İzmir depreminin üzerinden neredeyse 7 ay geçti. Bir başka deyişle yaklaşık 5 ay sonra birinci yılı dolacak. Ne tartışmalar bitti, ne de depremzedelerin sorunları. Yıkılan binaların yerine TOKİ yeni...

İzmir depreminin üzerinden neredeyse 7 ay geçti. Bir başka deyişle yaklaşık 5 ay sonra birinci yılı dolacak. Ne tartışmalar bitti, ne de depremzedelerin sorunları. Yıkılan binaların yerine TOKİ yeni konutlar yaptı ama ağır hasarlı, orta hasarlı ve düşük hasarlı binaların sahiplerine ne devlet ne de  Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilileri tatmin edici bir açıklama yapıyor. Yapılan açıklamalar ile zaten  kitaplarda yazılardan ibaret. Ben de aynı bölgede ikamet eden ve  o depremi iliklerine kadar hisseden birisi olarak bu yazıyı kaleme alıyorum. Büyükşehir Belediyesi ve Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal soruna çözüm bulmak için gayret sarf ediyor ama onun da tıkandığı noktalar olduğuna inanıyorum. Ortalık dolaşan bir grupta var ki depremin  yaşandığı bölgede tedirginlik içinde yaşayanları paniğe sevk etmekten başka bir işe yaramıyor. Bir diğer deyişle “Ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar.” Yani, orta hasarlı ve hafif hasarlı konut sahiplerine önce binaların yıkılacağını söyleyerek korku salıyorlar, sonra da dairelerini  ölü fiyata almak istiyorlar. Ya da yüksek fiyata kentsel dönüşüm kozlarını öne sürüyorlar. Mesela, “Dairenizi 250 bin liraya bize satın, ya da daire başına 400-500 bin lira karşılığında yenileyelim” diyorlar. İnsanlar ne yapacağını şaşırmış durumda. Ucuz fiyata satmaya gönülleri razı değil. 400-500 lirayı nasıl ödeyeceklerini düşünüyorlar. Zaten daire sahiplerinin çoğu emekli tüm yatırımları bir daire. Başkan Serdar Sandal da gelişmelerin farkına olacak ki, meclis toplantısında uyarı yapmak zorunda kaldı. Başkan Sandal, “Vatandaşlar evlerini satmasın. Müteahhitler vatandaşın mağduriyetinden yararlanıyor. Bir müteahhit elinde çantayla dolaşıyor. Banka ile de görüştük. Şirketlerimizle mimarlarımızla vatandaşlarımızın taleplerini bir önce çözmek için üzerimize düşeni yapacağız” diyor. Lütfen Başkan Sandal’ın bu uyarılarına kulak verin ve “Kurda kuzuyu emanet etmeyin.” Bir şey, zarar görmemesi ya da tamamen yok olmaması için, ona zarar vereceği belli olan kişilere teslim edilmemelidir. Kendisine güvenilmeyecek birine bir şey bırakmak, emanet etmek akıllıca değildir. Kaygı çekmemek, zarar görmemek için emanet güvenilir ellere teslim edilmelidir. Demem  o ki depremzedeleri kendilerini uyanık zanneden fırsatçı bazı müteahhitlerin kucağına itmeyin. BİRİNE ÇAMUR ATMADAN ÖNCE Göreve geldiği günden buyana çeşitli suçlamalarda hedef tahtası haline gelen ancak hakkındaki tüm iddialardan yüzünün akıyla çıkan Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin, başarılı çalışmalarına bir halka daha ekledi. Karaburun’a bağlı Bozköy Köyü’nde bulunan ve 30 Ekim 2020 günü yaşanan 6,9 şiddetindeki depremde hafif hasar görmesine rağmen “ağır hasarlı yapı” tespiti yapılarak yıkım kararı verilen tarihi Bozköy Camisi Başkan Erdoğan’ın girişimiyle “Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak tescil edildi ve yıkılmaktan kurtuldu. Ne demiş Lev Tolstoy, “Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek.”