Aklıma geldi neleri unutmuş ve ne gibi densizlikler ile meşgul olmuştuk? Sebat ettiğimiz ne vardı? Yaptığımız işlerde özen ve itina içinde miyiz? İnisiyatif kullanma cesaretimiz ne kadar? Yaptığımız i...

Aklıma geldi neleri unutmuş ve ne gibi densizlikler ile meşgul olmuştuk? Sebat ettiğimiz ne vardı? Yaptığımız işlerde özen ve itina içinde miyiz? İnisiyatif kullanma cesaretimiz ne kadar? Yaptığımız işlerin bağımsız ve müdahalesiz bir şekilde yapılması ve olması gerekeni yapma irademiz ne kadar? Hadi canım ne gereği var diyerek yazılarda (a) harfinin üzerindeki inceltme işaretini kaldırdık. Bir şey oldu mu.? Oldu, bazı Türkçe kelimeler insicamını kaybetti okuma sırasında (a) harfinde inceltme olmayınca ciddi bir okuma yazma uyumsuzluğu oluştu. Yazma derslerinde el yazısı öğretilmişken ortadan kalktı. El yazısının kalkmasında ne fayda umuldu meçhul. Ancak bağımsız harflerden oluşan yazılarda kelimelerin ve harflerin arasına yapılan sıkıştırmalar ile cümlelerin anlamı ile oynanır oldu. Bir zaman da öz Türkçe kelimeler ortaya çıkarılıyordu iyi ve güzel teşebbüs amma insanların gülüşmelerine neden olan saçma denilebilecek kelimeler gördük. Bütün ülkelerde, gelişen teknoloji ile imal ettikleri veya icat ettikleri, geliştirdikleri her eşyaya haklı olarak kendi lisanlarındaki isimleri koydular. Bu kelimeler Türkçe lisanına girdiğinde Türkçe karşılık bulmak başarılı olmadı. Misalen radio icat edildi. Radio Türkçe’ye okunduğu gibi radyo olarak girdi ve öyle kaldı. Bir çok eşyaya bu şekilde baştan Türkçe isim konulması gerekirken yapılmadı. Yeni ev yapılıyor çeşitli tesisatlar kuruluyor elektrik, su vesaire. Yeni döşenen elektrik tesisatlarında açma düğmeleri her takıldığı yerde farklı yönlerde açılacak şekilde kuruluyor ve ilelebet elektriği açarken yanlış yönde basmak sureti ile uzun süre ışık bekleme durumunda kalındı. Şimdi elektrik döşemesi sırasında düğmelerin aynı yönde açılması konusunda birinin söylemesi gerekli mi? İşte akıl, zeka, yetenek, inisiyatif kullanmak, sosyal sorumluluk. Bir de simgeler vardı şehir içine dikilen ağaçlar o kentin ana üretimini temsil ederdi. Zeytin gibi kimse dokunamazdı o ağaçlara şimdi hepsi kesilmiş şehirler var. Şehirler var satılan malların servisleri başka kentlerde, aradığın bazı eşyalar yok. Hastanesi var doktorları noksan ya da yok acil vakalarda başka şehir hastanesine gidiliyor, kişisel yatırım yok, şehir içi dökülürken günler hay huy ve birbirlerini methiye ile geçiyor. SULTAN NEVRUZ Hıdrellez, Sultan Nevruz, kutlamaları organize edilmez oldu. Birilerinin aklına geldiği kadar kutlanır oldu. Renkli yumurta savaşlarını insanlar özler oldu yazık. Eskiden kızlar istenip de söz kesilince oğlana veya oğlan tarafına bir mendil verilirdi. Mendil söz kesildiğini temsil ederdi. Askere giderken kına yakılırdı şimdi ise ender olarak yapılıyor. Gözünü sevdiğim Ramazan’da meddah olurdu, kahvenin birine gelir, masa üzerindeki bir sandalyeye oturur, kıssadan hisse konular anlatırdı. Elini üzerine koyduğu bir baston omuzundan aşağıya sarkan bir poşu veya mendil ile sahne alırdı. Şimdi meddah yok ne gerek var ki banal bir iş gibi düşünerek kaldırıldı herhalde. Meddaha da yazık oldu. Ramazan’da her kahvede yüzük oyunu, tombala olur çokta keyifli olurdu. Davulcular manileri ile Ramazan gecelerine farklı bir keyf katarlardı. Ramazan da davul çalmak dahi ihale ile oldu işin keyfi kaçtı belediyeye partiye yalın olanlar artık davul çalar oldu. Böyle olunca şairlik ve maniler yok oldu. Bize ne oldu bilinmez bir miskinlik ile beraber bilinen ama önüne geçilmek istenmeyen çok ciddi bir cehalet ile yaşıyor olmuşuz. Çok yazık.