalina bahçeleri, Sığacık Körfezi ve Sığacık Evleri ile şirin bir kasaba olan Seferihisar yıllardır bu unvanını başarı ile taşıyor. Sayın Soyer, şimdi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı. Avukat olan Tunç Başkan, Seferihisar’daki tecrübelerini ne mutlu ki İzmir geneline taşımaya çalışıyor. Açıklamalarına dayanarak söylüyorum, bu konuda bir hayli maharetli. Cittaslow, “yavaş şehir”, dilimizde yaygın kullanımla “Sakinşehir” demek. Yani yavaş yaşayan, huzur veren, huzurlu bir kent demek. Bunu 40-50 bin nüfuslu bir sahil kasabasında başarabilmek her zaman mümkün ama metropol nüfusu 2 milyon 500 bin olan bir büyükşehir de (11 ilçenin olduğu büyükşehir) mümkün müdür tartışılır doğrusu. Elbette biz Tunç Başkanımıza inanıyor ve güveniyoruz. İnşallah İzmir Sakinşehir olacak. Ama nasıl? Bunu dilimiz döndüğünce anlatmak isteriz. Bu görüşlerimizin olgunlukla karşılanacağından da eminiz. Gecekondularını yıllardır kentsel dönüşümle ortadan kaldıramayan, hala ilkel şartlarda yaşayan hemşehrilere sahip, doğalgazını yüzde 70’ine henüz ulaştıramamış, iddialara göre hala “köy” görünümdeki bir kent Sakinşehir olabilir mi? Bugün dünyamızda artık ekonomik bir değer olarak görülen “çöp”ünü değerlendiremeyen, hala vahşi depolamada ısrar eden, bir katı atık bertaraf tesisine bile sahip olamayan, (Komşumuz Manisa 7 yıl önce o işi çözdü) çöp kokularını çekmek zorunda kalan bir kent Sakinşehir olabilir mi? Büyük Kanal Projesi gibi dünyanın sayılı arıtma tesislerine sahip olmasına rağmen, çiseleyen her yağmurda bile caddeleri, çarşıları göle dönen, Kordon’u dahil her tarafını sular basan bir anakent Sakinşehir olabilir mi? En büyük kıymeti Körfez’i bir türlü temizlenemeyen, temizlenemediği için de yüzülemeyen, limanına gemilerin bile yanaşamadığı, kanalizasyon ve derelerin aktığı, bu yüzden her yıl milyonlar harcanarak dere ağızlarının temizlenmek zorunda kaldığı, en önemlisi de çevreye koku üstüne koku yaydığı ortada olan kent Sakinşehir olabilir mi? Her yıl kış ayları geldiğinde, havası solunamaz hale gelen, gecekondulardan kömür kokularının yükseldiği, geceleri göz gözün görmediği, sobalarında lastik ve naylonların yakıldığı, kalitesiz kömürlerin cirit atıştı bir şehir Sakinşehir olabilir mi? Cumhuriyet’in hediyesi Fuar Kültürpark bir yana, caddelerinde, parklarında, sokaklarında yeterince yeşili olmayan, ilçelerinde birkaç göstermelik park dışında devasa oksijen deposu yeşil alanları olmayan, olanların da gözü gibi bakılmadığı bir kent Sakinşehir olabilir mi? Otopark ve trafik sorununu çözememiş, çok az battı-çıktıya sahip, yolları birkaç ana arter dışında köstebek yuvası gibi asfaltları yamalı bohçadan farksız, otobüslerinin ve özel arabaların her sene alt takım değiştirmek zorunda olduğu bir belde Sakinşehir olabilir mi? Evet… Tarımını toprağını geç kalsa da korumaya çalışan, kooperatiflerine önem veren, denizine sahip çıkmaya çalışan, ulaşımını yıllar sonra geliştirme kavgasındaki bir kent Sakinşehir olmak için çabalıyor demektir. Sevgili Başkanımız Tunç Soyer, “12 Haziran’da Cittaslow 2021 Genel Kurulu’nda İzmir’in bu unvanı alması karara bağlandı. Dünyada ilk kez İzmir, Cittaslow Metropol unvanını aldı. Bu hepimizin ortak başarısı, İzmir'in ortak başarısıdır” diyerek müjdeyi verdi. Verdi vermesine ama maalesef bu işler kağıt üstünde olmuyor. Bence İzmir’in Cittaslow olmak için önünde kat etmek zorunda olduğu uzun bir yol var. Ama olsun, “başlamak bitirmenin yarısıdır”  dememişler miydi?