Geçen hafta siyaset kulislerinin konusu Macaristan seçimleri oldu. Macaristan’daki seçimlerin dikkate değer yanı, Tür...

Geçen hafta siyaset kulislerinin konusu Macaristan seçimleri oldu. Macaristan’daki seçimlerin dikkate değer yanı, Türkiye’de olduğu gibi altı partili bir ittifakın yıpranmış bir iktidar partisine karşı kaybetmesiydi. Kulislerde muhalefeti rahatsız ettiği görüldü. Muhalefetin rahatsızlığı çok isabet. Ancak Macaristan seçiminin rahatsız edici tarafı konusunda ciddi bir araştırma yaptıkları, sonuçta bir tesbitte bulunduklarını söylemek zor. Türkiye’de de aynı sonuçla karşılaşmak çok olağan. Gerek ülkemizde, gerekse dünyada siyasi partilerin birleşik veya birleşerek başka bir parti ortaya çıkarmaları halinde seçimlerde başarılı olmadıkları tecrübe ile sabit. Bu günkü şikayet edilen ortama gelirken muhalefetin tümü için ne yaptınız, ne yapılabilirdi, soruları zihinlerde durmakta. Siyaset dışında olduğu görüntüsündeki bütün kurumlara, biraz da sen ses getir demek muhalefeti çukurdan çıkarmaz. Aksine çukura düşmesine neden olur. Çünkü iktidar olmak ülkeyi geri kalmışlıktan kurtarmak, rejim tehlikeye gidiyorsa ve gitti ise öncülük, çıkış, karşı duruş siyasetin işi. Başka türlü bir ifade korkakların, zavallıların, idare-i maslahatçıların bir anlık kaçış yolundan başka bir şey değil. İktidar en acemi döneminde dahi tutukluyken seçilen milletvekiline dokunulmazlık kazandıran yasaya ek yaparak konuyu hakim kararına sokmayı becerdi. Hiç bir parti ve siyasi fark etmedi bile. 1960 İhtilali’nden sonra hapisteki insanlar milletvekili seçilerek dokunulmazlık kazanıp hapisten kurtuldu. Aynı Mehmet Ali Aytaç Paşa gibi. Ancak mevcut iktidarın dokunulmazlığın kazanılmasını hakim kararına bağlamasına bir hakim eşittir bir millet gibi olan bu kararın karşısında konuşmaktan başka bir şey yapıldı denilebilirdi ama denilmedi. Şimdi de handikaplar var. Örneğin; Anket anket anket sonuçları ile gereksiz ve erken vaadlerde bulunuluyor. Eleştiri konusu olan kibir muhalefete erken bulaştı. Muhalefet milleti kendisine mecbur zanneden tavırlarının farkında dahi değil. Parti binalarınıza farklı kaç kişi geliyor dikkat dahi etmiyorsunuz. Tabii AK Parti de sahada hep aynı alanda, aynı daire dışına çıkamıyor. Milletten yeni insanlar edinimleri olmamış. Muhalefet ciddi vaatte bulunup umut dağıtanıdır, vaatler laubalilik içeriyor gibi. Muhalefeti iki üç televizyona üç dört haberciye teslim etmiş kıskanç korumacı bir beceriksiz ruh hali. Macaristan’daki gibi bir sonuca millet süprizi normal karşılarken yanılıp yıkılan muhalefet iktidarı on yıl daha uzatacaktır. Nerede Demirel dönemi, nerede sosyal cesaret, ne sendika var, ne dernek, ne iş adamı, peki niye böyleyiz çünkü; yürekli, bilgili, ilmi, dik duran namuslu siyasetçi umut vaadeden bir lider kapasiteli adam o adama ait parti yok. Ancak yine de bir cesur yürek kadın elinden geleni yapıyor. Seçim ülkenin kaderi, zaten kaybettiniz, farkında bile değil çıkarınız, orada oturup iyi bir yaşama teslim olmuş insanlarsınız. O kadar. Macaristan gibi netice hiç uzak değil. Belki millet kendiliğinden dur diyecektir, değişen ne olur onu da göreceğiz inşallah, hayırlı olur. İyi Ramazanlar...