Kokunun siyaseti mi olur, demeyin. Bal gibi de oluyor işte. Yıllardır koktu durdu, ama bir türlü önlenemedi. Bu çağda bu teknik imkanlar varken, insanın inanası gelmiyor. Belki anlamışsınızdır ama ben...

Kokunun siyaseti mi olur, demeyin. Bal gibi de oluyor işte. Yıllardır koktu durdu, ama bir türlü önlenemedi. Bu çağda bu teknik imkanlar varken, insanın inanası gelmiyor. Belki anlamışsınızdır ama ben söyleyeyim. Evet İzmir yine kokuyor. Havaların aniden ısınması ile bir türlü temizlenemeyen Meles Deltası tekrar kokmaya başladı beyler. Rahmetli Ahmet Piriştina, Meles Deltası’nı rekreasyon alanına çevirmiş, oraya piknik alanları, mermer heykeller koydurmuş, açılışı da CHP’nin o dönem başında bulunan Deniz Baykal’a yaptırtmıştı. Sayın Baykal’ın o gün hızlı adımlarla Meles’e gelip, yapılan düzenlemeyi görüp gitmesi daha dün gibi gözümün önünde. Meles Deltası’nı, Yeşildere, Arap Deresi ve Bornova dereleri besliyor. Besliyor derken coğrafi olarak söylüyorum. Yıllardır beslemiyor tam anlamıyla kirletiyor. Ve bu kirlilik 20 küsur yıldır, böyle sürüp gidiyor. Anlaşılan sürüp gideceğe de benziyor. Çünkü İZSU’nun her yıl dere ağızlarında yaptığı temizlik milyonlarca para harcanmasına rağmen çare olamıyor. Çok iyi hatırlıyorum. Seneler önce yine bir seçim arefesinde Başbakan iken İzmir’e gelen Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’li Aziz Kocaoğlu’nun yönettiği Büyükşehir Belediyesi’ne yüklenerek, “İzmir pis kokuyor. Körfez’i temizleyemiyorlar. Bunlar beceriksiz” diyerek konuyu siyaset arenasına taşımıştı. İzmir Basını olarak biz de konuyu zaman zaman gündeme getirdik. Basın ne zaman yazsa, Büyükşehir hemen harekete geçmiş ve Meles Deltası’na kirlilik akıtan derelerde temizlik harekatı başlatmıştı. Sağolsunlar, onlar her yıl görevlerini elbette yapıyorlar. Yapacaklar da. Fakat dereler temiz kalmıyor ve çok kötü kokular yaydığı için her yıl temizlenmek zorunda kalıyorsa burada yapılan bir yanlış veya eksikler var. Nitekim, bilim insanları derelerin temizlenmesi ve kirletilmemesi durumunda Körfez’in de zaman içerisinde kendini temizleyeceğini ifade ediyorlar. Prof. Dr. Doğan Yaşar onlardan biri. Doğan Hoca, ısrarla gündeme getirdiği bu konuda bilimin sözünün dinlenmediğine işaret edip durdu. Bugünlerde siyaset sahnesinde yeniden görünmeye başlayan Sayın Aziz Kocaoğlu, bu açıklamaları hep duymazdan geldi. Yani Kocaoğlu, siyasi rakiplerinin söylemlerine rağmen, “Yüzülebilir Körfez” mottosunu tekrarlayıp durdu. Hatta bir ara Hükümet’le birlikte bu işi yapabileceklerini ifade etmesine rağmen maalesef başaramadı. Başarılamaz mıydı, elbette başarılırdı ama canı gönülden istenmedi. Hep bu işin siyaseti yapıldı. Şimdi o koltukta çevreciliği ile nam salan, daha önce görev yaptığı Seferihisar’da balık çiftliklerine savaş açan Sayın Tunç Soyer oturuyor. Tunç Başkan 3 yıldan bu yana da görev yapıyor. Eh Meles tekrar kokmaya başladığına ve her yıl temizlik tekrarlandığına göre bu iş gerektiği biçimde başarılamamış demektir. Sayın Soyer, çok değil üç-beş ay önce Gediz’in kirliliğini gündeme getirerek taa Manisa sınırlarında Gediz’in doğduğu Murat Dağı’na kadar gitmişti. Oradan verilen mesajlar hala kulaklarımda. Gediz’e kol kanat geren Soyer’in Meles’e kayıtsız kalması düşünülebilir mi? Şu anda kireç tozu dökülerek bastırılmak istenen koku sıcaklığın artması ile dayanılmaz hale gelecek. Doğal olarak orada çalışmalar yeniden başlatılacak. Ben Tunç Soyer’in bu kez işi sıkı tutacağına inanıyorum. Dereler temizlenmeli ama kirletici faktörler de önlenmeli. Havza adım adım gezilerek hangi fabrika, hangi işletme dereleri kirletiyorsa gereken yapılmalı. Büyükşehir’in Yeşildere Rekreasyon Projesi beni umutlandırdı. Haydi beyler siyaseti bırakıp İzmir’i bu kokudan ilelebet kurtaralım!