Şu siyasi “şak şakçılar”ı anlamıyorum. Bu sözüm sadece bir partiye mahsus değil tüm siyasi şakşakçılaradır. Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta sonu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İzmir’de bir dizi...

Şu siyasi “şak şakçılar”ı anlamıyorum. Bu sözüm sadece bir partiye mahsus değil tüm siyasi şakşakçılaradır. Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta sonu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İzmir’de bir dizi etkinliğe katıldı. İyi de oldu. Ne zamandır İzmir kendisini özlemişti. Ama CHP’li teşkilatların köylü, vatandaş diye kürsüye çıkardıkları isimlerin maskeleri düştü. Kürsüye çıkan ve hükümeti yerden yere vuran bu kişilerin ortaya attığı iddialar AK Parti teşkilatı ve Bakanlık tarafından bir bir çürütüldü. CHP teşkilatı Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na yaranayım derken rezil oldu. Buna benze hataları AK Partili teşkilatları da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bilgilendirirken yapıyor. MODERNLEŞME Mİ? Modern olmakla, ahlaksız veya görgüsüz olmak aynı şey değildir. Ahlaksızlığı modern bir tavır olarak görmek de modernizmin tam olarak anlaşılmamış olduğunun bir göstergesidir. Ahlaksızlığınızı meşrulaştırdığınız düzlemler vardır. Seks yapabilme ve hazcılığınızı maksimize etme adına bu tavrı kendinize hak görebilmeniz oldukça doğaldır. Ancak sen seks yapacaksın diye ahlakı reddetmek de bencilliğin maksimize ediliş biçimidir aslında. Ahlakı reddetmek her türlü suçu da meşrulaştırmaktır aynı zamanda. Geçtiğimiz günlerde yaşadığım iki manzara bu yazıyı yazmama sebep oldu. Birincisi tramvayda gördüğüm manzaradan bir insan olarak çok utandım. Üç genç kız bindi tramvaya ikisi gayet dinç ve kendindeler. Diğeri kız ise alkolden mi, yoksa uyuşturucumu kullandığından mı bilmiyorum kendinde değil, yarı baygın halde oturdu koltuğa. Arkadaşları onun o halini cep telefonuyla kaydediyor. Müdahale etmek istedim ama korktum, yanlış anlaşılırım başım derde girer diye çekindim. Halkapınar son durağında indik hep beraber sonra arkalarından baktım bahsettiğim genç kız ayakta durmakta zorluk çekiyor. Diğer arkadaşı onun saçını başını çekerek, kendine gelmesini söylüyor ama nafile. Genç kızımın düşe kalka, sağa sola çarpa çarpa uzaklaştı ve gözden kayboldu. İkinci manzara ile ise Karantina yokuşunda karşılaştım. Genç bir kızımız modern ve temiz giyinimli. Ama bir elinde üzüm suyundan yapılma içki şişesi. Hem içiyor hem de yürüyor. Bir genç müdahale etmek istedi kız tersledi. Yanımda bulunan arkadaşa “Yardım edelim” dedi Aman dedim uzak duralım kız “Taciz ”ediyorlar diye bağırırsa ne yapacağız. Biz kendimizi anlatasıya kadar bir araba sopa yeriz. Bunun sonunda hapse girmek var, rezil olmak da üstüne cabası olur. Şimdi iki olaya yardım etmek isteseydim ”Siz kim oluyorsunuz biz moderniz” deselerdi ne cevap vere bilirdim. ADRESE TESLİM HİKAYE Bir kış, neredeyse adam boyu kar yağmış. Aylarca bir toplu iğne başı kadar bile toprak görünmemiş. İnsanlar burunlarını dahi dışarıya çıkaramamış. Hazıra dağ dayanmaz hesabı, halkın yiyeceği de tükenmeye başlamış. İnsanlar lokmalarını sayar hâle gelmişler. Kıtlık sadece insanları değil hayvanları da vurmuş; bir deri bir kemik kalmışlar. Hoca’nın emektar eşeği de kıtlıktan fazlasıyla nasibini almış; günden güne kötülemiş. Elinde avucunda bir şey kalmayan Hoca, eşeğin kulağına bir umut eğilip: – Ölme eşeğim ölme, demiş, yonca bitecek. Sen de yersin ben de!