Komünist Parti Manifestosu Karl Marks ve Frderich Engels tarafından 21 Şubat 1848’de kaleme alındığında felsefe tari...

Komünist Parti Manifestosu Karl Marks ve Frderich Engels tarafından 21 Şubat 1848’de kaleme alındığında felsefe tarihi artık başka bir mecrada akacaktı. Tabii ki devlet ve sınıflar anlayışı da…. Karl Marks, ünlü “Kapital” (Sermaye) adlı eseriyle toplumlar tarihiyle ilgili yüzyıllardır yazılanlara adeta “durun bir dakika” dercesine güçlü bir itirazda bulundu. Altyapı üstyapıyı belirlerdi. Tarih, sınıflar mücadelesi tarihiydi. Komünizm, insanlığın son aşamasıydı. Son cümlede Marks’ın dedikleri doğrulanmadıysa da bu görüşler bir zamanlar dünyanın yarısında “iktidar”dı. 1848’in Avrupa koşullarında yazdıkları “Komünist Parti Manifestosu” şüphesiz Avrupa’yı kasıp kavuran işçi hareketlerinin verdiği atmosferin de etkisiyle yazılmıştı. “İşçi sınıfı ihtilali” fikri elbette Türkiye’ye de yansıyacaktı. Marks ve Engels’in diğer eserlerine nazaran daha fazla gündemde duran Manifesto’nun Türkiye serüvenine bakalım. OSMANLI’DA İLK ÇEVİRİ Komünist Manifesto'nun Osmanlı Türkiye’sinde ilk önce Ermeniceye çevrilmiştir. Ermeni toplumunun yazılı kaynaklarla olan bağı ve iş hayatındaki etkinliklerine bakılarak bunun normal olduğunu düşünebiliriz. Engels, Manifesto'nun 1888 İngilizce basımına yazdığı önsözde, yapıtın çeşitli dillerdeki çevirilerinden söz ederken bu Ermenice çeviriyi de anar. Ancak Engels’in edinebildiği bilgiye göre bu çeviri yapılmış, ama yayımlanamamıştır:Bu arada, ilginç bir olaydan da söz etmek isterim: 1887’ de Ermenice bir çevirinin elyazması İstanbul'daki bir yayıncıya teslim edilmiş. Ama adamcağız Marks’ın adını taşıyan bir kitabı basmaya cesaret edemediği için çevirmene kitaba kendi adını koymasını önermiş, gel gör ki çevirmen bunu kabul etmemiş...” Öte yandan, Türkiye Komünist Partisi'nin Mustafa Suphi sonrası önderi Dr. Şefik Hüsnü, 1923’te Aydınlık Yayınları’nca yayımlanan Manifesto çevirisinin "Birkaç Söz” başlıklı önsözünde, yapıtın Ermeniceye de çevrildiğine değinmekte, ama bu çevirinin nerede yayımlandığı konusunda bilgi vermemektedir. Rasih Nuri İleri ise, Manifesto’nun, Yordam Kitap tarafından yayımlanan Nail Satlıgan çevirisinin başında yer alan "Türkçede Manifesto” başlıklı yazısında, "Eski komünistlerden Haşan Kaşarcı (Komsomol Haşan) Unkapanı’nda bir Ermeni dinî kuruluşunun kitaplığında aynı çevirinin basılmış bir örneğinin bulunduğunu bana söylemişse de, sözü geçen adresi bulamadım” demekte ve bu konunun ayrıntılı bir biçimde araştırılmasında yarar olduğunu vurgulamaktadır. Manifesto’nun bilinen ilk Türkçe çevirisi 1919-20 dolaylarında Türkiye Komünist Partisi’nin kurucusu ve ilk genel başkanı Mustafa Suphi tarafından yapılmaya başlanmış ama Mustafa Suphi ve arkadaşlarının 28/29 Ocak 1921'de Trabzon açıklarında öldürülmesi sonucu yarım kalmıştır. Prof. Dr. Mete Tunçay'ın 1982'de Belge Yayınları’ndan çıkan Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler adlı kitabının "Mustafa Suphi’nin Manifesto Çevirisi" başlıklı bölümünde yer alan bu yarım kalmış çeviriye, son olarak, Sosyal İnsan Yayınları’nın 2008 Mart’ından da yayımladığı Komünist Manifesto kitabında Şefik Hüsnü çevirisiyle