Hep yabancı kökenli adetler ülkemize geldikçe teknoloji diyoruz. Teknolojiyi kullanmayı da bilmiyoruz. Sonra işi çılgınlığa vardırırcasına çığırından çıkarıyoruz. Cebine banka kartı koyan AVM veya mağ...

Hep yabancı kökenli adetler ülkemize geldikçe teknoloji diyoruz. Teknolojiyi kullanmayı da bilmiyoruz. Sonra işi çılgınlığa vardırırcasına çığırından çıkarıyoruz. Cebine banka kartı koyan AVM veya mağazalarda soluğu alıyor. Baktığınızda sanki bedava mal dağıtıyorlar sanırsınız… Önceleri bir “Kara Cuma” günü alışveriş çılgınlığı yaşanmaya başlandı. Adına baktığınızda ucuzluk diyorsunuz ama, daha önceleri 300 liraya satılan bir mal ucuzluk adı altında 65 liraya satılıyorsa, 300 lirayken alanların nasıl kazıklandığına bakar mısınız. Ben bunları yazıyorum diye bana kızanlar olacak. Hiç de önemli değil. Doğruları yazdıkça rahatlıyorum… Yılbaşı yaklaştıkça çarşı pazarlar, mağazalar alışveriş çılgınlıklarını yaşamaya başladı. Her yer çok kalabalık. Mağazalar da insanlar sanki birbirlerini itekliyor gibi bir hal var. Mağazanın vitrinlerinde “İndirim” gibi bir şeyler yazıyor. Olabilir. Acaba indirim sözcüğü aldatmaca mı? Vatandaşlar ihtiyaçları olan veya olabilecek ürünleri uygun fiyatla alması gayet normal bir davranıştır. Her neyse biz çoğunlukla ellerde içi dolu çantalarla evin yolunu tutarken kredi kartlarıyla yaptığımız alışverişlerin zamanı geldiğinde kartların kaçını ödeyebiliyoruz acaba? İzmir’de, Denizli’de, Aydın’da, Manisa’da, velhasıl kelam, Ege'nin bütün illerinde bir yılbaşı telaşıdır gidiyor. Bizim Ramazan ve Kurban Bayramı olan dini bayramlarımızı nasıl kutluyorsak, Hristiyanların da dini bayramları sayılan Yılbaşı, yıllardır Türkiye’de de kutlanıyor. Hiç kimse kutlamayın demiyor ama aşırıya kaçmak işi çılgınlığa döndürmek insana acayip geliyor… Yolda yürürken, kaldırımda adım atamıyorsun. Bir sürü insan koşuşturuyor. Mağazalar yine tıklım tıklım. Böyle alış veriş çılgınlığı neyin nesi? "Acaba yılbaşı yaklaştığı için mi? ‘İnsanlar fakir insanları, fakir çocuklara giydirerek sevindirecekleri ve yaptıkları hayır hasenat olsun diye bedava ürün dağıtanlar mı var?’ diye düşünmekten kendimi alamıyor. Hanımların fısıltısı kulağıma geliyor. Bugün “Black Friday'miş” Kendi kendime; “Bu da neyin nesi?” diyorum… Ama içime kurt düştü! Bu "Black Friday" nedir diye Google'dan arama yaptım. Bulduğum bilgi beni şok etti: ABD'de Kasım Ay'ında kutlanan Şükran Günü’nden sonra gelen ilk Cuma günü ürünlerde indirim yapılması gelenekmiş. Bu ucuzluk gününde de Amerika'da trafik kilitlenir ve sosyal kargaşa olurmuş. Sıkıntılı günden dolayı "Black Friday, “Kara Cuma” denmişler… Bu gelenek Noel'i karşılamak içinde bir tutku haline dönüşmüş! Eyvah diyorum. Türkiye de bu tutku alışveriş çılgınlığı, ödenemeyen milyonlarca liralık kredi kartları, boşanma ve yıkılın yuvalar, geride kalan çocuklar. Düşündükçe yüreğiniz sızlıyor… Biraz daha araştırıyorum; 1957 yılında Cumhurbaşkanı Celal Bayar ne demiş; “Türkiye de, 30 yıl içinde küçük Amerika olacağız.” Şimdilere baktığımızda, küçük Amerika olduk mu, olacak mıyız? Avrupa Birliği üyesi olamadık ama Avrupalaştık mı? Bilmiyorum… Ancak, aslını unutmayan, ellere benzemeye çalışmayan, Türk olduğunu unutmayan vatandaşlardan olmak lazım. Medenileşelim, medeniyeti yakalayalım ama taklitçi olmayalım…