Bu konuda yazmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Çöp, çamur ve koku… Yaz ayları gelip, sıcaklıklar artınca İzmir’in kadrolu dertleri depreşiyor. Her ne hikm...

Bu konuda yazmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Çöp, çamur ve koku… Yaz ayları gelip, sıcaklıklar artınca İzmir’in kadrolu dertleri depreşiyor. Her ne hikmetse koskoca Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri bu sorunlara yıllardır bir türlü çare bulunamıyor. Ve bu yüzden, “Kızı deniz, denizi kız” kokan bu kent, çöp ve çamur kokularıyla gündeme geliyor. Kimse kusura bakmasın. Bu kenti, Yüksel Çakmur’un göreve geldiği 1989’dan bu yana CHP’li belediye başkanları yönetiyor. Sadece Sayın Burhan Özfatura’nın ikinci döneminde bir 5 yıl ara verildi. Sonrasında Rahmetli Ahmet Piriştina ile başlayan, Aziz Kocaoğlu ile devam eden ve son 3 yılda da Sayın Tunç Soyer’in görevde olduğu toplam 28 yıl. Dile kolay… Yahu, 28 yılda bir Körfez temizlenemez mi? Olmadı, becerilemedi işte. İnanın ne diyeceğimi bilemiyorum. Sayın Yüksel Çakmur hayatta. Görevde olduğu 5 yılda Konak Meydanı’na Galeria AVM yapmak istediği kadar ilgilenmedi Körfez ile. O sıralar Özfatura’nın başlattığı, İzmir’i yağmurdan çamurdan, kötü kokudan ve su baskınlarından kurtaracak Büyük Kanal Projesi inşaat halinde idi. Maalesef Çakmur yönetimindeki İBB, projeye 5 yıl elini bile sürmedi. Sadece İller Bankası üzerine düşeni yapabildi. Koskoca bir 5 yıl heba olurken Körfez’e lağım akmaya devam etti. Özfatura ikinci kez İzmir’in başına geçtiğinde, ağır aksak ilerleyen projeye hız verdi. Gümrük’ten Çiğli’ye kadar olan hat tamamlandı, ama “Takunyalı” diye eleştirilen başkan bir daha kazanamadı. İzmirli İBB Başkanlığını Rahmetli Piriştina’ya verdi. İşte bu noktadan sonra sancılı günler başladı. Sıra Büyük Kanal’ın güney kollektörlerine gelmişti. Tali kanallar yapılacak, evsel ve endüstriyel atık sular ile yağmur suyu kanalları ayrıştırılacaktı. En yapılmayacak hata yapıldı. Tali kanallar gerektiğinden daha küçük döşendi, ayrık sistem rafa kalktı. İzmir’e bu kötülüğü o dönem İZSU’nun başındaki Hasan Fehmi Mani yaptı. Mani’nin bu marifetini (!) dileyen, Yazarımız Serkan Aksüyek’in geçtiğimiz hafta “İzmir’deki berbat kokunun sorumlusu işte bu arkadaş…” başlıklı yazısında bulabilir. Serkan kardeşimi gerçekleri dile getirdiği için kutluyorum. Ancak benim bir türlü anlamakta güçlük çektiğim şey, “Efsane” diye anılan Rahmetli Ahmet Piriştina’nın buna nasıl izin verdiği. Gelelim Piriştina’dan bayrağı devir alıp İzmir’i 15 yıl yöneten Sayın Aziz Kocaoğlu’na. Şu sıralar emekliliğini yaşayan Aziz abi, kent kokmaya başlayınca adeta “günah çıkarır” gibi topa girmiş. Ah Aziz Bey ah. 15 yıl İzmirliyi “Yüzülebilir Körfez” masallarıyla nasıl uyuttun, inanamıyorum. İzmir medyası olarak konuyu defalarca gündeme getirmemize rağmen, bizlere kulak asmadın. Hatta suçlayıp, kendi partinin milletvekili ile kameralar önünde kavga ettin. Geçmişe mazi diyorlar. Şimdilerde kenardan kenardan siyasete yeniden göz kırpmak için çabalayan Aziz Bey’i günah ve sevaplarıyla kendi haline bırakalım. Evet koku CHP’li başkanlar döneminde İzmir’in kadrolu derdi oldu. Sıra Tunç Soyer’in sınavında bu kez. Üç yıl geçti. Ben inanıyorum ki, çevreci kimliği ile Soyer bir şeyler yapacak. Kimseden çekinme Başkan. “Oy kaybederim” diye düşünme. Pansuman tedbirler yerine vur kazmayı ve bu dertten kurtar İzmir’i. İşte o zaman kenti kokudan ve göl olmaktan kurtaran, “Körfez’i yüzülebilir yapan Başkan” olarak anılırsın. Ha görev Büyükşehir’in ama, bu noktada desteğe de ihtiyaç yok mu, var. Merkezi Hükümet de TCDD ve DLHMİ eliyle Körfez’de gerekli derivasyon kanallarını bir an önce açmalı. Bu da her seferinde “İzmir’i alacağım” hesabındaki AK Parti’nin sınavı olur. İzmirlinin gözüne girmek istiyorlarsa bunu yapmak zorundalar. Benden söylemesi.