Tüketici Hakları Dernekleri, bazı ekonomi uzmanları, kredi kartları hakkında devamlı uyarıda bulunuyorlar. Bankaların kredi kartı pazarlayan elamanlarının “Kartları kullanmasanız da olur” diyerek müşt...

Tüketici Hakları Dernekleri, bazı ekonomi uzmanları, kredi kartları hakkında devamlı uyarıda bulunuyorlar. Bankaların kredi kartı pazarlayan elamanlarının “Kartları kullanmasanız da olur” diyerek müşteri sayısını katladıklarını biliyoruz... Geçenlerde haberleri izlerken, gözüme çarpan bir haberi araştırmaya koyuldum. Araştırma derinleştikçe ilgin konu karşıma çıkmaya başladı. “Bankalararası Kart Merkezi Genel Müdürü’nün geçenlerde ajanslara düşen açıklamasına göre Kasım 2019 sonunda Türkiye’de kredi kartı sayısı 69,5 milyona. Banka kartı sayısı ise 164,4 milyona ulaştı. Bu verilere baktığımızda, Avrupa’da kredi kartı sayısında İngiltere’nin, banka kartı sayısında ise Almanya’nın önünde birinci durumundayız… Kredi kartı sayısında ilk 10’da bile değildik. Ama araştırma raporlarının verilerine baktığımda, kartların sayıları burada kalmıyor. Nasıl katlandığını rakamları gördükçe hayretler içerinde kalıyorum. Asıl gösterge, hane halkının harcamaları içinde kartlı ödemenin payına bakıldığında ortaya çıkıyor… Kartlı ödemelerin payı yüzde 10’un altındaydı. 2019 verilerine göre ise bu oran yüzde 41’e çıkıyor. Yeni Teknolojiler Raporu da bu tabloyu tamamlar nitelikte. Buna göre ABD’lilerin yüzde 18’i, İngilizlerin yüzde 20’si, Almanların yüzde 16’sı nakitsiz harcama yöntemini tercih ederken bu oran Türkiye’de yüzde 46. Rakamlara verilere baktığımızda kredi kartı kullanmada durumumuzun ne olduğu ortaya açıkça çıkıyor… Rakamlar ve veriler ortada. Kart sayısı artıyor; bankalar ardı arkası kesilmeyecek şekilde, “kullanmasanız da olur” diyerek kartları piyasaya sürüp müşteri sayısını katlıyor: Diğer yandan da artan geçim sıkıntıları ve nakit sıkışıklığı ortaya çıktığında, cebinde kredi kartı olan vatandaş kartlı alışverişe yükleniyor. Sonrası ödeme güçlüğü ve borç faizle kabarmaya başlıyor… Kredi kartlarının hoyratça dağıtılması ve cebimizde bulunması, bankalara borçlanma yoluyla tüketme eğilimimizi daha da körüklüyor. Kimimizde hayali bir orta sınıf tüketiciliğine kaptırıyoruz kendimizi. “Kartım var! Kazandığımdan çok tüketebilirim” diyerek, borçlanmaya yöneliyoruz… Konuyu özetleyecek olursam, borçla tüketiyor, araya bankaları sokmadan bir pazar ilişkisi yaratmakta zorlanıyoruz artık. Küçük üreticinin, küçük esnafın bitişini dayatan program, şehir içerisine yayılarak “Bakkal Amcaların” yerini alan, AVM hayatını yaygınlaştırdı… Tüketim ekonomisi ve geçim sıkıntıları hepimizi bankalar aracılığıyla ve bankaların kâr oranlarını daha da artıracak şekilde yaşamaya zorladı. Kart sayısında ve kullanımında kapitalizmin merkez ülkelerinin bile önüne geçmiş durumundayız. Üretmeden tüketmeye, borçlandırmaya, ranta ve faize dayalı bir model yaşıyoruz. Geçim darlığı yaşıyoruz, geçim darlığındaki tüketicilerimiz yani bizler borçla tüketme borç çevirme yolunu uyguluyoruz... Ceplerinde kredi kartı taşıyanlar. Veya kredi kartı almak isteyenler. Biraz şapkamızı önümüze koyup kendimizi eleştiriden geçirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde kredi kartı borcundan dolayı, dağılan yuvalar, boşanan eşler ve parçalanmış ailelerin çocukları ortada kalmaya devam edecek... Kredi karı alırken bir defa değil bin defa düşünün veya da adam gibi kredi kartı kullanmayı öğrenip ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı öğrenelim…