birlikte yer verilmiştir. KOMÜNİST BEYANNAME Komünist Manifesto'nun Türkçe’deki ilk eksiksiz çevirisi, Türkiye Komünist Partisi genel sekreteri, Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası ile Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi’nin kurucusu Dr. Şefik Hüsnü tarafından yapılmıştır. Komünist Beyannamesi başlığını taşıyan bu çeviri, 1923'te, yani Manifesto’nun 1848’de ilk yayımlanışının yetmiş beşinci yılında Aydınlık Külliyatı'ndan çıkmıştır. Şefik Hüsnü çevirisinin Şeyda Oğuz tarafından gerçekleştirilen çeviri yazısı, son olarak, Yordam Kitap’ın yayımladığı Komünist Manifesto ve Hakkında Yazılar adlı kitapta ve Sosyal İnsan Yayınları’ndan çıkan Komünist Manifesto kitabında yer almıştır. Suphi ve Hüsnü’nün çevirilerini Türkiye solunun devamlılığı açısından ilginç belgeler olarak görmek gerekir. İlk cümlesi ile çarpıcılığını hissettiren Manifesto’nun girişi farklı farklı çevrilmiştir. Mustafa Suphi, Komünist Beyannamesi’nin slogan kadar etkili ilk cümlelerini şöyle çevirmiştir: "Bir hayalet, komünizm hayaleti Avrupa’yı büyülemiştir. İhtiyar Avrupa’nın bütün iktidar makamları, Papa ve Çar, Metternich ve Guizot, Fransız radikalleri, Almanya polisleri, bu hayaleti kuşatıp sıkıştırmak için bir mukaddes Ehl-i Salip tertibiyle ittihat ettiler...” ŞEFİK HÜSNÜ’NÜN ÇEVİRİSİ Şefik Hüsnü’nün çevirisi, büyük ölçüde aynıdır: "Bir hayalet, komünizm hayaleti bütün Avrupa'yı dolaşmaktadır. İhtiyar Avrupa’nın bütün iktidar makamları, papa ve çar, Meternih ve Gizo, Fransız radikalleri, Almanya polis¬ leri, bu hayaleti kuşatıp sıkıştırmak için bir mukaddes Ehl-i Salib tertibiyle ittihad ettiler...” Şefik Hüsnü, Komünist Beyannamesi çevirisinin ilk sayfalarında aktardığı “Birkaç Söz”de, günümüz Türkçesiyle söylersek şöyle demektedir: "Ülkemizde birbirini izleyen kişisel yönetimler, her konuda olduğu gibi düşünce alanında da öteki uluslardan geri kalmamıza neden olmuşlardı. İnsanlığın düşünsel gelişiminin önemli bir aşamasını saptayan bu değerli yapıtın ancak bugün -yazıldığından yetmiş beş yıl sonra- dilimize aktarılması ve Türk aydınları ile işçi sınıfına sunulabilmesi, bugüne kadar içinde yaşadığımız koşulların yürekler acısı durumunu gösteren çarpıcı bir örnektir. Ulusun egemenlik ve saltanatı kendi gücüyle ele alması bu dayanılmaz duruma son verdiğinden, bundan sonra bilimsel ve ekonomik gelişim vadisinde öteki uluslarla bir safta yürüyeceğimizden umutluyuz. İşdrakîyûn Beyannamesini, elimizden geldiği kadar açık bir dille ve özgün metne her zaman bağlı kalmaya çalışarak Türkçeye çevirmekle bu umudun gerçekleşmesine küçük bir hizmette bulunduğumuz kanısındayız...” 20’inci yüzyılda kapitalist dünya dışında bir seçeneğin olduğunu gösteren Ekim Devrimi’nden (1917) sonra yeni bir devlete doğru giden Türkiye’de Manifesto’nun geç çevrilmesi dönemin karmaşasıyla ilgilidir. Osmanlı dönemini ise siyasal erkin (padişahlık) dünyaya bakışıyla anlamak gerekir. KERİM SADİ ÇEVİRİSİ Kerim Sadi’nin imzasını taşıyan bir başka Manifesto çevirisini de dikkate almak gerekir. 