Geçen ekimde karşı daireye 500 bine veriyorlardı.

Geçen ekimde karşı daireye 500 bine veriyorlardı. Dün “1.5 milyona gitti” diye başlar. Ardı arkası kesilmez mevzunun. Tam alacaktım” orayı. Son anda kaçırdım. Tühhh! Kahvede, otobüste, iş yerinde, hatta altın günlerinde bile Bugünlerde herkesin dilinde “kaçan balıklar” Eskiden futbol, magazin filan konuşulurdu dost meclislerinde. Artık hepsi “out”; “emlak” in. Alacaksın kelebir bir ev, Biraz tadilat. Hoop. Okutacaksın 2 katına. Ohh mis.. Arkadaş ortamlarında, sağda solda lafına itibar edilsin, her konuştuğun dinlensin istiyorsan Uyanık ve girişimci ruhlu olacaksın ! Varsa yoksa atılım. Zamanında dedeme gelmişler. O zaman buralar hep tarla, bağ, bahçe. Marul ekiyorlarmış. Al demişler. Parasını da sonra verirsin. Almamış ya ! Off ! Rahmetli dedem çok korkarmış borçtan. Ajite etmek önemli. İş ciddiye binerse hemen tornistan! Dön geri. Ben söylemiştim sana. Yakında 3’e katlar diye. Artık yetişemeyiz. Geçti.. Ayıplarlar filan diye dert de etme Baksana etrafına. Fırsatları kaçıran kaçırana. Kimi Çeşme’de alamadığı arsayı anlatıyor, Kimi son model Mercedes’i. Kimi mağazadaki elbiseyi, çantayı. Sanki ülke kaybedenler kulübü. Nasıl başarıyoruz bilmiyorum ama Seviyoruz biz yapamadıklarımızla, alamadıklarımızla övünmeyi. Değişik bir ruh hali. Herhalde dünyanın başka bir milletinde yoktur. Geçenlerde bir kadın gördüm. Emekliliğinde Köyceğiz’de açacağı cafenin nasıl hayal olduğundan dem vuruyor.Yaşı 30 ya var ya yok. Yani nerden baksan hayalini kaçırmak için önünde 25 senesi var. Onun bile farkında değil. Ne yapsın ! Bazılarımızın ise girişimcilik ruhunda var. Adamın biri gelmiş iç piyasa bitti diyor. Euro-dolar kazanmaktan bahsediyor. Almanlara villa satacakmış. Burada 1 lira orada 16 lira. Bak sen ! Sordum Almanya’ya hiç gittin mi ? Yoo ! -Almanca biliyor musun ? Yoo ! -Peki ne iş yapıyorsun. -Dozer operatörüm Başka sorum yok. Herkesin aklında kolay para. Zor hayaller var. Çalışıp, üretmekten, kazanmaktan bahseden yok. Çünkü madalyonun öteki yüzüne bakmak kimsenin işine gelmiyor. Çuvaldız biraz acıtıyor da. Asgari ücretle geçinip, evine bir dilim ekmek götürene zaten lafımız yok. Ya geçen yıl aldığı arabayı 3 ay sonra 2 katına ilana koyanlar, ya kiracısından bir gecede yüzde 100 zam isteyenler, ya internet sitesindeki ilana bakıp, o ev 1 milyon ederse benimki 1milyon 200 eder diye diye, evini 1 milyon liradan 6 ay içinde 2 milyon 400 bin liraya çıkaranlar, ya anlaştığı satışı noterde bozup üstüne yüzbinlerce fark isteyenler. Yani oltalara takılan bol sıfırlı balıkları neden kimse anlatmıyor. Daha doğrusu anlatmak kimsenin işine gelmiyor. Varsa yoksa küçük muhabetlerde “kaçan büyükbalıklar”