Olmadı… Ne dediysek olmadı… “Devlet daha ne yapsın; 83 milyona kelepçe takıp evlerinin kaloriferlerine mi bağlasın!” dedik, olmadı. “Bir milyon yüz bin sağlık çalışanı gece-gündüz canhıraş mücadele...

Olmadı… Ne dediysek olmadı… “Devlet daha ne yapsın; 83 milyona kelepçe takıp evlerinin kaloriferlerine mi bağlasın!” dedik, olmadı. “Bir milyon yüz bin sağlık çalışanı gece-gündüz canhıraş mücadele veriyor” dedik, “Yazıktır, günahtır” dedik olmadı… Beceremedik, yapılamıyormuş. Olmuyormuş efendim, olmuyormuş. Evlere tıkıldık. Sıkıldık, bunaldık. Tamam da bu ne rahatlık yahu! Sosyal mesafe sıfır, sigaralar çekilip üfleniyor suratlara, maske hak getire… Korona üretim merkezleri adeta… Nasıl olsa aşı bulundu değil mi! Ohh… Sonunda geldik tam kapanma noktasına… Gerçi ‘tam kapanma’ adı altında alınan tedbirler, ayrı bir tartışma konusu da, neyse… O yasak, bu yasak, onu anladık da tam kapanmaya paralel olarak aşılama ile ilgili sorunların da bir an önce giderilmesi gerekiyor. Hekim değiliz, tıpçı değiliz ancak bir iletişimci olarak çevremizdeki uzmanların görüşlerini aktarmakla yükümlüyüz. Hastanelerdeki pandemi servisleri ve yoğun bakımlar artan iş yükü nedeniyle yetersiz kalmaya başladı. Bu durum Kovid-19 ve diğer sağlık sorunları için başvuran vatandaşların mağduriyetine yol açıyor. Uzmanlar, pandemide tabloyu tersine çevirmenin ancak tam kapanma ve etkin aşılama ile mümkün olduğunu söylüyor. Şöyle diyorlar; normalleşmenin başlamasından bu yana vaka sayılarında görülen artış, salgının kontrolünde büyük zorluk yaşanmasına neden oluyor. Normalleşme başlamadan hemen önce 9 bin civarında olan vaka sayıları, normalleşmenin ardından 7 kat artarak, 64 bine dayanmıştı. Virüsün mutasyon geçirmesi de bu artışlarda etkili oldu. Şimdi artık daha sıkı önlemler alma zamanı. Vakaların düşmesi için alınan tam kapanma ve temel üretim haricinde üretim ve hizmetler durması kararlarını destekliyoruz, ancak aşılama ile ilgili sorunların hızlıca giderilerek ara vermeden devam edilmesi gerekmektedir. Önlem olarak da “Tam kapanma döneminde çalışanların kapanmadan kaynaklı ekonomik kayıpları devlet tarafından karşılanmalıdır. Yurtiçi ve yurtdışı seyahatler zorunlu haller dışında durdurulmalıdır. Aşılama programı etkin şekilde devam ettirilmeli, aşı teminindeki aksaklıklar giderilmeli, toplum hızla aşılanmalıdır. Aşılama süreciyle ilgili toplum sürekli olarak bilgilendirilmelidir. Filyasyon çalışmaları bilimsel kriterlere uygun olarak yapılmalı, elde edilen veriler en şeffaf şekilde ilgili kesimlere aktarılmalı, bu alandaki çalışmalar desteklenmelidir. Vatandaşlarımız maske-mesafe-hijyen kurallarına harfiyen uymalı, ev ve komşu ziyaretlerine ara vermeli, kapalı ve kalabalık alanlarda uzun süre durmamalıdır” uyarısında bulunuyorlar. Hekimlerimizin dediklerine kulak verilmeli. Ancak ne olursa olsun tedbir, yine en önemli konu. Yaşayarak öğrenmek, öğrenmenin en güzel şekliymiş, katılıyorum. Ancak bazı tecrübeler öyle ağırdır ki, faturası çok ağır gelir, altından kalkamayabilir insan. Damdan düşmeden, damdan düşenin halini bilelim. Bir yerde okumuştum; “Kalabalıkların fikri yoktur, sadece istekleri vardır” diye. Bu sözü haklı çıkarmayalım. Toplum olarak hemfikir olalım. Tedbirimizi alalım. Devletin, herkesin başına polis dikmeye niyeti yok zaten. Ama bilinçli olalım. Sağlıkla kalın…