Havalar mevsim normallerine göre iyiden iyiye ısınınca, İzmir’in müzmin derdi “koku” yine ortalığı kasıp kavurmaya devam ediyor… Yolu Meles Deltası civarına düşenler, basıyor feryadı. Yakınmalar en ç...

Havalar mevsim normallerine göre iyiden iyiye ısınınca, İzmir’in müzmin derdi “koku” yine ortalığı kasıp kavurmaya devam ediyor… Yolu Meles Deltası civarına düşenler, basıyor feryadı. Yakınmalar en çok sosyal medyadan yükseliyor, tıpkı kokuların İzmir semalarına yükseldiği gibi… Maalesef 21.yüzyılı yaşamamıza rağmen, çevreye gereken önem ve değeri vermiyoruz, veremiyoruz. İnanın, onca çabaya, onca emek ve para harcamaya rağmen, Körfez’e zehir akıtan dereleri temizlemeyi, temiz tutmayı beceremedik… Dile kolay, tam 25 yıldır, yani çeyrek asırdır, adeta kanalizasyon çukuru haline getirdiğimiz Körfez’imizi temizleyemedik, bu basit işi bir türlü halledemedik… Bunun sebebini anlamak hem çok zor, hem de çok kolay… Zor tarafı, trilyonluk bütçesine rağmen İzmir Büyükşehir Belediyesi ve onun bu işlerle görevli kuruluşu İZSU’nun bu işi neden beceremediği ve her yıl İzmirlinin bu pis kokuları çekmek zorunda kaldığı… İZSU, her ay kapımıza gönderdiği su faturalarında “atık su bedeli” ve “atık su bertaraf bedeli” diye iki kalemde para tahsil ediyor. Bu paralar öyle böyle değil, neredeyse kullandığınız su parası ile eşdeğer, hatta o rakamı geçiyor… Bu paralar sanayide çok daha büyük miktarlarda… Peki, bu paralar nereye gidiyor? Bunu ancak o kurumları yönetenler biliyor. Ancak, ortaya çıkan duruma bakıldığında, hiç de doğru kullanılmadığı bir gerçek. Evet, İZSU, trilyonluk yatırımlar yapıyor. İçme suyu sağlıyor, kanalizasyon meselesini hallediyor. Yani işi başından aşkın… İşi başından aşkın diye, ellerine kazma küreği alan İzmirliler mi temizleyecek leş kokan dereleri? Derelerin temizliği de İZSU’nun görevi… Bugüne kadar bir şey yapılmadı demiyorum. Her yıl, onlarca iş makinesi yığılıyor Meles Deltası’na… Tonlarca çamur çıkarılıp götürülüyor… Çamurların üzeri tonlarca kireçle örtülüyor… Eh koku biraz azalıyor, azalmasına da, her yıl aynı manzara… Geçenlerde İzmir Adliyesi etrafından “koku” tepkileri yükselince, Büyükşehir Belediyesi bu kez Manda Çayı’nda çalışma başlatmış. Derenin suyu kesilerek tabanındaki çamurlar taşınmış… Belli ki orada da bir rehabilitasyon çalışması var… Başkan Tunç Soyer de, o çalışmaları yerinde incelemiş. Buraya kadar her şey çok güzel. Görenler, “Büyükşehir ve İZSU çalışıyor” diyor… Evet, tepkilere kayıtsız kalınmaması, hemen çalışma başlatılması doğru bir iş. Buradan Başkan Soyer’in nezdinde Büyükşehir’i kutluyorum… Ancak, hemen şu hatırlatmayı da yapamadan geçemeyeceğim. Bu çalışmalar “göstermelik” olmasın. Demek istediğim şu. Aynı olayı 15-20 yıldır Meles Deltası’nda yaşıyoruz… Derenin denize dökülen kısmından geriye sadece 200, bilemedin 500 metreye kadar temizlik yapılıyor. Emek ve para harcanıyor. Sonrası heyhat… Yıllardır görev yaptığım kurumlarda, haber ve yazılarımda bu konuyu işledim. Bilim insanlarını konuşturdum. Dedikleri şu; “Dereleri kirleten kaynakları bertaraf etmedikçe kirlilik ve kokuyu önleyemezsiniz.” Yerden göğe haklılar. Siz denizden 500 metre içeriye suyu basıp, görünen kirliliği önleyebilirsiniz. Bu Aziz Kocaoğlu döneminde denendi. Başarılı olmadı. Bir kez daha aynı hataya düşülmemeli. İZSU’da bu denenmiş yöntemi kim tekrar “çözüm” diye ortaya atıp Başkan Tunç Soyer’i yanıltıyorsa, doğru yapmıyor… Sayın Başkana naçizane tavsiyem. Lütfen o dereleri kirleten kaynaklara yönelin. Bornova tarafında birçok sanayi kuruluşu ve sitesi ağır metaller de içeren atıklarını pervasızca boca ediyor derelere. Bunları, o sanayi kuruluşları ile el ele vererek önlemezseniz çözümü bulamazsınız… Bundan gayrısı, “kafayı çamura gömmek” olur!