Gördük işte hep beraber, seyircisiz olmuyor olmaz da. Velinimettir, baştacıdır, sporun rengidir seyirci. Futbolcusuz zaten olmaz, oynayan onlar. Hakemler de bu olayın tam içinde, hakemsiz maç mı olur....

Gördük işte hep beraber, seyircisiz olmuyor olmaz da. Velinimettir, baştacıdır, sporun rengidir seyirci. Futbolcusuz zaten olmaz, oynayan onlar. Hakemler de bu olayın tam içinde, hakemsiz maç mı olur. Hepimiz bir bütünüz, birbirimizin kıymetini bilelim. Yokluğunu şimdi çekiyoruz, daha ne kadar sürecek, o da hiç belli değil. Anladık herhalde, artık. Aynı gök kube altındaysak, birbirimize değer vereceğiz, bu kadar basit. Minnacık, gözle göremediğimiz, şekilsiz bir mahlukat hepimize ders verdi. Aklımıza mukayyet olalım, düşünelim, uygulayalım. Güzel günler göreceğiz güneşli günler, aklımız yerinde olunca. Korona da ne ola ki değil, korona cümle aleme ders ola. PANİK YOK AKIL VAR Paniğe gerek yok, abartmadan da kötü senaryolarda da yazmadan, 'amaaan bize bi'şey olmaz' da asla demeden konuya dört elle sarılmamız gerek. Önlem almak, temizlik kurallarına uymak, toplumu düşünmek gerek. Geçecek bu günlerde, hep birlikte. Sokağa çıkma yasağı da gelebilir, liglerin tamamen iptal edildiği gibi. Konu çok ciddi. 'Her şerde bir hayır vardır' derler büyüklerimiz. Şer'de ama şey'de değil. Her şey'den hayır gelmez. Şer ise kötü, olumsuz koşul anlamında. Anlayana, düşünene dersler vardır, bilin istedim. ALKIŞLARINIZLA YAŞIYORUM Cumartesi akşamı çöp atmaya çıktım, varili pardon çöp konteynerini kontrol ettim kedi var mı diye. Yoksa can havliyle bir fırlıyorlar, bizleri de sıçratıyorlar. Onlar da birer can. O hayvancıkları zorlamasak olmaz mı, poşetleri nasıl açacaklar. Yiyebileceklerini son derece hijyenik bir şekilde bıraktım kenara, sonra da poşetleri attım. Olmaz böyle şey. Aman Allah'ım o da ne. Bir alkış bir kıyamet bir de ışıklar açıldı, kapandı. Kendimi sahnede ışıklar içinde sandım, alkışlayan alkışlayana. Tam üç sokağın birleştiği yerde. Ellerimi kaldırıp sağ olun diyecektim vazgeçtim, türlü insan var. Ama çok mutlu oldum, saat tam da 21 idi. Teşekkürler İzmir'im bu kadar çok sevildiğimi bilmiyordum, alkışlarınızla yaşıyorum. Gördünüz değil mi hep beraber gördük, sağlık görevlileri candır, düşmanınız ise hiç değil. Muhtacız biz birbirimize, farkında mısınız !... FOTONUN DOKTORU SEDAT USTAM Gazeteciliğe başladığımda fotoğraf çekmesini bilmezdim, O öğretti. Hatta elime bile almışlığım yoktu, fotoğraf makinesini. Sıfırdan başladı, O anlattı. Sabah 9, akşam 5, 500'e 5.6, derdi. Uygulardım, sayesinde, bu adam 3 kez fotoğraf dalında ödül aldı. Sedat Yılmaz'dır O'nun adı, Fotoğraf'ın Doktoru'dur. Makineyi söker takar, temizler, her bir şeyinden anlar. Ruhları şad, mekanları cennet olsun ustalarım Gazanfer Karpat (merhum), Süleyman Alasya (merhum), Allah sağlıklı ömür versin ustalarım Mehmet Ali Okumuş ile Kenan Çimen'in katkılarını asla unutamam. Kendi bile unuttu, ben nasıl aklımda tutayım aldığı ödülleri, yine ödül aldı, her daim alacak da. Parmağın, zekan, deklanşörün daim olsun ustam, tebrik ederim yakışır her şey sana. Güzel adamsın, tıpkı fotoğrafların gibi. GEÇMİŞ OLSUN MUSTAFA KAÇARO Manisa Grand Medical Hastanesi'nde tedavi gören can dostum, başkanım, hocam, kankam Mustafa Kaçaro'nun sağlık durumu daha iyiye gidiyor. İlginiz, çabanız, merakınız için çok teşekkür ediyorum. 18 yıllık futbol hakemliğimin ardından profesyonel futbolcu kardeşim Hasan Dağ ile birlikte master, veteran futbol dünyasında tekrar hakemliğe teşvik eden, başlatan adamdır Mustafa kardeşim, düzgün, temiz, namuslu bir insandır, kefilim. Fotoğrafın güzelliğine bakar mısınız ikisi de gülüyor, sarılıyor, rakip onlar. Bayraklı Masterler'in kalecisi Mustafa Kaçaro ile Dokuz Eylül Masterler'in emektar futbolcusu Orhan Edis. Maç dediğin nedir ki, alt tarafı bir oyun işte. Harika fotoğraf için de sevgili Yüksel Borucu'ya çok teşekkür ediyorum, emeğine sağlık. Şu Korona virüs denen şey çeksin, gitsin de, öyle bir sarılacağım ki sizlere, iyi ki varsınız.