Yerel yönetimlerin, yani belediyelerin görevi ne? Alt yapıdan başlayın, parkların yapımına, kentin temizliğine, toplu ulaşıma kadar saymakla bitmez....

Yerel yönetimlerin, yani belediyelerin görevi ne? Alt yapıdan başlayın, parkların yapımına, kentin temizliğine, toplu ulaşıma kadar saymakla bitmez. Ama belediyelere yüklenen bu sorumlulukların hepsinin de amacı aynıdır. Sorumluluk alanları ne kadar geniş görünse de, özünde, görev yaptıkları yerlerin yaşam kalitesini yükseltmek olarak özetlemek mümkün… ** Önceki gün, yani pazartesi günü işi Alsancak/Çankaya civarına düşenler görmüşlerdir. Büyükşehir ekipleri sabahın köründe kolları sıvamışlar Şair Eşref Bulvarı’ndaki ağaçları buduyorlardı. Baktığın zaman, belediye kendisine düşen görevi yapıyor. Ama… Şair Eşref dediğin yer İzmir’in trafik bakımından en sancılı arterlerinden biri. Güzergah zaten yoğun. Bu yetmezmiş gibi yolun bir şeridi tramvaya tahsis edilmiş. Üstüne bir de yasağa rağmen bir şeridi de park eden sürücülerin işgal ettiğini düşünün. Trafik neredeyse milim milim akıyor. Hesapta ekipler ağaçları budayarak yeşil dokuya hizmet ediyor. Peki bir hizmet yerine getirilirken aksayan trafiğe ne demeli? Hani yerel yönetimlerin görevi, sorumluluk bölgelerinde yaşamı daha kaliteli hale getirmekti? Diyeceğim ortada, tam da “kaş yaparken, göz çıkarmak” durumu var. Oysa bu iş tatil gününe denk getirilse, daha kalabalık ekiplerle yapılsa ortaya böyle bir tablo çıkmazdı. ** İzmir yaşadığım kent olduğu için örneği buradan verdim. Oysa benzer manzaralara Türkiye’nin her köşesinde rastlamak mümkün. Hele de trafiğin canına ot tıkayan çöp kamyonlarına… Özellikle sabah saatlerinde kimisi okuluna, kimisi işine yetişmek için ter dökerken bir bakmışsınız yolun ortasına koca bir kamyon dikilmiş. Görevliler sağdaki-soldaki çöp konteynerlerini boşaltmaya çalışıyor. Neymiş belediyeler kentleri temizliyormuş… Trafikteki kirlilik ne olacak? ** Örnekleri çoğaltmak mümkün. Merkezlerdeki alt yapı çalışmalarında da, diğer yatırımlarda da görüntüler farklı değil. Bazı durumlarda farklı saatlerde çalışma yapmak mümkün olmayabilir. Ama eğer o hafriyat kamyonları trafiğin en pik saatlerinde kent merkezlerinde cirit atıyorsa ve görevli oldukları için kimse onlara bir şey söyleyemiyorsa… Söylenecek bir şey kalmamış demektir. ** Zaman zaman bu tür hizmetlerin neden ölü saatlerde yapılmadığını sorgularım kendimce. Belki de kurumların buralarda çalışanlara gece mesaisi yaptırmak istemeyişleri olabilir. Öyle ya işçinin gece çalışması demek, işgücü maliyetinin yükselmesi demektir. Kanaatimce asıl neden, yerel yöneticilerin kendilerini seçenlere ne kadar çok çalıştıklarını gösterme kaygısı ağırlık basıyor. Demek ki, bu tip yerel yöneticilerin “ibadet de gizlidir, kabahat de” anlayışından haberleri yok.