Kutu kutu 'iyi haberli' , 'güzel içerikli' köşe yazılarına bir hafta daha zorunlu mola. Bu hafta yazım CHP Genel Baş...

Kutu kutu 'iyi haberli' , 'güzel içerikli' köşe yazılarına bir hafta daha zorunlu mola. Bu hafta yazım CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na. Siyaset uzmanı değilim. Gazeteci ceketimi de yazıya başlamadan bir kenara asmak isterim. Sadece vatandaş olarak merak ettiklerim var. Vatandaşın kendi arasında konuştuklarını sizlere de ulaştırmak isterim. Okuyanlar da katılırsa ne ala, buyurunuz dertleşelim.  Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyoruz. Adayınızı nasıl belirliyorsunuz, çok merak ediyoruz. Çünkü vatandaşın işaret ettiği isimleri sizin ağzınızdan duymak pek mümkün olmuyor. Demek ki ya bir yerlerde temassızlık yaşanıyor, vatandaşın beklentisi size ulaşmıyor ya da bizim o bilmediğimiz parti içi dengeleri gözetebilmek adına, vatandaşın isteği bilinse de, farklı isimler üzerinde duruluyor. Hangisi?  İktidarı "tek adam" olmakla eleştiriyorsunuz, tamam. Ortak akıl ihtiyacımız ortada, buna da tamam. Peki siz ne yapıyorsunuz? Vatandaşa kimi Cumhurbaşkanı olarak görmek istiyorsunuz, diye soruyor musunuz? Mansur Yavaş'ı mesela, neden görmezden geliyorsunuz? Yeni değil, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinden beri, insanlar takdir ediyor ve Cumhurbaşkanı olarak görmek istiyor. Ekrem İmamoğlu' nu neden duymazdan geliyorsunuz. Yavaş kadar istikrarlı değil, evet. Zaman zaman tepki çeken açıklamaları oldu. İstanbul'u zor zamanlarında yalnız bıraktığını savunanlar oldu; ama hükümet tarafından suçlandığı anda insanların İmamoğlu'nu nasıl sahiplendiğini gördük. Ancak bu isimleri hiç telaffuz etmediniz. Elbette sizi destekleyenler de var... Sadece diğerlerinin nasıl elendiğini bilmek isterdik.  Partinin duruşuyla hiç uyuşmayan bir ismi, "Ekmek için Ekmeleddin" diyerek aday gösterdiğinizde dahi insanlar oy verdi diye mi bu özgüven, anlayamadık. Oysa o dönemde de şimdiki gibi başarılı bir belediye başkanı konuşuluyordu kulislerde: Yılmaz Büyükerşen. Eski  Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir'de harikalar yarattı. Hizmetlerinin hayranı da çoktur; çünkü kenti turizm merkezi haline getirdi. Duayen yöneticiyi, neden aday göstermediniz, hep merak ettik. Buna kimler, neden engel olduysa ülkeye çok büyük kötülük ettiler, bilesiniz. Sadece başarılı belediye başkanları değil, partililer de nedense cezalı.  BİRLİKTE KUVVET VAR MI?  Muharrem İnce'nin, "Bana Türkiye'yi verdiler. Cumhurbaşkanı adayı ol dediler. Ama partiyi vermediler" açıklaması akıllarda. Neden Cumhurbaşkanlığı yarışından sonra kendi partisini kurmak zorunda kaldı, 'memleket' amaçken nasıl parti ismiyle araç haline geldi? Hadi geldi, demokrasiye araç oldu diyelim. Neden altılı masada Memleket Partisi yer almadı?  Serra Kadıgil, ayrıldı CHP'den. İşçi Partisi'ni çoğu kadın, çoğu genç Kadıgil ile öğrendi. Kendi başına, bakın vurgulaya vurgulaya yazıyorum kadın başına, bir güzel muhalefet yapıyor yüzlerce erkeğin çıkarmaya cesaret edemediği gür sesiyle. Peki, İşçi Partisi neden altılı masada yok?  Herkese soruyorum. Parti içi denge, partiler arası denge her şeyden önemli mi? Amacımızı mı şaşırıyoruz mücadele içinde? Liderlere çağrımdır. Bir siyasiyi "Kürt düşmanı" diye ilan ederken, terör örgütü sempatizanlarını yanınıza almak Kürt dostluğu mudur? Kürt başka, terörist başka, değil mi? Oy kaygısıyla binbir şekle bürünmeyin. Vatandaşın Türk, Kürt, Alevi, Sünni, dindar, gayrimüslim, ateist, başı açık, başı kapalı... Böyle sorunları zaten yok.  İnsanlar aç, abartısız aç. Çünkü olmayan parayla doyuyorlar. Kredi kartları patlamış. Ev fiyatı milyon liraları aşmış, kiralar uçmuş. Üretim yetersiz, eğitimin seviyesi düşmüş. Yolsuzluk, rüşvet almış yürümüş. Adalete güven kalmamış. Devlet kurumlarına güven azalmış. Vatandaşın sorunu bunlardır. Bunlar tartışılmalıdır.  Sağcılık, solculuk, muhafazakarlık ya da sosyalizm daha elit siyasetin sorunudur. Biz ilkel seviyedeyiz. "Halkın karnı nasıl doyar" ile  "yöneticinin çalmasının zararları" tartışmasındayız.  İŞİ EHLİNE VERİN Cumhurbaşkanlığı seçiminde bunlar için yarışacak adayınız. Erdoğan'ın kaybetmesi durumunda yerine gelecek kişi, tüm sistemi onaracak belki de yeniden inşa edecek kadar hazırlıklı olmalı. Ülkenin bölünmez bütünlüğü içinde, işbirliğiyle, güç birliğiyle çalışmalı. Muharrem İnce, cumhurbaşkanı seçilemezse neden İçişleri Bakanı olmasın? Sera Kadıgil'in Adalet Bakanı olduğu hangi ülkede kadınlar öldürülebilir? Liste Ahmet Şerif İzgören'in Milli Eğitim, Nasuh Mahruki'nin Sivil Savunma, Müjdat Gezen'in Kültür, Eda Erdem Dündar'ın Gençlik ve Spor Bakanı olmasıyla uzar gider. Yılmaz Büyükerşen'in Türk Kızılayı, çadır satar mı hiç? Lütfen, particilik oynamayın, kişisel duygu ve düşüncelerinizle hiçbir vatansevere sırt dönmeyin. Kadınlarla omuz omuza verin. Yükümüz ağır. Herkese yetecek kadar iş var.