Bir insan; bilerek ve isteyerek, kendi serbest iradesi ile, bir başkasının hakkını ihlal ederse, o ihlal, kul hakkı olarak tanımlanır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bizlerin, kültürel, di...

Bir insan; bilerek ve isteyerek, kendi serbest iradesi ile, bir başkasının hakkını ihlal ederse, o ihlal, kul hakkı olarak tanımlanır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bizlerin, kültürel, dinsel ve sosyal yaşantımızda, yani yaşam şeklimizde, kul hakkı en ön planda hassas olunması gereken  konulardandır. İnsanlar arasında ilişkileri en iyi şekilde düzenlemenin en önemli kurallarından biri de kul hakkına girmemektir. Kul hakkına girmemek, kul hakkı yememek, ya da yedirmemek, sosyal yaşamın düzeni, hakkın hukukun, adaletin, liyakatin korunması, insanlar arası düzenin sağlanması, adaletin üstünlüğü açısından oldukça önemli kriterlerden bir tanesidir. Birebir olan ilişkilerde kul hakkına girmemek, ya da girdiyse bile, helalleşmek belki daha kolay olabilir. Ancak, birde çok kişinin kul hakkına girmek yönüyle, kul hakkına girmek var ki, helalleşmeniz mümkün olmayabilir. Mesela devlet malına zarar vermek, kaçak elektrik, kaçak su kullanmak, devletin malını çalmak, çırpmak, devletin malını, parasını, imkanlarını belli bir kesime aktarmak  sonucunda seksen milyon vatandaşımızla helalleşmeniz nasıl mümkün olmayacaksa, ülke genelinde yapılan bir sınavda mesela Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sınavlarında soruların çalınması sonucunda bir bireyin, belli bir kesimin önüne geçmesi, veya memur alımlarında yazılı sınavların haricinde mülakatla memur alımı yapılarak A partisine mensup olanların, ya da A partisinden torpil bulanların memur olması, veya bir bireyin hakketmediği bir işe girmesi, o işi hakkeden binlerce kişinin kul hakkına giriyor olmasının vebalini hakketmediği işe giren birey ve o torpili yapan kişilerin taşıyacağı apaçık ortadadır. Devlet olmanın en önemli kriterlerinden bir tanesi de, adaletin tesis edilmesidir. Devletin en önemli temel taşlarından olan adaletin ortadan kalması, her bireyin kendi adaletini oluşturmasına, toplumda kaosa sebep olmasına sebep olur. Dilini, dinini, ırkını, mezhebini, meşrebini bakmadan tüm vatandaşların eşit şartlarda hakkını hukukunu bireysel çıkarlarını korumak devletin temel görevlerindendir. Sosyal hayata ait kurallara baktığınız zaman, İnsanlar arasındaki ilişkileri en iyi şekilde belirleyen ve ona göre kurallar koyan, İnsan hakkının korunması önceliğini telkin  eden dinimizin ve diğer dinlerin de olduğunu görülecektir.  O hakkı yok saymak, affedilmeyen suçlardan birisidir. Başta kul hakkı olmak üzere, yaşanan adaletsizlikler, hatalar, yanlışlar, şiddet, kavga, cinayet, güvensizlik ortamının hakim olmasına sebep olur. Moda tabirle toplumun kimyasını bozmaktadır. Toplumun temel taşlarını oluşturan, sosyal hayatı düzenleyen kuralların kanunlarla korunması,bir denetleyici ve caydırıcılık mekanizmasının mutlaka olması gerekir. Her gün aynı yemeği yiyin, kuru ekmek yiyin ancak kul hakkı yemeyin demiş büyüklerimiz. Bireyler bilerek yada bilmeyerek kul hakkına girdiklerinde helalleşerek belki vicdanlarını rahatlatabilirler. Ancak, devletin imkanlarını hoyratça kullananlar, seksen milyon vatandaşla nasıl helalleşecekler? İstiyoruz ki, her şey, hak, hukuk, adalet ve liyakat çerçevesinde olsun.