Sen hiç için kıpır kıpırken bedeninin ona ayak uyduramamasını yaşadın mı? Aslında sahillerde, kırlarda koşup zıplamak isterken bedeninin yerlerde sürüklenmesi ne feci bir durum bir bilsen… Bir yanım k...

Sen hiç için kıpır kıpırken bedeninin ona ayak uyduramamasını yaşadın mı? Aslında sahillerde, kırlarda koşup zıplamak isterken bedeninin yerlerde sürüklenmesi ne feci bir durum bir bilsen… Bir yanım kalk koş derken diğerim yat zıbar diye isyan ediyor! ‘Bahar yorgunluğu mu acaba?’ diye düşünmüyor değilim. Çünkü bu durumu sadece ben de yaşamıyorum, çevremdeki herkes yaşıyor. Herkeste bir uyuma hali, herkeste bir yorgunluk, yılgınlık ve bezmişlik… Komşum Ali Amca bile o eski neşesini yitirmiş gibi. Dolapta beni bekleyen limon ve portakalın boynu büyük; hepsi sıkılmayı bekliyorum. Oysa ben eskilerin tabiriyle sadece beşlik simit gibi yatmak, yatmak, yatmak istiyorum. Yatıyorum da! Bir yandan yatarken bir yandan yurtdışındaki turları araştırıyorum. Arkamdan bir ses, ‘Bu ne yaman çelişki anne!’ diye sesleniyor… Salondan mutfağa giderken bile üç kere of birkaç kere de ah çekerken ben, Mısır’a, Dubai’ye gitmenin hayalini kuruyorum. Yoksa gemi seyahatine mi çıksam? ‘Ah o gemide ben de olsaydım’ dememek için acilen toparlanmam gerektiğini biliyorum ama dedim ya masada yeşillenmeye yüz tutmuş limon ve portakalımın bile boynu bükük… Nasıl yaparım onca valizi, nasıl gezerim o sokaklarda… Bir de hadi toparlandık gittik diyelim, nasıl yetiştireceğiz cebi cüzdanı? Serdar Ortaç’ı masama davet ediyorum. Bağırıyor bas bas: Kafamda deli sorular! Ülkenin içinde bulunduğu halet-i ruhiye bana da vuku bulmuş durumda. Bir yanımız bahar bahçe bir yanımız lağım çukuru gibi… Kal demeye dilimiz varmıyor; gitse gönül razı değil. Depremler, enkazlar, salgınlar, çatırdamalar ve çıldırmalarla gelgitler içinde ayakta kalmaya çalışıyoruz. Zor azizim zor; ayakta kalmak çok ama çok zor! Bunları yazarken bir yandan da hayal ediyorum Venedik’te bir gondol sefası yapmayı hayal ediyorum… Ay ben de bir hoşum! Daha salondan mutfağa gidemezken erişmek istediklerimin sarhoşuyum. Oysa bir enerjim gelse, bir kafam yerine otursa ah bir önümü görebilsem… İçinde bulunduğum boşvermişlik ve bezgin bulutunu yırtıp engin maviye kavuşmak istiyorum. Bunu gerçekten çok ama çok istiyorum. İşte o zaman; Venedik’te gondola da bineceğim, Dubai’de develerle de yürüyeceğim. Mısır’da piramitlere karşı günü ağartıp sonra Mikanos’ta yeni ufuklara yelken açacağım. Ha bu arada bir an önce limon ve portakalı da sıkacağım! Her şey olması gerektiği gibi olacak ve ben de ayaklanacağım. Haydi şimdi sen de kalk benimle, ver elini! Biz her bahar böyle bir yılgınlığa kucak açarız sonra tekrar toparlanırız! İnanıyorum, bu güzel günler çok yakın ve biz de istersek yeniden ufuklara yelken açacağız. Hepinize güzel bir hafta diliyorum… Sağlıcakla!