Yalnızlık hissi yaşıyorsanız, kaliteli uyku sorununuz varsa, hayattan zevk alamıyorsanız, çevrenize karşı kendinizi ifade etmekte güçlük yaşıyorsanız ve ufak tefek unutkanlıklar yaşıyorsanız reçeteniz...

Yalnızlık hissi yaşıyorsanız, kaliteli uyku sorununuz varsa, hayattan zevk alamıyorsanız, çevrenize karşı kendinizi ifade etmekte güçlük yaşıyorsanız ve ufak tefek unutkanlıklar yaşıyorsanız reçetenizde tek bir ilaç olacak; kitap okumak. Kabul edelim, internet ve akıllı telefonların hayatımızda kapladığı alan arttığından beri kitaplarla aramıza ciddi bir mesafe girdi. Tabi tüm sorumluluğu teknolojinin sırtına vermek doğru olmaz. Bundan 10 sene önce de dünya okuma oranlarında ilk sıralarda değildik ama her geçen gün gelişen teknoloji, zaten bahaneler üretip vakit ayırmadığımız kitapları kendimizden daha da uzaklaştırmamıza neden oldu. Sabah işe giderken, akşam eve dönerken ya da bir kafede tek başına oturan herhangi birini gördüğünüzde dikkat edin; çoğumuz elimizdeki küçük cihazın açtığı büyük dünyada kayboluyoruz. Geçtiğimiz günlerde mesai sonu eve gitmek için bindiğim vapurda dikkatimi çekti. 20 kişiden, biri ben olmak üzere 4 kişi kitap okuyordu. Muhtemelen geriye kalan 16 kişiden bir kısmı sosyal medyada geziyor, bir kısmı dizi-film izliyor, bir kısmı da mesajlaşıyordu.

YÜZDE ON İKİ ARTTI

Kendimce yaptığım istatistiği raporlara dökecek olursak, iki bin 900’den fazla kişiyle yapılan Türkiye Okuma Kültürü araştırmasına göre; 2008’den bu yana okuma oranı yüzde 30’dan yüzde 42’ye yükseldi ama bu oran hala yeterli değil. Araştırmaya göre 30 yaş altındakilerin daha fazla okuduğu tespit edildi. Nüfusun yüzde 10’u düzenli kitap okuma alışkanlığına sahipken 30 yaş altı 19 milyon gencin en az yarısından fazlası, efsanelerdeki gibi beceriksiz gençler olmadığı ortaya çıktı. Araştırma, iki bin 900’ün üstünde kişiyle konuşularak 166 mahalle veya köye gidilerek gerçekleştirilmiş. Bu kişileri bulmak için yüzde 16’sı kırsal, yüzde 52’si metropol, yüzde 52’si kentsel bölgelerde olmak üzere 9 bin kapı çalınmış ve ilginç bir tablo ortaya çıkmış. Araştırma sonuçlarına göre; “Son üç ayda kaç kitap okudunuz?” sorusuna yüzde 36’sı okumadım, yüzde 34’ü 1-2 kitap okudum demiş. Araştırmaya katılanların yüzde 22’sinin hiç kitabı yokken yüzde 32’sinin 20’den fazla kitabı var. Aslında bakarsanız kitap okumak bulaşıcı bir eylem. Ebeveynlerini kitap okurken gören bir çocuk ister istemez kitap okumaya yönelir. En güzel örneğini de yine geçtiğimiz günlerde saat 07.30’da metro da gördüm. Bir anne ve 7-8 yaşlarındaki çocuğu kitaplarını açmış okuyordu. Çocuk, neredeyse her sayfada en az 2 kelimenin anlamını soruyor; annesi de sabırla tek tek açıklıyordu. Dışarıdan bakan bir göz olarak bu durumun onlar için yemek yemek, su içmek kadar sıradan ve normal olduğunu anlamak zor olmadı. Kitap okumak, değerli zamanımızda ‘kayıp’ olarak göreceğimiz değil; çoğumuz için temel insani ihtiyaçlar arasına girdiğinde her konuda biraz daha bilinçli, kültürlü, iletişim kurabilen ve mutlu varlıklar olacağız buna eminim.