Yeni yıl bir buçuk ay içinde tüm dünyada kalıcı yaralar bırakacak felaketler getirdi. Birini sindiremeden diğeri geldi. Geçtiğimiz hafta ise ülke gündemine oturan iki acı olay vardı. 17 yaşındaki genc...

Yeni yıl bir buçuk ay içinde tüm dünyada kalıcı yaralar bırakacak felaketler getirdi. Birini sindiremeden diğeri geldi. Geçtiğimiz hafta ise ülke gündemine oturan iki acı olay vardı. 17 yaşındaki gencecik bir kızın cansız bedeni yol kenarında bulunmuş, katilinin babası olduğu belirlenirken 'erkek arkadaşı olduğu' için cinayete kurban gittiği iddia edilmişti. Diğer tarafta ise fen lisesi mezunu olan ve tıp fakültesine hazırlanan 20 yaşındaki bir genç, sevgilisi tarafından darp edilen kadını kurtarmak isterken 'katil' olmuştu. Darp edilen kadına yardım etmek için yaklaşan ve kadını darp eden adamın saldırısına maruz kalan, çıkan boğuşmada saldırganı üzerindeki meyve bıçağı ile yaralayan genç tutuklanırken; saldırganın yaralama, hırsızlık, yağma ve uyuşturucu ticareti gibi suçlardan toplam 19 kaydının olduğu ortaya çıkmıştı. Evet; olayda vefat eden adamın suç kaydının olması “iyi ki öldü” dedirtmediği gibi yardım için koşan gencin de bir cinayet olayına karıştığı gerçeğini değiştirmiyor. Aynı zamanda ne gerekçeyle olursa olsun bir babanın da öz kızını öldürdüğü kan donduran gerçeği de kabul etmek gerekiyor. Ancak ne gariptir ki bu iki acı olaydan etkilenen en yakın isimler öyle düşünmediğini ifade etmişti. “KOCAM YAPMAZ” “Benim eşim böyle bir adam değil, kötü bir adam değil, 28 senelik hayat arkadaşım, yavrularımıza da bana da kıymaz. Bize bir gün bile sesini yükseltmedi. Dışarda ilaçlarını almıyormuş. 3- 4 gün olmuştu geleli, bir sıkıntısı vardı sordum, 'Neyin var?' diye, 'Benim derdimi bilme' dedi. Ben şeker hastasıyım, benim şekerim çıkar diye bana bir şey demezdi. 'Sen canını sıkma' derdi bana. O gün doktora gitmesini söyledim. 'Panik atak beni bunaltıyor, bu ara sabahlara kadar uyutmuyor' dedi. Eşimi kimse kötü bilmesin. Benim kocam dışarıdaki köpeği görse alır eve gelirdi, 'Bu yaralı, yemek verelim' derdi. Kimseye kızmazdı, kendi yavrusuna mı kıyacak o? Benim komşularım bize gelirdi, eşim kötü olsaydı kim gelirdi bize?" Babası tarafından erkek arkadaşı olduğu iddiasıyla öldürüldüğü iddia edilen genç kızın annesinin sözleri bunlar... Şiddete uğrayan kadının ifadeleri de çok farklı değildi: "Ortada bıçak çekecek bir durum kesinlikle yoktu. Üniversiteye hazırlanan bir çocuğun üzerinde bıçağın ne işi var? Özgür ile çok güzel günlerimiz oldu. Bir insanı geçmişiyle yargılamamak gerekir. 19 suç kaydı olması bir insanı kötü yapmaz. Ne yaptıysa uyuşturucu yüzünden yaptı. Ama ben elimden geleni yapıp, onu bu durumdan kurtardım. Bana bu konuda her zaman minnettardı. Güzel bir birlikteliğimiz vardı." Ölüm ne şekilde olursa olsun acı. Neticede gençliğinin baharında kızını kaybeden bir anne ve sevdiği adamı kendisine saldırdığı sırada kaybeden bir kadın var ortada. Ancak acının arkasına sığınıp gerçekleri görmemeye inat etmekte kabul edilebilir değil, sevgi böyle bir şey değil ne yazık ki. İnsanız. Her gün televizyonda görüp üzüldüğümüz, kınadığımız o olaylar da bizim için sizin için. "Asla yapmaz" dediğiniz kocanız cinnet anında her şeyi yapabilir, kendi halinde yaşayan hayalleri hedefleri olan bir insanken yardım etmek için karıştığınız bir olayda bir anda cinayet zanlısı olarak yargılanabilirsiniz. Acı ama gerçek. Bu iki olayda da davalar sürerken konuşmak doğru değil, ancak ortada bir gerçek var: Körü körüne savunmak da doğru değil. Çünkü kör sevgi insanı benliğinden uzaklaştırır…