Öğrenilmiş çaresizlik, yaşanan olumsuz deneyimler sonucu başarısızlığı kökten kabullenme durumudur. Başarısızlığı kabulleniş öylesine güçlü bir psiko...

Öğrenilmiş çaresizlik, yaşanan olumsuz deneyimler sonucu başarısızlığı kökten kabullenme durumudur. Başarısızlığı kabulleniş öylesine güçlü bir psikolojik etkidir ki bazen başarısızlığın önündeki tüm engeller kalksa da kişi başarısız olacağına inandığı için engelin kalkmış olduğunu fark edemez. Öğrenilmiş çaresizlik farklı boyutlarda hemen herkeste görülebilen bir durumdur. Öğrenilmiş çaresizliğe dair birkaç örnek…
  • Uzun süre hastanede yatan hastaların ailelerinde öğrenilmiş çaresizlik belirtileri sıklıkla gözlemlenir. Sevdikleri kişinin iyileşmesini sağlama konusunda ellerinden bir şey gelmediğini uzun zaman deneyimlemek öğrenilmiş çaresizliğin gelişmesine ve yerleşmesine neden olabilir.
  • Bir alkol bağımlısının alkolü birkaç kez bırakmaya çalıştıktan sonra. Bu girişimlerinde başarısız olması hiçbir zaman alkol kullanımını bırakamayacağı inancı öğrenilmiş çaresizlik geliştirmesine neden olur.
  • Öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerin birçoğunda öğrenilmiş çaresizlik gözlemlenir. Öğrenme güçlüğüne, öğrenilmiş çaresizliğin eklenmesi öğrenmeyi ve akademik başarıyı daha da zorlaştırır ve bu ikisi birbirini pekiştirir.
  • Artrit, lupus, multipl skleroz vb. kronik hastalıklarla mücadele eden kişilerde öğrenilmiş çaresizliğin gelişmesi muhtemeldir.
Karamsar ve iyimser bakabilmek Bir kişinin deneyimleri öğrenilmiş çaresizlik geliştirme riskini arttırabilir. Genelde istismar ve şiddet gibi tekrarlanan stres deneyimlerinden sonra başlar fakat bu durum istismar ve şiddete maruz kalan her kişinin bundan mustarip olacağı anlamına gelmez. Karamsar insanların iyimser insanlara göre öğrenilmiş çaresizliği deneyimleme olasılıkları çok daha yüksektir. Öğrenilmiş çaresizliğin gelişmesi için çaresizliği kişinin bizzat kendisinin deneyimlemesi de gerekmez. Tekrarlayan olumsuz deneyimleri yaşan bir kişiyle çok zaman geçirmek bile öğrenilmiş çaresizliğin gelişmesi için yeterli olabilir. Mutluluk gibi öğrenilmiş çaresizliğin de bulaşıcı bir yanı vardır. İyimser ya da karamsar bakış açısının yanı sıra yaşadığımız toplumun kültürel yapısı da burada önemli rol oynar. Kültürlere göre farklı çareler Batı ve Doğu kültürlerindeki “öğrenilmiş çaresizlik” anlayışındaki farklar o toplumlarda yaşayan insanların çaresizliğe farklı “çare”ler üretmesine de yol açar. Batı insanı “öğrenilmiş çaresizlik”ten kurtulmak için çaba harcarken, Doğu insanı “kader” anlayışıyla başına gelen ya da gelecek olayları kabullenerek çaresizliğiyle yaşamayı seçer. Çünkü onun için kabullenmek mücadele etmekten daha kolaydır. Doğu insanı öğrenilmiş çaresizlik içinde uzun süre yaşayınca, onu normalleştirmenin kendince yollarını üretir. Hayallerine göre yaşayamayan bu insanlar, gerçeklerini kendilerine öyle teorilerle açıklarlar ki, kaybetmenin acısını kendi içlerinde hafiflettiklerini düşünürler. Oysa “öğrenilmiş çaresizlik” yükünü ömür boyu taşıyarak içlerindeki acıyı sürekli yaşamaya kendilerini mahkum ederler. Bu yükten kurtulmanın tek yolu ise kabullenmek yerine mücadele etmektir. Sağlıcakla kalın…