Son yıllarda kadınımızın tarım, hayvancılık ve kooperatifçilikteki yeri iyiden iyiye ön plana çıkmaya başladı. Bunun sebebi, yöneticilerin kadına verdikleri önem mi, yoksa sektördeki gelişmeler çerçev...

Son yıllarda kadınımızın tarım, hayvancılık ve kooperatifçilikteki yeri iyiden iyiye ön plana çıkmaya başladı. Bunun sebebi, yöneticilerin kadına verdikleri önem mi, yoksa sektördeki gelişmeler çerçevesinde sahada kadına yer açılması mı? Her ikisine de “Evet” diyebilirsiniz. Ancak hemen belirtmeliyim ki; Kurtuluş Savaşı’nda erkeği ile birlikte bu vatanın kurtarılmasında canı pahasına mücadele veren Türk kadını, ta o günden bu güne bu ülkenin her karış toprağında var. Büyükşehirlerden şöyle kırsala doğru uzanırsanız, kadınlarımızın tarlada, bahçede çapa kazdığına, pamuk topladığına, üzüm kestiğine, hatta üretimin ardından, pazara çıkarak, peynir, ekmek, bal, salça, turşu satarak aile ekonomisine katkıda bulunduğuna her zaman şahit olabilirsiniz. Bu yüzden, son tabloya bakarak kadınlarımızın tarım ve kooperatifçilikte yeni nevzuhur etmiş olduklarını söyleyemeyiz. Bir kere bunun hakkını verelim. Ama hemen belirtmeliyim ki, örgütlenme konusundaki gelişmeler elbette yeni. Bu da son derece olumlu bir durum. Ben, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer’in eşi Neptün Hanımefendi’nin başkanlığındaki Köy Koop’un yaptığı çalışmaları bu alanda çok olumlu buluyorum. Bugün İzmir’in dört bir yanında, üyelerinin çoğunluğunu kadınların oluşturduğu kooperatiflerin olması sevindirici bir durum. Bayındır’da başkanlığını önceki dönem Belediye Başkanımız Sayın Ufuk Sesli’nin eşi Eczacı Nuray Sesli’nin yaptığı Bayındır Kırsal Kalkınma Kooperatifi, Foça’da başkanlığını Seyrek eski Belediye Başkanı Sayın Nurgül Uçar’ın yaptığı Foça tarımsal Kalkınma Kooperatifi ön plana çıkanlardan ikisi. İnanıyorum ki, İzmir’in birçok ilçesi ve köyünde bu ve benzeri, adı sanı duyulmamış, üyelerinin çoğunluğunu kadınların oluşturduğu birlikler var. Bu da Türk tarımının gücünü gösteriyor. Yani, demek istediğim şu. Türk insanı, kadını ve erkeği ile memleketin gıda ihtiyacının sürdürülmesinde ve kalkınmasında omuz omuzadır. Tarımda öldük-bittik yakınmaları, siyaseten birer hezeyandır. 780 bin km kare yüzölçümü ile verimli ovaları ile dünyanın gözünü diktiği bu topraklarda, bir gıda sorunu yaşamamız mümkün değildir. Siz bakmayın boş boş konuşulanlara. Yeter ki biz, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği gbi “Çalışkan” olalım. DAĞTEKKE’YE NE OLDU? Bu kadar tarımdan ve kadın üreticilerimizden söz etmişken, geçtiğimiz günlerde Torbalı’nın Dağtekke Köyü’nde yaşanan olayı bir kez daha hatırlatmakta fayda var. Biliyorsunuz, böbrek taşlarına iyi gelen suyu ile meşhur Dağtekke Köyü’nde kadınların kurduğu üretici pazarı bir sabah Torbalı’nın CHP’li Belediye Başkanı İsmail Uygur’un talimatı ile tabiri caizse sökülüp atılmıştı. Bu olayın üzerinden tamı tamına bir ay geçti. Tık yok. Başkan İsmail Uygur, tepkiler üzerine bir açıklama yapmış ve köylülerin CİMER üzerinden birbirlerini şikayet ettiklerini ileri sürerek pazarı kaldırmak zorunda kaldıklarını iddia etmişti. Sayın Başkan’ın bu olayı bahane ederek, siyasi rakiplerine yüklendiği kısımlara hiç girmiyorum. Sormak istediğim sorular şunlar: İsmail Uygur, ali kıran, baş kesen midir? Partisi üretime, üreticiye, köylüye, çiftçiye, kooperatifçiliğe bu kadar önem verdiğini ilan ederken, o nasıl böyle bir davranış sergileyebilmektedir? CHP’li vekiller başta olmak üzere, her konuşmasında tarımdan, dayanışmadan, sürdürülebilirlikten söz eden, üreticiye destek çıkan Sayın Tunç Soyer, buna nasıl sessiz kalabilmektedir? Evet; Dağtekke için CHP’li yöneticilerden, Başkan Soyer’den, “üretici, tarım, kooperatif” diyenlerden bir ses, bir hareket bekliyorum.