Kentler, içerisinde yaşayanlara sundukları düzeyli ve sürdürülebilir hizmetlerle anılır ve örnek gösterilirler. Yolları, binaları ve altyapısıyla kusursuz kent yoktur belki ama, ona yakın kentleri bul...

Kentler, içerisinde yaşayanlara sundukları düzeyli ve sürdürülebilir hizmetlerle anılır ve örnek gösterilirler. Yolları, binaları ve altyapısıyla kusursuz kent yoktur belki ama, ona yakın kentleri bulabilirsiniz. Central Park’ı ile New York, Hayde Park’ı ile Londra, Hollanda’dan Amsterdam, İsveç’ten Stokholm bunlardan en ünlüleri. Elbette, medeniyetin beşiği kabul edilen bu kentlerle yarışamayız ama bizim kentlerimizle eşdeğer kentler mutlaka vardır. Yunanistan Selanik, Bulgaristan Tırnova, Köstence, İran Tebriz gibi gibi. Şimdi bu örnekleri niye verdiğimi size açıklamak isterim. İzmir’i her zaman “Akdeniz’in İncisi” olarak gördük ve görüyoruz. Bunu yöneticilerimiz ısrarla söylüyor ve hedef gösteriyor. Peki Akdeniz’in İncisi’nin eli yüzü niye bu kadar bakımsız. Hatırlar mısınız, bir dönem AK Parti’de Milli Eğitim Bakanlığı yapan şimdilerde ise ortalıkta görünmeyen Sayın Hüseyin Çelik, bu güzel kentimize “Sümüklü” benzetmesi yapmıştı da, kendisine çok kızmıştık. Peki, öyle olmadığımızı göstermek için geride kalan 10 senede ne yaptık. Kirli Körfezimizi temizleyebildik mi? Koku sorununu halledebildik mi? Hava kirliliğini ortadan kaldırabildik mi? İzmir’i yeşil örtüye bürüyebildik mi? Ben bunların hiçbirine içtenlikle, göğsümü gere gere “Evet” diyemiyorum maalesef. Lütfen kimse yanlış anlamasın. Bu konuda hiçbir zaman suçlu aramadım ve de aramıyorum. Artık bu sorunların yaşanmadığı bir kentte yaşamak istiyorum ben. Geçtiğimiz günlerde bu gazetenin sayfalarında, kentte son zamanlarda mantar gibi her kaldırımda biten, şu scooterleri haber yapmıştık. Gelişigüzel direklere bağlanıp bırakılan bu binek aletlerinin insanların yaşamını tehdit ettiğini dile getirmiştik. Kaldırımda yürürken ayağını takıp düşeni mi ararsınız, bebeğinin arabasını oradan geçiremediği için yola inmek zorunda kalanı mı? Yahu nedir bu zulüm, bu terör? 60 yaşını aşmış, bu yaşına kadar İzmir’in sorunlarını kendine dert edinmiş bir Ege Telgraf’ın dikkati çektiği bu kent sorununa kim bir son verecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi midir bu mercii? Yoksa İzmir Emniyet Müdürlüğü mü? Allah aşkına kim etkili ve yetkili ise buna bir “dur” desin. Mantar gibi kentin en ücra köşe ve kaldırımlarına kadar her yeri işgal eden bu aletlere bir çekidüzen verilemez mi? İstenirse bal gibi verilir elbet. Haydi, bu kenti yönetenler. Bu hamleyi İzmirliler olarak sizden bekliyoruz. ÇİĞLİ TRAMVAYI BEKLİYOR! Ege Telgraf, İzmir’de yine hiçbir yayın organında yer almayan Çiğli Tramvayı’nın rötar yaptığı haberini sayfalarına taşımıştı geçtiğimiz günlerde. Önce yılbaşında, yetişmeyince de Mart ayı sonunda seferler başlayacaktı. Maalesef olmadı. Ata Sanayii Sitesi yakınındaki şantiyede işlerin durduğu, yüklenicinin şantiyeyi terkettiği haberini aldığımda, inanmak istemedim. Üşenmeyip gazeteci refleksi ile oraya gittim. Gödüğüm manzara beni üzdü. Kapıya kilit vurulmuş, ortalıkta kimsecikler yoktu. Olayı haber yapmak üzere fotoğrafladım. İlk etapta bunun sebebinin yaşadığımız son felaketler olduğunu düşündüm. Zira, Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız depremler sonrası, İzmir Büyükşehir Belediyemiz imkanlarını bu bölge için seferber etmişti. Budur diye düşündüm. Doğal olarak bu olayı en iyi Başkan Sayın Tunç Soyer bilirdi. Kendisine ulaştık. Sağolsun bize içtenlikle cevap verdi. “Bir ay içerisinde tramvayımız seferlere başlayacak” dedi. Biz de çok sevindik. Ancak olayın takipçisi olacağımızı da ifade etmek isterim. Zira her şey güzel İzmir için.