Kamu çalışanları yani devlet memurları. Mevcut Hükümet ve yetkili sendika iş birliğiyle memur maaşları son yılların en düşük seviyelerinde. Hayat pahalılığı ve adaletsiz vergi sisteminden dolayı memur...

Kamu çalışanları yani devlet memurları. Mevcut Hükümet ve yetkili sendika iş birliğiyle memur maaşları son yılların en düşük seviyelerinde. Hayat pahalılığı ve adaletsiz vergi sisteminden dolayı memurlar, işçiler, emekliler geçim derdine düşmüş durumda. Yapılan hesaplamalara göre 2020 Ocak- 2021 Ocak tarihleri arasında dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı yaklaşık 1500 TL artmış. Aynı tarihler arasında memur maaşlarındaki artış ise yine yaklaşık 450 TL seviyelerinde. Hesaplamalara göre son bir yılda bile memur maaşlarında yaklaşık 1000 TL reel kayıp görünüyor. Mevcut Hükümetin öncelikle memura en az 1000 TL ek zam yapması elzem. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarıyla, vatandaşın cebine yansıyan enflasyon oranları arasında uçurumun olduğunu sokaktaki vatandaşımız bile daha iyi bilmekte. Maalesef reel enflasyon hesaplamalarının gerçekçi olmadığı da ortada. Pandemi döneminde istenen seviyede olmasa da toplumun belli kesimlerine destek verilmeye çalışıldı. Ancak sabit ücretli olan memur, işçi, emekli gibi kesime maalesef hiçbir destek verilmediği gibi her geçen gün eriyen, alım gücü düşen maaşlara mahkum oldular. Mesela memur maaşlarında bir yıllık asgari ücret tutarının vergi dışı tutulması, ilk vergi dilimi oranının %15’ten %10’a düşürülmesi, bir yıllık asgari ücret tutarının iki katından sonra vergi diliminin %15’e çıkartılması şeklinde bir düzenleme yapılabilirdi. Söylemek istediğim, vergi dilimi oranları belirlenirken asgari ücretin baz alınması ve kanunla sabitlenmesinde fayda var. Her gelen hükümetin isteğine göre vergi dilimi belirlenmesi doğru değil. Sermaye guruplarının üzerlerine düşen vergiyi ödemedikleri, ülkemizde vergi yükünü sabit ücretlilerin sırtlandığı bilinen gerçek. Sermaye guruplarının zaman zaman milyarlarca liralık vergi borçlarının silindiğini de basın yayın organlarımızdan okuyoruz. Şahit oluyoruz. Ülkemizde acilen adaletli bir vergi sistemine ihtiyaç olduğu apaçık ortada. Kamunun ekonomik imkanlarının, yani kamu harcamalarının büyük bölümünün özellikle yap-işlet-devret modeliyle yapılan, otoyollar, köprüler, hava alanları, şehir hastaneleri vb. uygulamalarla yapıldığı, devletimizin ekonomik imkanlarının belli gurupların kasasına aktarıldığı da ortada. Verilen teminatların yüksek, sürelerin uzun yıllar olması kamu harcamalarında devletin belini büküyor maalesef. Devlet memurları devleti temsil eder. Ekonomik zorluk içerisindeki, geçim derdine düşmüş olan memurun önceliği doğal olarak geçimini idame ettirecek yollar aramak olur. Devlet memurları kanununa göre yasak olsa da kimi ücret karşılığı ek iş yapmak ister, kimi ticaret. Elbette önemli olan memuru, emekliyi, işçiyi geçim derdine düşürmemektir. GSMH’den (Gayri Safi Milli Hasıla) sabit ücretlilere hak ettikleri verilmelidir. Vergi adaletsizliklerinin, gelir dağılımı adaletsizliklerinin ortadan kaldırılması için düzenlemelerin yapılması gerekir. Ülkemiz gelirlerinin yaklaşık yarısının sayılı ailelerin cebine girmesi gelir dağılımı çarpıklığını apaçık ortaya sermektedir. Her geçen gün alım gücünün düştüğü bir ortamda, sabit ücretlilerin ve emeklilerin ücretlerinin günün şartlarına göre düzenlenmesi elzemdir. 3.500 TL maaş alan memur, 1500 TL maaş alan bir emekli evi de kiradaysa geçinmesi neredeyse imkansızdır. Memura ve emekliye acilen 1000 TL zam yapılmalıdır.