CHP İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı Işık Öğütçü, 21 yıllık iktidarın özellikle sanat alanına büyük tahribatlar verdiğini söyledi. Öğütçü, saha çalışmasını ve hedeflerini anlattı.

CHP İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı Işık Öğütçü, 21 yıllık iktidarın özellikle sanat alanına büyük tahribatlar verdiğini söyledi. Öğütçü, saha çalışmasını ve hedeflerini anlattı. 23 yıldır babası Orhan Kemal’in mirasını geleceğe taşıyor. 13 araştırma kitabını edebiyatımıza kazandırdı. “Unutma” adlı şiir kitabıyla özgürlüğe dair dizeleri okuyucuya ulaştırdı. Babasının mektuplarında, öykülerinde yer alan ailenin en küçüğü Işık Öğütçü, şimdi TBMM sıraları için mücadele ediyor. Öğütçü, “Demokratik kriterlere ve demokrasinin getireceği sonuçlara tereddütsüz güvenmek gerek. Bu nedenle önce Türkiye’de kimseyi kimseye düşman göstermeyen bir siyasî dili geliştirmeye özen göstereceğiz. Düşmanlık derken sadece sosyal gruplar arasındaki düşmanlığı kast etmiyoruz. Kediyi, köpeği, ağacı toprağı seven bir toplum hayalimiz var. Bunu da önce sanatçılar üstlenecektir. Özgür sanat demokratik Türkiye’yi kuracak” diyor ve ekliyor: “Karanlığın sonuna doğru geliyoruz.” -Işık bey, CHP İstanbul 2. Bölge Milletvekili adayısınız. öncelikle 14 Mayıs seçimlerine iki haftadan az bir zaman kala sizden genel bir değerlendirme alabilir miyiz? Evet, dediğiniz gibi seçime an itibariyle iki haftadan az bir zaman kaldı. Açıkçası İstanbul’da sahadan ülke genelinde de basından ve dostlarımızdan aldığımız haberler çok güzel. Tabii, bu seçime pandemi, ekonomik kriz ve 11 ili etkileyen büyük deprem felaketinin ardından gidiyor olmamız seçimin önemini arttırıyor. Türkiye’de her seçim bir yol ayrımıdır ancak Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümüne denk geldiği için ayrı bir tarihsel değer taşıyor. Partimiz CHP’nin, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran parti olması nedeniyle bizler daha farklı bir heyecan taşıyoruz. Gün itibariyle Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçileceğini partimiz CHP’nin de birinci parti olacağını öngörüyoruz.

İSTANBUL’UN İLGİSİ

-Siz de ifade ettiniz Millet İttifakı olarak sahadasınız. CHP listesinden Millet İttifakı adayları da yarışta yer alıyor. Nasıl bir saha çalışması yürütüyorsunuz? Öncelikle semt çalışmaları konusunda çok özenli bir il örgütümüz var. Görev bölümünü büyük bir dikkatle yapıyoruz. İttifak adaylarımızla ortak bir dili sahaya yansıtma konusunda çalışmalarımız oldu. Aslında buna ortak bir dil demek de fazla. Ülkenin 21 yıldır kurtulamadığı karanlığı aydınlığa çevirmenin kararlılığı içinde hareket ediyoruz. İstanbul halkının da bu kararlılığa teveccüh ettiğini de söylemem gerek. -Adaylığınız duyurulduğundan bu yana nasıl görüşler aldınız? Elbette çok değerli destek mesajları aldım. Bugüne kadar Türk edebiyatı ve sanatı adına yaptığımız çalışmalar vesilesiyle tanıştığımız insanlarımız büyük bir heyecan yaşadı. Ama Açıkçası en büyük heyecanı ben yaşadım. Çünkü tarihsel bir kavşağa giriyoruz. Bu tarihsel kavşakta üzerime böyle bir görev düştüğü için heyecanlıyım.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

