Günlerdir abuk-subuk bir limon kavgasıdır gidiyor. Aslına bakarsanız kavga bile değil… Resmen limon üzerinden siyaset yapma çabası hepsi. Ama kimse çıkıp da “limon neden siyasete malzeme oldu” demi...

Günlerdir abuk-subuk bir limon kavgasıdır gidiyor. Aslına bakarsanız kavga bile değil… Resmen limon üzerinden siyaset yapma çabası hepsi. Ama kimse çıkıp da “limon neden siyasete malzeme oldu” demiyor. Öyle ya… Siyaset dediğin salata değil ki üzerine sıkıp da daha lezzetli hale getiresin… Mevzunun aslı şu; Talep olmadığı için, başta Mersin olmak üzere Güney’deki pek çok üreticinin ürünü elinde kalmış. Bunun anlamı ne? Tarladaki limona talep yok. Ama gelin görün ki, aynı limon pazarda-markette 8-10 liradan aşağı satılmıyor. Üstelik içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullar yüzünden tüketim de inanılmaz artım durumda. Ban nasıl bir tezattır ki, üretici satacak toptancı bulamazken, tüketici tam mevsiminde o limon için dünya kadar para ödemek zorunda kalıyor. Bunu sorgulayan yok. Aslında tezgah belli. Bu işin tüccarları ellerlinde malı en yüksek fiyata satabilmek için piyasaya fazla ürün vermiyor. Böylelikle arz-talep dengesini kendi çıkarlarına göre oluşturuyor. Öyle bir tezgah ki üretici de mağdur, tüketici de. Bu işten karlı çıkan 3-5 aracı. Limon üzerinden siyaset yapmaya çalışan aklı evveller ise hala bu oyunun farkında değil. Bunu sorgulayacaklarına limon üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışıyor. Anlatmaya çalıştığım tezgah sadece limonla kalsa iyi. Ben geçen hafta büyük bir marketten sarımsağı kilosu 135 liradan aldım. Şaka değil. Bir kilo sarımsak için tam tamına 135 lira ödedim. Sonra bir araştırdım ki, o sarımsağın yerli üreticiden çıkış fiyatı en fazla 20 lira. Bazı yörelerde cinsine göre 10 ila 15 liraya da düşüyormuş. Benim dediğim 20 lira en pahalısı. Bu ne şimdi? Bir ürünün fiyatı üretici ile tüketici arasındaki yolculukta neredeyse 7 kat artmış. Baktığınızda kazanan üretici değil. Tüketici hiç değil. O halde kim? Bu insanlar meydanı bu kadar mı boş buluyor. Bunları kimse denetlemiyor mu? Aslına bakarsanız çok yabancı olduğumuz bir manzara değil bu. Geçmişte patates ve soğanda da benzer tezgahlara tanık olduk. Ama olağanüstü günlerden geçtiğimiz bu günlerde kazığın boyunun büyümesi insanın içini acıtıyor. Böyle hallerde tüketicinin feryadını kısmak için genelde ithalat sopası ortaya çıkıyor. Tüketiciyi kollamak adına üreticinin tepesine biniliyor. Bu da saçma. Piyasayı oluşturan üretici değil ki… Piyasa dediğin şey, hallerdeki 3-5 toptancının insafından ibaret. Sırf onları mutlu etmek için üretici ve tüketicinin mağdur olması adalet mi? İşimiz o kabzımalların adaletine kaldıysa, külliyen yanmışız demektir.