Şunun şurasında 14 Mayıs’a ne kaldı. Geçen hafta siyasi partilerin açıkladığı milletvekili listelerin üzerinde yapılan tartışmalarla geçti. Tüm partilerin listelerine baktığımızda maalesef İzmirliler...

Şunun şurasında 14 Mayıs’a ne kaldı. Geçen hafta siyasi partilerin açıkladığı milletvekili listelerin üzerinde yapılan tartışmalarla geçti. Tüm partilerin listelerine baktığımızda maalesef İzmirlilerin adını seçilebilecek yerlerde göremedik. Kimisi partinin genel başkanına yakın, kimisi de ortaklarının kontenjanlarından faydalanarak listelerin üst tarafında gördük. Eee partileri için gecelerini gündüzlerine katan parti emekçileri nerde? Doğma büyüme İzmirli olanların ismi nerde? Kadınların ismi nerde? Gençler nerde? Hepsinin cevabı ”HİÇ” Yani ya “Tıpış, Tıpış” ya da “Öpe öpe”milletvekillerini seçeceğiz. “Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer” misali önündeki yemeği midemiz bulansa da, öğürsek de, böğürsek de yiyeceğiz.

SÜREKLİ DAHA ÜST SIRALARDA OLMALIYDI

İl başkanlığı döneminde AK Parti’nin oy ve üye sayısını artırmak için yoğun gayret sarf eden teşkilatlar ve partili partisin herkesin takdirini kazanan Kerem Ali Sürekli gibi bir ismi Ankara’daki üst akıl nasıl olursa 5. sıraya koyar. Hangi akla hizmettir bu arkadaş. Vekillik yaptıkları dönemde İzmir’e beş kuruş faydası olmayanlar, İzmirliler’den uzak duran isimler hiç de hak etmedikleri sıralarda yer buldular kendilerine.

KESKİN’E BAŞARILAR

Değerli kardeşim MHP Narlıdere eski ilçe başkanı Metin Keskin, baba toprakları Bingöl’de 1.sıra milletvekili adayı oldu. Baba ocağı Genç İlçesi'nde adaylarla birlikte coşkuyla karşılanan ve burada açıklamalarda bulunan MHP Bingöl Milletvekili 1. sıra adayı Metin Keskin; 'Genç'in hakkı Genç'e teslim edilecek. Bingöl'ün her ferdi daha iyi hizmet alacak. Maddi, manevi, bürokratik her hakkınız için ailenizin bir ferdi olarak mücadele edeceğime baba ocağında kardeşlerime, abilerime, ablalarıma söz veriyorum.' Metin kardeşimi TBMM’de görmek dileğiyle başarılar dilerim.

ADRESE TESLİM

Süleyman Demirel’in anlattığı kaplumbağa hikâyesi! Okurlarımdan Mustafa Üçer, bir “mail” göndermiş ve “Demirel’le ilgili bir hikâyecik” aktarmış. Süleyman Demirel, 80’li yıllarda, yani “siyaseten yasaklı” olduğu günlerde, arkadaşları “geçmiş olsun”a gelmiş... Gelenler; “Efendim, keşke dediklerini yapsaydınız, böyle olmazdı” demeye başlayınca; Demirel, “Kapıyı kapatın ve beni dinleyin” deyip, “kaplumbağanın hikâyesini anlatmaya başlamış... “Kaplumbağa ”ya sormuşlar; “Buradan Kızılay’a ne kadar zamanda gidersin?” Kaplumbağa; yağmuru hesap etmiş, çamuru hesap etmiş, rüzgârı hesap etmiş, yokuşları-inişleri hesap etmiş ve demiş ki; “Üç günlük yol ama ben altı günde bu yolu giderim!” Çıkmış yola... Üç gün geçmiş, altı gün geçmiş ama kaplumbağa ortalıkta görünmüyor! Aramışlar, taramışlar, sonunda “yolun ortasında” bulmuşlar... “Hayrola” demişler; “Bak, kaç gündür gelemedin, nerede kaldın? Üç günlük yolu, altı günde bile gelemedin!” Kaplumbağa, “Sormayın” demiş; “Yağmuru, çamuru, inişi-yokuşu hesap ettim de; mahallenin kırık p... çocuklarını hesap edemedim! Ne zaman ileri gitsem, hep ters çevirdiler!” Türkiye de kalkınacak, ilerleyecek ve belki uçuşa geçecek ama “Üst Akıl”ın, pardon “Üst Mahalle’nin veletleri” bir türlü rahat bırakmıyor ki! Hep çelme, hep çelme! Türkiye, bütün “çelmelere rağmen, “yoluna devam ediyor” ya, ona da şükür!