-Söz ettiğiniz gibi siz yazarlığınız ve araştırmalarınızla tanınıyorsunuz. 20 yıldan fazla bir süredir Orhan Kemal Müzesi’nin kurucusu olarak da ünlü yazarımızı anlattığınız konuşmalarınız ve eserlerinizle tanıyoruz sizi. TBMM’de milletvekili olarak görev aldığınız takdirde sanat adına neler yapacaksınız? Açıkçası bu iktidarın kesinkes değişeceği konusunda halkımıza güveniyoruz. Ortak hedef ülkemizi yıllardır dünyadan kopuk, tarihsel ilerlemenin gerisine düşüren bir rejimi sona erdirmektir. Zaten özgürlüklere, özgür düşünceye, daha açık bir ifadeyle eşitlik olgusunu insana ve doğaya layık görmeyen bir zihniyetin sona ermesi için mücadele ediyoruz. Ortadoğu ve Avrupa coğrafyaları arasında Millî Mücadele ile kurulmuş, büyük bedel ve emeklerle ayakta kalan Türkiye Cumhuriyeti daha görkemli yarınları hak ediyor. Çok kültürlü ve zengin tarihsel birikimimizle bugüne kadar dünyaya çok değerli sanatçılar ve eserler kazandıran bir coğrafyayız. İşte bu tarihsel değerin yeni dönemde açığa çıkması, önünün açılması için mücadele edeceğim. Ama en önemlisi sanatımızı, sanatçımızı kısıtlayan yasakçı zihniyetin mirası tüm yasaları, engelleri kaldıracağız. Bizleri basın özgürlüğü konusunda dünyanın en geri sıralarında tutan bir anlayışı kabul etmiyoruz. Atatürk’ün basın özgürlüğü konusundaki yaklaşımı bizce dünyanın en özgün ve özgürlükçü yaklaşımlarından biridir: “Basın özgürlüğünden doğan zararları yine daha fazla basın özgürlüğü ile ortadan kaldıracağız”. -Yasakçı bir zihniyetten söz ediyorsunuz. Ancak, yeri geldi mi yurttaşın yine kendisiyle aynı kaderi, koşulları yaşayan bir başka hemşerisine, komşusuna bazı özgürlükleri reva görmediğini görüyoruz. Özgürlükleri topluma anlatma konusunda neler yapacaksınız? Babam Orhan Kemal’in romanına konu ettiği “Murtaza”lar baskıcı düzenin bekçisi olarak daima var olmuşlardır. 21 yıldır süren iktidar da aklınıza gelebilecek her türlü mekanizmayla bu Murtaza’ları yetiştirdi. Bu devlet ve ülke Murtaza’ların değil alın terinin kıymetini bilen ve hakkını almak için mücadele edenlerin ülkesidir. Siyasi erk kardeşi kardeşe düşman etmekten vazgeçmeli. Demokratik kriterlere ve demokrasinin getireceği sonuçlara tereddütsüz güvenmek gerek. Bu nedenle önce Türkiye’de kimseyi kimseye düşman göstermeyen bir siyasî dili geliştirmeye özen göstereceğiz. Düşmanlık derken sadece sosyal gruplar arasındaki düşmanlığı kast etmiyoruz. Kediyi, köpeği, ağacı toprağı seven bir toplum hayalimiz var. Bunu da önce sanatçılar üstlenecektir. Özgür sanat demokratik Türkiye’yi kuracak.

FARKLI BİR VEKİL OLACAĞIM

-Siz aslında Orhan Kemal Müzesi ve diğer kültür sanat mecralarındaki faaliyetlerinizle epeyce aktif bir insansınız. Siyaseti neden düşündünüz? Benim siyaset alanındaki varlığım yeni değil. 2000’li yılların başından bu yana kültür-sanat alanındaki çalışmalarım CHP’deki çalışmalarımla eş zamanlı devam ediyor. CHP İstanbul İl Yönetimi’nin Kültür Sanat Komisyonu başta olmak üzere farklı görevlerinde yer aldım. Daha önce vekil adaylığım ve belediye başkan adaylığım gündeme geldi. Yılları bulan politik saha mücadelesi önüme vekil adaylığını getirdi. Böyle bir görev de Türk halkına dair üstlendiğim sorumlulukların bir uzantısıdır. Halkımız teveccüh edip beni meclise yollarsa çok farklı bir vekillik sergileyeceğime şüpheniz olmasın. -Yakın zamanda 11 ilimizde büyük bir deprem felaketi yaşadık. Vekil olmanız durumunda bir sanatçı ve siyasetçi olarak o bölgeyle nasıl bir bağ kuracaksınız? Depremin vurduğu bölge benim memleketim Adana’nın da içinde olduğu bölge. Üzüntümüz derin; yükümüz ağır. Sizin yazılarınızda aktardığınız gözlemlerinizden de okuduğumuz gibi CHP’li yerel yönetimler bölgeyi bir an bile yalnız bırakmıyor. Cumhurbaşkanı adayımız ve vekillerimiz de bayramda oradaydı. Ben de sürekli bölgeyle irtibat halindeyim. Açıkçası depremden zarar görmüş kentlerimizin ve insanlarımızın kendine gelmesi için uzun bir zamana ihtiyaç var. Kısa süreli değil uzun süreli proje ve çalışmalarla bölge daima gündemde olmalı. Meselenin sadece bina yapmak olmadığını da bilmek gerek. Şahsen o bölgede seçilsem de seçilmesem de daima olmaya gayret edeceğim. Ülkemizin aydınlık yürekli insanlarının da bu mücadeleye omuz verdiğini görüyorum. Özellikle çocukların ve kadınların sanatla desteklendiği bir çabayı örgütleyeceğim. Zaten deprem gününden bu yana da üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. -Son olarak babanız Orhan Kemal ömrünü işçi sınıfının mücadelesini anlatmakla geçiren bir yazardı. Onun sözleriyle bitirecek olursanız neler söylersiniz? Babam ve onun gibi bu ülkenin halkının yarınları için payına büyük bedel düşen bütün insanlar, kalemler inandıkları gibi yaşadı. Ben dahil babamın arkadaşlarının çoğunun çocuklarının adı “Işık”tır. Onların tutumu yarına ve bugüne dair umudumuzu ayakta tutuyor. Orhan Kemal, bazı eserlerinde “Kara gün kararıp gitmez” diyor. Karanlığın sonuna doğru geliyoruz.