Gündelik haberler üzerine köşe yazmayı ‘pek’ sevmem. O köşeleri okumayı da... Bana durum tespiti ya da olay yeri inceleme yazısı gibi gelir. Ama yılın son günlerine öze...

Gündelik haberler üzerine köşe yazmayı ‘pek’ sevmem. O köşeleri okumayı da... Bana durum tespiti ya da olay yeri inceleme yazısı gibi gelir. Ama yılın son günlerine özel hem 2022’nin mini bir kritiği hem de 2023’ün öngörüsü olsun diye üç haber üzerine bir çift lafım var. Geçen yıl en çok konuştuğumuz konuların başında hayat pahalılığı yer alıyor. Market, etiket, gıda kelimelerinin uykularına girdiği değerli müşterilerimiz, poşete 25 kuruş ödemeye devam edecek. Bakan Murat Kurum, marketlerdeki alışveriş poşetlerinin fiyatının değişmediğini, 25 kuruştan satılmaya devam edileceğini söyledi. Kurum, plastik poşet ücretinde geri kazanım katılım payının 1 Ocak 2023'ten geçerli olmak üzere adet başına 38,5 kuruş olarak belirlenmesi hakkında açıklama yaptı. Yani marketler bunun 13,5 kuruşluk kısmını kendi cebinden ödeyecekmiş. 70 bin çalışana sahip bir zincir, poşet başına 13,5 kuruş cepten ödeyecek olmasının tedbirini almıştır diye düşünüyorum ancak müşteriye ödenmeyen para üstlerini ne yapacağız? 5 kuruşlar, 10 kuruşlar, 15 kuruşlar... ‘Abla 25 kuruşum yok, olur mu’lar... Market zincirlerinin bu zincirleme kazasına kurban giderken, şu poşet işini de çözmemiz lazım. Damlaya damlaya göl olur. Gelelim Kemalpaşa’ya... Bir besi çiftliğine yapılan baskında, sağlıksız koşullarda üretilmiş 8 ton salça ile son kullanma tarihi geçmiş 12 ton gıda ürünü ele geçirildi. Geçen haftalarda da yine Kemalpaşa’da bir kaçak imalathaneye baskın düzenlenmiş, halk sağlığını tehdit edecek şekilde üretilen ve piyasa değeri 1 milyon 600 bin lirayı bulan 25 ton salça ele geçirilmişti. Yıllardır bu haberleri görüyoruz, geçen sene de gördük, bundan sonra da göreceğiz. Gıda teröristliğiniz şöyle bir kenarda dursun, siz ne yaptınız biliyor musunuz? Siz, çocukluğumuzun salça-ekmek mutluluğunu da yakıp yıktınız. Pek ciddiye alacağınızı düşünmüyor olsam da söyleyeyim, iki kat kul hakkı yediniz. Kul hakkı sadece birinin cebinden para çalmakla olmuyor. Üst kattan komşusunun üzerine halı çırpmak da kul hakkı, birinin sözünü kesmek de kul hakkı, eziklemek ve alay etmek de kul hakkı, birinin mutluluğunu boğazına tıkmak da kul hakkı. Alacağımız olsun! Ve EYT’liler... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki gece yaptığı açıklamada 20 yıllık soruna neşter vurdu.Yaş şartı kalktı. Hayırlı olsun. İçinde benim de olduğum 2 milyon 250 bin kişi emekli oluyor. Ekranları başında nefeslerini tutan emekli adaylarının ne düşündüğünü iyi biliyorum: “Türkiye’de şartlar zor. Ben bir emekli olayım, az da olsa sabit bir akarım olsun. Çalışmaya da devam ederim. Olur da işsiz kalırsam sığınacak bir limanımız olur...“ Burada altı çizilmesi gereken konu, ‘Az da olsa sabit bir akar...’ Peki, ‘az da olsa’ yerine, emekliyi memnun edecek bir rakam verilse, ortalık gençlere bırakılsa, bu yöntem işsizliğe bir nebze olsun çare olmaz mı? Herkese mutlu, güzel bir yıl diliyorum.