17 günlük kapanmanın birinci gününde (tam mı yarım mı olduğu tartışıladursun) Ege ve Akdeniz sahillerine akın eden, kiralık ev bırakmayan yurdum insanını kutluyorum. Kavimler Göçü’nü andıran görüntüle...

17 günlük kapanmanın birinci gününde (tam mı yarım mı olduğu tartışıladursun) Ege ve Akdeniz sahillerine akın eden, kiralık ev bırakmayan yurdum insanını kutluyorum. Kavimler Göçü’nü andıran görüntüleri izledikten sonra dehşete düşmemek mümkün mü? Birbirini ezercesine şehirlerden kaçan insanlarımız varyant zengini ülkemizde bu lanet illete karşı alınan tedbirleri de boşa çıkarmak için sanki gayret sarf ediyorlar. İstanbul’da görülen varyantları Anadolu’ya, dönüşte de Anadolu’nun bağrından kopan varyantları İstanbul’a taşımak ne derece doğru bilmiyorum. Şunu biliyorum. Her şeyi yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız gibi tam tecridi de beceremiyoruz gibi bir görüntü sergilememiz beni üzüyor. Kara, deniz ve hava yollarındaki kalabalık bir partinin kongrelerini hatırlatmadı değil. AŞI MUAMMASI Gelelim ikinci üzerinde durulması gereken noktaya. Yani aşılama sürecine. Önce Alman kaynaklı aşının ikinci dozlarının ertelendiği duyuruldu sonra da randevuların korunduğu. Ardından da bundan sonra bu tür aşıyı vuracaklara 6-8 haftalık aralarla randevu verilebileceği. Yani tam bir Türk işi. Yine Türk gibi başlayıp Türk gibi bitiremedik. Eve soktuğun insanları aşılayamadıktan sonra ne işe yarayacak bu kapanma. 2 ay süreyle aşı sıkıntısı çekileceği Devlet kademelerinden bile açıklanırken önlemi neden alınamadı. Hadi daha ileri gidelim. Dünya ülkeleri ile aynı anda aşı çalışmalarına başlayan Türk bilim insanları kış uykusuna mı yattı. Her ülke neredeyse aşı çıkarırken biz daha faz çalışmaları yapıyoruz. Bu arada bir uyarı, aşının menşei ne olursa olsun lütfen vurulmayı ihmal etmeyin. Kendi canınızı düşünmüyorsanız ailenizi, sevdiklerinizi düşünün. Bütün sağlıkçıların görüş birliğine vardığı noktanın ‘Acil aşı’ olduğunu unutmayın! Tabii randevu alabilirseniz… NAÇİZANE ÖĞÜTLER Şimdi gelelim kapanma sürecinde yapılmaması gerekenlere: -Günde 7-8 defa market bakkal koşturmayın. Bir defa çıkın, eksikleri hızlıca tamamlayıp geriye dönün. Unutmayın bulaşı riski devam ediyor. -Hayvan gezdirme bahanesiyle kendinizi sokaklara atmayın. Evinizin yakınlarından çok ayrılarak, evcil can dostlarınızı gezdirmeyin. Onların da sağlığını düşünerek hareket edin. -Vakit geçirmek için yapacağınız hobilerinizi dikkatle seçin. Size katkı sağlamayacak absürd faaliyetlerle zamanınızı harcamayın. -Kapanma sürecinin bir fırsat olduğunu düşünerek umutsuzluğa kapılmak yerine kendinize zaman ayırmanın mutluluğunu yaşayın. -Özellik bu günlerde yapılacak en iyi işlerden birinin toprakla uğraşmak olduğunu unutmayın. Mümkünse ağaç dikin. -‘Sıkıldım komşuya gideyim, iki lafın belini kırayım, akrabalarımı ziyaret edeyim’ hamleleri sizi ve sevdiklerinizi tehlikeye atar. Bunlardan sakının. -Mübarek günlerde çalışamadığı için evinde tenceresi kaynamayanları unutmayın. Elinizden geldiğince bulaşı riskini almadan yardımlarınızı esirgemeyin. Bir kişinin karnını doyurmasında katkınız varsa kendinizi mutlu ve şanslı hissedin. -Psikolojim bozuldu teranesiyle ev halkına sarmayın. İlişkilerinizi karşı tarafı da düşünerek kurun ve bencil olmayın. EZCÜMLE: Unutmayın. Zorluklar geçer, sıkıntılar biter. Normal günler yeniden gelir. Ancak bu süreyi ne kadar faydalı değerlendirdiğiniz ve elde ettiğiniz kazanımlar size kalır..