1925’teki Türkiye Komünist Partisi tevkifatı sırasında tutuklanarak 4 yıl hapse mahkûm edilen Kerim Sadi’nin çevirisi, kurucusu olduğu İnsaniyet Kütüphanesi Yayınlan'ndan 1936’da çıkmıştır. Kerim Sadi’nin "dört önsözüyle birlikte tam metin” olarak sunduğu Komünist Parti Manifestosu, aynı yıl yasaklanmıştır.Kitabın Ateşle Dansı” kitabıyla bilinen yayıncı Süleyman Ege özellikle darbe döneminde uğradığı baskıları anlatır. Ege’nin 1968’de Bilim ve Sosyalizm Yayınları’ndan çıkardığı Komünist Parti Manifestosu çevirisi çıkarıldığı gün toplatılmıştır. Ankara ve İstanbul’daki dağıtımcı depolarında dört bine yakın kitaba el konmuştur. Ancak TCK’nın 142. maddesine aykırılık savıyla açılan davada Manifesto uzun bir yargılama sonunda Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 9 Nisan 1970'te oybirliğiyle aldığı kararla aklanmıştır. Bunun üzerine Ege, Ekim 1970'te, o güne kadarki dava sürecini içeren belgelerle birlikte Manifesto'nun gözden geçirilmiş ikinci basımını yayımlamış, ne ki yargılama temyiz aşamasındayken 12 Mart 1971 darbesi gelince Yargıtay aklama kararını bozmuş, daha önce kitabın aklanmasını kararlaştıran mahkeme de bu kez mahkûmiyet kararı vermiş ve Manifestonun "zoralımına” hükmetmiştir. YALIN BİR DİL Bir başka Manifesto çevirisi de, Rekin Teksoy’un, Oğlak Yayınlan’nca 2005’te yayımlanmış olan çevirisidir. Sinema eleştirmeni ve İtalyan edebiyatından yaptığı çevirilerle bilinen Teksoy'un Oğlak’tan Komünist Parti Manifestosu adıyla yayımlanan çevirisi öncelikle dilinin yalınlığıyla dikkati çekmektedir. Yordam Kitap’ın Komünist Manifesto’suna özellikle ek bilgilerinden ötürü söz etmek gerek. Komünist Manifesto ve Hakkında Yazılar başlığıyla ciltli olarak yayımlanan kitap, Manifesto’nun yayımlanışının 1 60. yılında çıkan farklı çevirilere değinisiyle dikkat çeker. Bu çeviri Almanca aslından Nail Satlıgan tarafından gerçekleştirilmiştir. Marx ve Engels’in Manifesto’nun çeşitli basımları için yazdıkları önsözler ise dilimize Tektaş Ağaoğlu tarafından aktarılmıştır. Kitabın ayırt edici özelliklerinden biri de, Komünist Manifesto’nun yeni çevirisi ile Şefik Hüsnü çevirisinin yanı sıra, Paul Svveezy, Ellen Meiksins Wood, Anwar Shaikh, Prakash Karat, Prabhat Patnaik, İrfan Habib, Aijaz Ahmad, Metin Çulhaoğlu, Ertuğrul Kürkçü ve Sungur Savran gibi Marxçı yazarların Manifesto’ya ilişkin değerlendirmelerine yer vermesidir. ARADA KALANLAR Bunların dışında Sosyal Yayınlar, Sol Yayınları, Evrensel Basım Yayın, İthaki Yayınları, Nâzım Kitaplığı ve İnter Yayınları'ndan çıkmış çevirileri de unutmamak gerekir. Bu çevirilerin tümü yan yana getirilip incelendiğinde, birbirleri arasında yakınlıklar, benzerlikler görülecektir. Bu yakınlık ve benzerlikler, kanımca, hem kimi tümce, sözcük ve terimlerin başka türlü çevrilemeyecek olmalarından, hem de çevirmenlerin daha önce yapılmış çevirilerden ister istemez yararlanmış olmalarından kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin en önemli Rusça çevirmenlerinden Mazlum Beyhan’la 2011’de yaptığım söyleşide “Devlet Kapital’i Basabilirdi” diye bir başlık atmıştım. Beyhan, dünyayı etkilemiş bu eserin devlet eliyle basılmasının özgür düşünce ve uygarlık düzeyi açısından da büyük katkısı olduğunu söylemişti. Neticede Komünist Parti Manifestosu da yasaklı yollardan geçerek bugün artık serbestçe basılıyor. Demek ki varılacak yer yine özgürlük durağıdır.